Bu soruyu yanıtlamadan önce her ülkenin kendine özgü koşulları olduğunu göz önünde tutarak dünyadaki bazı örneklere bakmakta fayda var: Nisan 2022 tarihinde yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden başkan seçilen Emmanuel Macron adaylığını seçime yaklaşık bir ay, en yakın rakibi Marine Le Pen ise bir yıl kala açıklamıştı. ABD’nin 3 Kasım 2020 tarihinde yapılan başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçi Donald Trump ve Demokrat Joe Biden’ın aday olacakları seçimlere yaklaşık iki ay kala kesinleşmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2023 Haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için aday olduğunu seçimden neredeyse bir yıl önce açıkladı. Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te yapılan ve cumhurbaşkanının doğrudan halk oyuyla seçildiği ilk cumhurbaşkanı seçiminde adaylığı seçimden bir buçuk ay önce belli olmuştu. Erdoğan’ın 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığı ise söz konusu seçime yaklaşık iki ay kala kesinleşmişti. Görüldüğü gibi Erdoğan’ın adaylığı bu kez geçmiş iki seçime göre çok daha erken bir zamanda açıklanmış oldu. Aşağıdaki tabloda geçmiş iki cumhurbaşkanlığı seçiminde ön plana çıkan adayların adaylıklarının açıklanma tarihleri yer almakta.

Tablo 1: 2014 ve 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Adaylık Açıklama Tarihleri

Seçim/Aday

R. Tayyip Erdoğan

Ekmeleddin İhsanoğlu

Meral Akşener

Muharrem İnce

Selahattin Demirtaş

10.08.2014

01.07.2014

16.06.2014

-

-

30.06.2014

24.06.2018

03.05.2018

-

04.05.2018

04.05.2018

04.05.2018

            Kaynak: Wikipedia ve diğer medya

Altılı masanın adayını ne zaman açıklayacağını merak ederken yukarıdaki tabloya bakmakta fayda olabilir. Geçmiş iki cumhurbaşkanlığı seçiminde seçime yaklaşık iki ay kala Erdoğan’da rakipleri de adaylıklarını seçime haftalar kala ve birbirine yakın tarihlerde kesinleştirmişlerdi. Önümüzdeki seçim için ise durum biraz farklı. Seçime bir yıl kala Erdoğan adaylığını açıkladı ve Altılı Masa’ya adayını açıklaması için baskı yapıyor. Aslında Altılı Masa’nın adayı muhalefet tarafından da merak ediliyor ve bu konuda bir sabırsızlık var. Bununla birlikte, yukarıdaki aday belirleme zamanlarına bakıldığında ve seçimlerin Haziran’da yapılacağı varsayıldığında muhalefetin adayını daha en az beş ay belirlemeyebileceği söylenebilir.

Muhalefet iktidara adayını yıpratacak zamanı vermemeli

Aslında, bir seçim kampanyasının başlatılması için en ideal zaman bir önceki seçimden hemen sonrasıdır. Potansiyel adaylar ve siyasi partiler seçim kampanyasını kesintisiz bir süreç olarak görürlerse büyük fayda sağlarlar. Yani, bir sonraki kampanya seçimden bir gün sonra başlamalıdır. Kampanya işlerinin tümünün seçim sürecinin başlamasına bırakılması işleri daha güç hale getirir ve işlerin iyi yapılması şansını azaltır. Muhtemelen, muhalefetin potansiyel adaylarından biri olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu durumun farkında. Bu nedenle de Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yaptığı ziyaretler seçim kampanyası mantığı açısından makul görülebilir. Pek çok ankette Erdoğan’dan önde gözüken İmamoğlu teknik olarak doğru olanı yapıyordu.

Buna karşın, Erdoğan’ın da ikinci kez seçildiği günden bu yana hem de AKP genel başkanı olarak bir seçim kampanyası yapar gibi davrandığını söylemek yanlış olmaz. Seçim gününden bu yana her türlü önemli süreçte ve olayda hâkim pozisyonda ve ön planda gözüktü. Medyada manşetlerden, ekranlardan eksilmedi. Kamuoyunun olumlu tepki verebileceği düşünülen her gelişme veya icraat AKP adına onun ağzından açıklandı. Son olarak da geçtiğimiz Haziran başında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğunu ilan etti.

Erdoğan’ın adaylığını erkenden açıklamasına karşın Altılı Masa henüz adayını açıklamadı. Bunun nedeni, sadece kimi aday göstereceğine karar vermemesi olmayabilir. Aslında adayın şimdiden açıklanması ve sürekli kampanya stratejisi uygulayan Erdoğan’a karşı seçilmek için mücadeleye başlaması mantıklı gözükebilir. Ama muhalefet kolay kolay göz ardı edilemeyecek bir riski de hesaplıyor olabilir: Adayın yıpratılması.

Mevcut koşullar altında Erdoğan gibi bir rakip karşısında yıpranmadan birkaç ay seçim kampanyası yürütmek oldukça zor. Anketlerde önde gözüken, potansiyel aday olarak nitelendirilen ve seçim kampanyası benzeri hamleler yapmış olan Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaretten dört yıl hapis istemi ile yargılanıyor. Eğer bu mahkûmiyet gerçekleşirse İmamoğlu’na siyaset yasağı gelebilir. Bugün cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili anketlerde Erdoğan’a göre önde gözüken diğer bir isim olan Mansur Yavaş’a Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayıyken yerel seçimlere haftalar kala hapis cezası istemi ile davalar açılmıştı. Geçen iki cumhurbaşkanlığı seçiminde de adaylığını koyan Selahattin Demirtaş hapiste. Yine adaylığı gündemde olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise uzun zamandır, linç girişimleri de dahil olmak üzere çok yoğun baskıların muhatabı durumunda, üzerinde ateşten bir gömlek var.

Muhalefetin özellikle bugüne kadar yapılan anketlerde Erdoğan’dan önde çıkan bir aday belirlemesi halinde bu aday büyük bir yıpratma operasyonu ile karşı karşıya gelecek. Bu yıpratma kampanyasının yoğunluğu 2014’te İhsanoğlu ve 2018’de İnce’ye karşı yürütülen yıpratma kampanyalarından çok daha yüksek olacak. Çünkü o seçimlerde favori aday Erdoğan’dı ve favori olan aday seçim kampanyasında yaptıklarını, yapacakları tanıtmaya çok daha fazla odaklanır ve seçmen nezdinde güvenilirliğini pekiştirmeye çalışır. Seçimi kazanma olasılığı daha yüksek olan bir aday rakibini kötülemeye çalışarak kazanmaya çalışan bir siyasetçi olarak gözükmek istemez.

Erdoğan, karşısına anketlerde ondan daha önde olan bir aday çıkarılırsa bu farkı kapatmak için bir taraftan kendi güvenilirliğini artırmak, diğer yandan altılı masanın adayının güvenilirliğini azaltmak için uğraşacaktır. Anketlerde geride olan aday rakibinin zayıf gördüğü yönlerine saldırarak bir şey kaybetmez, çünkü zaten geridedir. Bununla birlikte, bu saldırılarda ölçü kaçarsa, seçmenin bunu da cezalandırabildiği geçmiş seçimlerde görüldü.

Erdoğan'ın adaylığını oldukça erkenden ilan etmesinin önemli bir nedeninin muhalefeti adayını erkenden açıklamaya yönlendirmek istemesi olarak değerlendirilebilir. Muhalefetin anketlerde önde olan bir kişiyi erkenden aday göstermesi halinde, AKP anketlerde gözüken farkı kapatmaya yönelik bir yıpratma kampanyasını yürütebilmek için yeterli zamana sahip olabilecektir. Bu durumda optimal olan yaklaşım Altılı Masa’nın adayını mümkün olduğu kadar geç belirlemesi olabilir. Adayın seçime kısa bir süre kala belirlenmesi seçmenlerin aday üzerindeki ilgisinin seçime kadar yeterli yoğunlukta kalmasına da katkı sağlayabilecektir. Diğer yandan, muhalefet, aday henüz belli olmasa da kısa sürecek olan kampanyayı şimdiden en etkili şekilde organize etmelidir.