Salı günü (4 Mayıs) bir basın toplantısı vardı. Devlet Bahçeli eline verilmiş bir metni okudu. Uzunca bir metin. Anayasa değişikliğini öyle anlattı, böyle anlattı, anlayabilen beri gelsin. Maddelerinden çok manasına değindi.

Konuşmanın sonunda bir kitapçığı neredeyse sarılarak gösterdi, “100 maddelik anayasa önerimizin hazırlığını tamamladık, metin hazırdır” dedi ve “önerimizi önce Cumhurbaşkanı ve AK Parti ile paylaşacağız.” diye ekledi.

Basın toplantısında gelecek için neler var diye beklerken, geçmişten ifadeler vardı. “Metin hazırlanırken mevcut anayasa, geçmiş dönem Osmanlı, Türk anayasaları, dünya anayasaları, uluslararası insan hakları sözleşmeleri, bilimsel yayınlar dikkatle incelenmiş, kuyumcu hassasiyetiyle analiz edilmiştir.” sözünü duyunca irkildim.

Türkiye Cumhuriyetinin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı olup olmadığını düşündüm. Hapishanede yeterli insan yokmuşçasına devleti koruma adı altında iktidar karşıtlarının daha çok gözaltına alınacağı bir hedefe doğru mu gidiliyor diye bir kaygıya kapıldım.

Osmanlı anayasaları ne demek? Bilimsel yayınların kuyumcu hassasiyetiyle analiz edilmesi kimi etkilemek için söyleniyor. Kuyumcu hassasiyetiyle yapılan analizde satır aralarına kim bilir neler yerleştirilecek? Zaten onlar yerleştirmese, Mecliste komisyonlarda veya maddelerin görüşülmesi sırasında bir şeyler araya sıkıştırılacak.

Tabii Bahçeli’nin çok iyi bildiği bir şey varsa, haydi bakalım diye öne sürüldüğü zamanlarda, sonuçlar onun aleyhinde gelişiyor. Ancak, yapacak bir şey yok, sıra onda ve üzerine düşen görevi yerine getirecek.

Türkiye’de görev alan onlarca kişi siyaset sahnesine çıktı, medya sektöründe yükseldi genelkurmayından hukukçusuna, profesöründen işadamına dek hepsine attılar tuttular, kozmik odalara girip ulusal sırları aldılar, silahlı kuvvetlerinin önceki ve yürürlükteki komutanlarını teröristlerin gizli tanık olduğu iddianamelerle hapse attılar, sonunda görevini yapanlar kenara çekildi. Zaman içinde isimlerinin unutulmasını bekliyor.

Görünen o ki Anayasa konusunda görev kendisine verilmiş. Muhtemelen eline de bir Anayasa verilmiş, “Al sen bunu oku” denmiş.

Parlamenter demokrasinin yeniden ivme kazanması beklenirken, “Türk işi” başkanlıkta önderlik kime düştü?

Görünen o ki bu çalışma çok tartışılacak.