Ülkemiz çok ciddi tehlikeyle karşı karşıya! 

Siyasal, ekonomik, kültürel ve ahlâksal olarak büyük yıkıma uğratıldık. Bundan her alanda yararlanan ve çıkar sağlayanlar var elbette. Amaçları ülkemize tam anlamıyla çökmektir. 

Farklı farklı siyasal örgütlenmelerde de olsalar buna karşı koyanlar var elbette.

Bu uzlaşmaz çelişki hangi yönde çözülecek? Orta Çağ karanlığına çekilmiş Türkiye' de mi yaşayacağız yoksa çağcıl, aydınlık bir ülkede mi?

Emperyalizm her zaman dinsel inançları ve örgütleri kullanmıştır. Bugün de ülkemizdekileri kullanıyor. Açık seçik her alanda var ediliyorlar. Böylece ülkemizin varlıklarının, değerlerinin yağmalanması ve insanlarının acımasızca sömürülmeleri sağlanmaktadır.

Oysa aydınlanmacı Türkiye' de, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, barışçıl, katılımcı demokratik düzenle yaşamak mümkündür.

Orta Çağ karanlıkçılarına tutsak düşmemek için birleşmek zorunda olduğumuz günlerdeyiz. Farklılıklarımızı bileşke kuvveti hâline getirmemiz gerekmektedir. 

Ülkemiz ve insanlarımız için umut dolu olmamızı sağlayacak bilgi, beceri, deneyim, siyasal birikim vardır. İş "helva" yapmaya kalıyor.

Tersanelerde gemiler bakım onarım için kızaklara alınırlarken nasıl oluyorsa öyle; her tekne kendi karinasında, motor gücü ve mürettebatıyla, diğerlerinden farklı açıda ama aynı amaçla yol alır. Sonunda amaçları bir olduğu için farklı nicelik, nitelik ve duruşları geminin bakım onarım için kızağa alınmasını sağlarlar.

İşte böyle her siyasal örgüt kendi özellikleriyle ve ülkemizin her alanda bağımsızlığı, insanlarının özgürlüğü için büyük bileşke kuvvetini oluşturmaya çalışmalıdır.

Bu ışığı görüyoruz. Umutlandırıyor ve daha sinerjik etkiler yaratmamızı sağlıyor. Faşist Cepheye karşı Demokrasi ve Özgürlükler cephesi hızla tamamlanmalıdır. Çok az zamanımız var. Hiçbir olumlu değeri olmayan siyasallar karşımızdalar.

Bu ülke tüm varlığı ve değerleriyle çağcıl bir düzeni, insanları özgürlük ve mutluluğu hak ediyorlar.

Çok çabuk davranmalıyız. Sonrasında da işimiz oldukça zor biliyoruz. Kimse bize güzel ve yaşanası ülke hediye etmez. Kendi özverili emeklerimizle ve sorumluluk, bilinç yüklü çalışmalarımızla ancak biz gerçekleştirebiliriz bunu.

Yaşanası güzel günler göreceğiz. Biz de çocuklarımız da bu güzel yaşanacak günleri hak ediyorlar. 

Başaracağız ve yaşayacak, yaşatacağız.