Türkiye koşar adım seçime gidiyor; iktidarın aldığı tüm kararlar, muhalefetin eylemleri ve ittifak arayışları seçime yönelik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin 2023 seçimlerinde gerçek rakibi; “6’lı masa” ya da muhalefet oluşumları değil; barınma krizinin, işsizliğin, yoksulluğun, hayat pahalılığının ve yüksek enflasyonun oluşturduğu “olumsuz” ekonomik tablodur.

Bu nedenle; seçim sonuçlarını belirleyecek olan da barınma ve beslenme probleminin “seçim sandığı”na yansıması olacaktır.

Türkiye’nin “çalkantılı” dönemlerinde 10 yıl Başbakanlık, daha sonra da muhalefet liderliği görevlerinde bulunan darbelere, muhtıralara muhatap olan ve geniş siyasal birikime sahip Dokuzuncu Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in “BOŞ TENCERENİN DEĞİŞTİREMİYECEĞİ İKTİDAR YOKTUR” sözü; politikacıların kulağına “küpe” olmalıdır.

İnsanların “açlıkla, yoksullukla, umutsuzlukla, gelecek endişesiyle” sınandığı dönemler; sosyal ve siyasal değişimin habercisi olmuştur.

Siyasal beceri; bir bakıma bu değişimi yönlendirebilmekle ölçülür.

Günümüzün ekonomik ve siyasal koşulları, aynı zamanda; çözüm odaklı “liderlik sınavı”nı oluşturuyor.

“AÇLIK” SINIRI 7 BİN 245, “YOKSULLUK” SINIRI DA 23 BİN 600 TL

Uygulanan ekonomi politikası ve uluslararası konjonktür; bir yandan enflasyonu tetiklerken ve yükselen döviz kuru TL’yi eritirken diğer yandan da gelen zamlar ve artan fiyatlar; mutfaktaki “yangını” büyüttü.

Bu bağlamda; TÜRK-İŞ’in “Eylül 2022 Açlık ve Yoksulluk Sınırı” araştırmasına göre, 4 kişilik bir ailenin “açlık” sınırı 7 bin 245, “yoksulluk” sınırı da 23 bin 600 TL’ye yükseldi.

Böylece; “açlık” sınırı, bir yılda yüzde 108 artan dolar kurunu da yüzde 130’luk bir artışla solladı.

Öte yandan; 4 kişilik bir ailenin asgari gıda harcaması son bir yılda yüzde 130 arttı.

Bekar bir çalışanın aylık “yaşam maliyeti” de 9 bin 470 TL’yi buldu.

Öte yandan; dar ve sabit gelirlilerin ev sahibi olmaları hayale dönüşürken kiralarda da yıllık ortalama yüzde 160 bir artış meydana geldi.

Çalışanların büyük kısmının ortalama aylık ücreti 8 bin TL olarak şekillendi.

Öte yandan; bu olumsuz ekonomik ve sosyal koşullar; özellikle gençleri ve bu arada da doktor, mühendis gibi nitelikli meslek sahibi kişileri geleceklerini yurt dışında aramaya yöneltti.

İnsanların ülkesinde gelecek umudunu yitirmesi; siyaset kurumu açısından çözüm bulunması gereken ciddi bir problemdir.

Ayrıca; Eylül ayında açlık sınırının asgari ücreti 1.745 TL aştığı, bu arada ekonomi 2022 ‘de yüzde 7.6 büyürken işgücü ödemelerinin milli gelirdeki payının geçen yılın aynı dönemine kıyasla 7.2 azaldığı bir tablo; sürdürülebilir değildir.

Bu tablonun anlamı; çalışan kesim büyümeden yararlanamadığı gibi milli gelirden aldığı pay da yüzde 7.2 azaldı.

Sonuç olarak: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimde gerçek rakibi “6’lı masa” değil; “olumsuz” ekonomik tablodur.