Ülkenin dört bir yanından ‘geçinemiyoruz’ feryatları yükseliyor! Emeklisi, çalışanı, serbest meslek erbabı;  önü alınamayan enflasyonla, zamlar ve her gün fiyatı artan mal ve hizmetlerle başa çıkmaya çalışıyor. Yetişmek mümkün değil, halk ağır ekonomik yükün altında eziliyor, umutsuzluk ve karamsarlık virüs gibi yayılıyor. Artık ülke, ‘çok zenginler ve yoksullar’ olarak, en çarpık en tehlikeli toplumsal yapılanmaya evriliyor.

Bu olumsuz koşullarda çalışan kesimin örgütlü olması yani sendika çatısı altında toplanması büyük önem taşıyor. Sendikalar, çalışanlarının haklarını savunmada daha etkin rol oynayabiliyor, ‘grev kartı’ ile yaptırım sağlanabiliyor. İzmir’de  son örneğini 625 çalışanı kapsayan İzmir Metro’da yaşadık. Aylar süren görüşmeler uzlaşmazlık ile sonuçlanınca iki gün metro ve tramvay seferleri durdu; bir anlamda kentte hayat da durdu!..

Kent içi toplu ulaşım sektöründeki grevler, başka sektörlere benzemez; aynı anda yüz binlerce vatandaşın günlük hayatında büyük etki yaratır. Bir fabrikadaki grev kimi zaman küçük bir haber olurken, toplu ulaşım grevi manşettir; çünkü yüz binlere dokunur. Nitekim iki günlük grevde İzmirliler kelimenin tam anlamıyla perişan oldu; hak arama eylemi görmezden gelindi; yaşanan sıkıntı tepkiye, büyük bir öfke seline hatta infiale neden oldu. Neyse ki, grev fazla uzamadı, her iki tarafı da memnun eden bir anlaşma ile toplu sözleşme imzalandı.

Peki, salı günü yapılan ve 12 saati bulan son görüşmede neler yaşandı, uzlaşı nasıl sağlandı bir de buna bakalım. Toplantıda bu kez  genel sekreter Barış Karcı da vardı. Önce üst perdeden, dışarıdan işçi getirip metro ve tramvay sistemini çalıştırabileceğinden söz ediyor. Böyle bir işveren yaklaşımı grevlerde olabiliyor ama işçi düşmanlığı ile suçlanmak da var; zaten sendika tarafı pabuç bırakmıyor masadan kalkılıyor. Görüşmede yer alan Demiryol iş Genel Sekreteri Hüseyin Kaya da uzlaştırmacı bir tavır sergiliyor; taraflar yine masaya oturuyor. Metro A.Ş Genel Müdür Vekili Ertan Sayılkan bu göreve geldikten sonraki  ilk TİS görüşmesinden olumlu sonuç çıksın diye çabalıyor. Ancak sendika bu grevin geçmiş TİS’lerden gelen birikim olduğunu anlatıyor.

Yaşanan bu açmazın şimdi yönetim kurulu başkanlığına getirilen (şimdilerde idare binasında iki odayı birleştirip kendisine büyük bir makam odası yaptıran) eski genel müdürün, 20 yıllık görev süresi boyunca imzalanan TİS’lerin sonucu olduğu dile getiriliyor. Geçmişte hakların verilmediği,  ücretlerin diğer şirketlerin altında kaldığını belirtiliyor.

Başkan Tunç Soyer’in ‘bitirin bu işi’ talimatıyla girilen son görüşme, kimi zaman tansiyonun hayli yükseldiği zaman zaman ara verilip değerlendirmeler yapıldığı gergin bir ortamda saatler boyu sürüyor ve sonunda uzlaşma sağlanıyor. Sendika sonuçtan memnun, şu anda en iyi ücretin alındığı belediye şirketinin İzmir Metro olduğunu söylüyorlar. Çalışanların da büyük ölçüde memnun olduğu sonuç, Başkan Tunç Soyer’i de tatmin ediyor.

İzmirliler’e iki gün büyük sıkıntı yaşatan metro tramvay grevi  mutlu sona ulaştı; umuyoruz bundan sonraki TİS’ler  basiretli yöneticilerin elinde uzlaşma kültürü ile daha sorunsuz gerçekleşir.