Ülkede hoşlarına gitmeyen ne varsa, kim muhalefet ediyorsa; yasaklama, yok sayma, baskı, korkutma, hapse atma, ceza verme, görevden alma… Demokrasi dışı her türlü uygulamayı hayata geçirmeyi kendinde ‘hak’ gören iktidar, covit karşısında elsiz ayaksız kalıverdi!

Covit korkmuyor, son derece saldırgan! Genç yaşlı dinlemiyor, siyasi görüşüne de bakmıyor. İnsanlar hasta ama test bile yaptıramıyor. Durum tam da ‘saldım çayıra, mevlam kayıra’ haline geldi.

Acil servisler dolu, yoğun bakımlarda yer yok; ücretsiz test yaptıramadığı için belirtiler var olduğu halde toplum içinde dolaşmaya devam eden binlerce hasta var. Bunlarla iç içe kamusal alanları kullanmaya devam ediyoruz!

Ülkenin mali yapısı, iktidarın kötü yönetimi nedeniyle bitik vaziyette, salgının getirdiği yükü üstlenmek ve halkı tecrite almak gibi yol izlemesi mümkün değil. Halk artık salgın ile nasıl başa çıkacağı, nasıl bir yol izleyeceği konusunda tamamen şaşkın ve çaresiz vaziyette.

İktidarın önlem diye açıkladığı paketten ise, ‘virüse mesai saatleri belirleme’ çıktı. Tavşan çıksa gülerdik hiç değilse!

Yakın çevremden gözlemlediğim, belirti taşıyanların büyük kısmı test yaptır/a/mıyor. Hastanelerde müthiş kuyruk, akut bir durum yoksa zaten test yapılmıyor. Çalışan kesim, işinden olmasın, maaş kesintisi yapılmasın diye hafif belirtilerle ayakta geçiriyor. Ama bulaştırmaya devam ediyor.

Yine cambaza bak durumları!

Salgınla başa çıkma konusunda tamamen yalnız bırakılan vatandaş, bir yandan hastalık endişesi diğer yandan ekonomik zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, beklersiniz ki ülkenin gündemi bunlar olsun. Ama değil, iktidar yine alavere dalavere yapıp torbadan İstanbul ve İzmir Belediye Başkanlarına yaptırım kararları çıkartıp işi yine ‘cambaza bak’ diyerek sulandırıyor.

Kendini ‘devlet zanneden’ iktidar İstanbul Belediye Başkanına rant projesi Kanal İstanbul için soruşturma açtırıyor. Tabii tutmayacak ama dikkatler o yöne kayıyor mu, kayıyor.

İzmir depreminde olağanüstü çaba gösteren İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerine ‘deprem için konuşmayın’ talimatı veriliyor. Kim veriyor, AFAD’ın atanmış yöneticisi! Ne yetkiyle ne cüretle? Önemli değil, konuşuluyor mu, konuşuluyor.

Bu ve benzeri sindirme kokan gündem değiştirme gayretlerine inat İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, her gün ekran karşısına geçmeli, her gün bilgilendirme yapmalı!

Yalancının mumu yatsıyı beklemedi!

İnsanları, olayları işine geldiği gibi kullanan ve işi bitince bir kenara atan pragmatik karakteriyle Erdoğan hafta başı sanki yeni seçim kazanmış eskinin muhalefet lideri gibi ‘ekonomi, hukuk ve demokraside seferberlik başlatıyoruz’ dedi! İktidardaki 19 yılını idrak ediyor ve aklına aniden demokrasi gelmiş! Yersen!

Tabii yemedi ve başkanlara yönelik soruşturma ve yaptırımlarla mum çabucak sönüverdi. Değişen bir şey yok, duruma göre tavır ve söylem geliştirme becerisini konuşturdu, o kadar!

Dostlar, pandemiden bağımsız olarak zaten kötü giden ekonomi, bakan değiştirmek, MB Başkanı atamakla düzelmez. Ha Ali Veli, ha Veli Ali! Ülkeyi dibe vurduran tek adam yönetimi bu sorunların çözümü olamaz. Muhalefetin kürsüde konuşmak, tweet atmak dışında bir eylem planı olması ve biran önce seçime gitmeyi zorlaması kaçınılmaz.