İ.Ö. 1. yüzyılda Smyrna, dar sokakları ve gösteriş meraklılarıyla trafik kaosunu yaşıyordu. Araba konvoyları sokakları sarhoş ederken, Roma imparatoru Caesar Lex Iulia Municipalis ile çözüm getirdi: Sabah 06.00'dan öğleden sonra 16.00'ya kadar araç trafiğini yasakladı.

Ancak, Juvenal'ın anlattığı gibi, taş döşeli caddelerdeki gürültü hala uykusuz gecelere neden oldu. Gelin o yazıda, Caesar'ın eski çözümü ve Roma'nın ve Smyrna'nın gizemli gece trafiğiyle dolu ilginç trafik hikayelerini keşfedelim!

Roma'yı İ.Ö. 49-44 yılları arasında diktatör olarak yöneten Gaius Iulius Caesar, trafik sorununa karşı cesur bir çözüm getirdi. Lex Iulia Municipalis adlı yasa ile hububat dağıtımından senatör adaylarının koşullarına, nüfus sayımından yol temizliğine kadar bir dizi konuda düzenlemeler yaptı. İ.Ö. 45 yılına ait ve sadece 163 satırlık kısmı günümüze ulaşan Yerel Yönetimler Yasası, Caesar'ın trafikle ilgili bölümünün ilk satırları şöyleydi:
"Gelecek ocak ayının ilk gününden itibaren Roma sokaklarında veya Roma’nın sürekli ikamet edilen banliyölerinde güneşin doğuşu ile günün 10. saati arasında hiçbir kimse araba kullanmayacaktır. ..." .

Bu düzenleme, Roma'ya gelen ziyaretçilerin artık araçlarını şehir dışında bırakıp yürümek zorunda kalmalarını ve kargo taşıyan arabaların sadece geceleyin şehre girebilmesini sağladı. Bu tedbirin Roma trafiğini ne kadar rahatlattığını kesin olarak söylemek zor, ancak görünüşe göre bu kural uzun süreli bir çözüm olmuş olmalı. İ.Ö. 120'li yıllarda yaşayan ünlü hiciv yazarı Luvenalis, taş döşeli Roma caddelerinde geceleyin seyreden arabaların yarattığı gürültünün, çılgınca yarışların, Roma vatandaşlarını nasıl uykusuz bıraktığını ayrıntılarıyla anlatıyor. (Saturae III. 232 ve devamı).

Peki, iyi bir gece uykusu çekmek için gidip nerede kalmalı? Roma’da dinlenmek için insanın zengin olması gerekir. Aslında hastalıklarımızın kaynağı uykusuzluk. Geceleri, daracık, dolambaçlı caddelerden geçen arabalar ve sığırtmaçların ipini koparmış hayvanlara savurdukları küfürler ya Claudius’u ya da sahildeki fokları uykusuz bırakır».
Ayrıca, yan yana iki arabanın sığamayacağı kadar dar olan Roma sokaklarının tümü geliş-gidiş trafiğine açıktı. Bu nedenle, iki arabanın bir yoldan aynı anda geçmesi mümkün değildi. Bu yüzden, araba sürücüsünün emrindeki bir yardımcı caddenin diğer ucuna kadar koşup karşıdan gelen trafiğini kendi arabaları geçene kadar durdurmakla görevliydi. Nihayet, Roma’daki trafik sorununu diğer önemli bir nedeni de güçlü ve varlıklı kişilerin gösterişe olan meraklarıydı. Bu gibilerin eskort eşliğinde yola çıkan görkemli arabaları azımsanmayacak bir sayıdaydı. Hatta, İ.S. 2. yüzyılda yaşayan Romalı ünlü tarihçi Cassius Dio’dan (XLIX.7) öğrendiğimize göre, Cornificius adındaki bir consul akşam ziyafetlerine bir fil eşliğinde gitmekteydi.

Bence Roma yönetimin en gösterişli kenti Smyrna'daki trafik kaosunun da en önemli sebebi, güçlü ve varlıklı kişilerin gösteriş merakıydı. Özellikle 10 metre genişliğindeki gösterişli caddesinde (Altın Yol) bu seçkinler, eskortları eşliğinde yola çıkan muazzam arabalarıyla şehri dolduruyor ve trafik sorununu katlanarak artırıyordu.
Gelin, bir zaman makinesine binip antik Roma'dan atlı arabayla yola çıkıp, Amasya'lı Strabon'un övgüyle bahsettiği en güzel İon kenti Smyrna'ya gidelim. O dönemde şehir, Pagos'taki (Kadifekale) bir kesimi ve Ana Tanrıça'nın tapınağı ile Gymnasion'un bulunduğu liman çevresindeki düzlükte muazzam bir güzellik sergiliyor.
Ünlü hatip Aresteides'in gözünden Smyrna, mükemmel konumu ve düzenli yollarıyla büyüleyici bir tablo sunuyor. Batı-doğu yönündeki iki ana yol, Kutsal Yol ve Altın Yol, deniz esintisiyle birleşerek Smyrna'yı serinletiyor. Eşrefpaşa yolunun genişlemesi sırasında ortaya çıkan antik cadde, Roma döneminde Basmane'deki Sardeis Kapısı'ndan başlayarak Eşrefpaşa'daki Efes Kapısı'na kadar uzanıyordu. Bu caddenin deniz tarafında, güneşten ve yağmurdan koruyan sütunlu bir stoası vardı, burada yürüyen, bekleyen ve alışveriş yapan vatandaşlar keyifli zaman geçirirdi. 10 metrelik ana arteriyle, bu antik cadde, araba trafiği için ideal bir yol olmalı.

Altın Yol, tarihi ihtişamıyla büyüleyen geçmişini yansıtsa da Eşrefpaşa Pazar Yeri hala eski görkeminden uzak. Meyve ve sebze kamyonları, izmaritlerin derzlerde bıraktığı izler, plastik atıklar ve terkedilmiş kasalarla dolu bir manzara, Altın Yol'un tarihî zenginliğini gölgelemekte. Antik çağda, bu yol üzerinde yaz sıcağında imbat rüzgarını hissetmek ve atlı arabayla ilerlemek, Smyrnalıların yüzlerindeki tebessümü yaratıyordu. Şehrin yöneticilerinin atlı arabaları şimdi tekerlek sesleriyle o ihtişamlı günleri özlemle arıyor, ancak Bayramyeri'nde gezen kalabalık, gösterişli kibar varlıklı insanların yerini almış durumda.

Simgelerin, renklerin ve anlamların muhteşem dansını okurlarla buluşturduğumuz bu yazı yolculuğunda, her karede gizemli öyküleri çözerek, geçmişten günümüze uzanan renkli bir panorama çiziyoruz. Görsel zenginliklerle örülü bu serüven, sizi farklı zamanlara taşıyacak ve düşündürecek detaylarla dolu. İzmir sokaklarında gezerken ikonografik dilin büyüsüne kapılmaya hazır mısınız? Antik çağın trafik düzenlemesi ve yollarını keşfederken, geçmişin öykülerini renkli bir resimle sonlandırıyoruz. Yolculuğumuzun sonunda, gözlerinizi kapayın, hayal edin, o muhteşem gün batımı kızıllığını görün, imbatın esintisini içinize çekin, tarihle dokunan bu esrarengiz sokaklarda gezinmenin tadını çıkarın!