Konumuz herkesin malumu ‘Zorlu Gökdelen Projesi’. Ben henüz bu konuda yazmasam da gazetemiz defalarca manşetten bu konuyu gündeme getirdi. Konak Belediye Başkanı Abdül Batur içime sinmiyor dedi alkışladık, Tunç Soyer yapacak bir şey yok dedi şaşırdık.

Ama en sonunda Cumartesi günü akşam saatlerinde Tunç Soyer sosyal medyadan bir paylaşımla ruhsatın iptali için çalışmaları başlattıklarını ve Konak Belediyesi ile eşgüdümlü olarak çalışacaklarını açıkladı. Hep beraber derin bir ‘ohh’ çektik.

SOYER GERİ VİTES Mİ YAPTI?

Bu soruya cevap vermeden önce geçmişten birkaç örneği irdelemekte fayda var. En net örnek ise Körfez Geçiş Projesi. Bir önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan ve AKP’li müteahhitleri kente sokmasından bahsediyorum. Folkart’ları, Basmane Çukuru’nu, falanını, filanını…

Yanına yine o dönemki belediye başkanlarını, il başkanını alarak söz konusu müteahhitlerle verdiği pozlardan bahsediyorum. Neyse dağılmasın konu; ne demişti Aziz Kocaoğlu körfez geçiş projesi ile ilgili ‘Dilimde tüy bitti anlatacağım diye’ demişti. Bunu da konunun ilk gündeme geldiği zamanlarda değil, yıllar sonra demiş ve yapılan, gösterilen her türlü eylem ve tepkiye rağmen dile getirmişti.

Artık öyle değil. Tunç Soyer söz konusu gökdelen projesi ile ilgili ilk tepkisinden çok geçmeden ve sadece fikirsel karşı çıkışlar üzerine bir karar aldı.

Aman ha yanlış anlaşılmasın Tunç Başkan ‘hizaya’ gelmedi. Daha bu projeye karşı olanlar henüz bir eylem bile tertip etmemişken geldi başkanın açıklaması. Yoksa Tunç Başkan selefleri gibi ortaya iş adamlarını atıp ‘vay ne güzel proje’, ‘loy bu olmaz ise öff İzmir’in haline’, ‘ley İzmir’in gelişmesini istemeyen bir takım kimseler’ şeklinde bir açıklama yaptırmadı.

Zaten kendisinin böyle bir mizacı olmadığını da Sağır Sultan bile biliyor.

Sahi bir zamanlar, Aziz Kocaoğlu zamanı, birkaç ayda bir açıklama yapan İnciraltılı bilmem ne derneği üyeleri şu an neredeler? ‘Körfez geçiş projesi İzmir için olmazsa olmazdır, bu projeye karşı çıkan İzmir’e ihanet etmiş olur’ gibi şeyler zırvalayanlar. Neyse merakımdan sormadım kalsınlar kendi hanelerinde, bir daha da görünmesinler…

Sözüm onlara; İzmir’in gelişmesini istemeyenleriz hala, hem de sizin gibi rantçılara rağmen, dimdik ayaktayız…

***

Kısaca İzmir’in önceden gözlerini kapatıp, kulaklarını halka tıkayan bir Şehr-i Emin’i vardı. Şimdi ise öyle ya da böyle halkıyla beraber olan, yine öyle ya da böyle sözlerine önem veren bir başkanı var. Hatanın neresinden dönülse kardır.

Yoksa iki belediye başkanının atışmasından yola çıkarak, Tunç Başkan ya da Abdül Başkan daha önce ne demiş, önceki başkanlık deneyimleri nasıl geçmiş, neler yapmış benzer konularda ne önemi var. İki başkan da İzmirliler gibi düşündüğünü ortaya koydu. Bizler de İzmir sevdalıları olarak artık iki başkanımızla birlikte mücadeleye daha sıkı tutunacağız.

Sonuç olarak teşekkürler Tunç Başkan, bizi yanıltmadığın için. Ama azıcık da dargınız kısa süre de olsa düş kırıklığına uğradığımızı düşündürttüğün için.

5 DUYU

5 duyuya sahibiz; görme, dokunma, işitme, tat alma ve koku alma. Bunların içerisinde en güçlü olan ve en ciddi hafızaya sahip olan ise koku almadır. Çok basit bir örnek ile açıklayacak olursak aldığınız bir ıhlamur kokusu sizi belki de yüzünü zar zor hatırladığınız anneannenizin ya da babaannenizin evine götürebilir. Ya da basit bir tütün kolonyası çocukluk aşkınızı ve cilvelerini hatırlatabilir. Koku onun olmasa bile…