Bir ülkede yargı kararları, iktidar-yargı ilişkisi bu kadar tartışılıyor, halkın gündemini meşgul ediyorsa orada hiçbir şey yolunda gitmiyor demektir. Normal, demokratik bir ülkede halk yargı sürecinin farkında bile değildir, iktidarlar yargının işine bırakın müdahale etmeyi, yargılanmaktan korkarlar. Çünkü yargı bağımsızdır, siyaset kurumuyla mesafelidir, yolsuzluk, hırsızlık yapanın, halkın parasını çalıp çırpanın ensesine yapışır. Dediğim gibi demokratik, güçler ayrılığı olan ülkeler için geçerlidir bunlar.

Bize gelince, yargı krizleri, hukukçulara saç baş yolduran iddianameler, siyasetin yargıya müdahalesi günlük haber konuları! Al işte, yine absürt bir yargı kriziyle çalkalandı ortalık. Esasen konu, yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi’nin kararını hiçe saymasıydı. Tabii iktidardan aldığı güçle bunu yapabilmişti. Bu ülkenin en üst mahkemesi, bir yerel mahkemeye yem edilmiş, Anayasa kitapçığı fırlatılıp atılmıştı.

Hukuk skandalı için ne der diye beklerken, Kılıçdaroğlu ‘uygun bulmuyoruz’ diyerek yine ‘sert, yaptırım gücü yüksek’ muhalefetini sergiledi. Bizler ‘yok artık konu senin milletvekilin ne zaman sesini yükselteceksin’ diye düşünüyorduk ki gece vakti AYM’nin ‘saf’ bir üyesi ‘ışıklar yanıyor’ diyerek AYM fotosu paylaştı sosyal medyada!

Sanki iktidar kanadı ve troller bunu bekliyordu, anında ‘darbe’ söylemleriyle infaz başladı. Akp cenahı darbe konusunda çok ‘hassastı’ ama kimse bu ülkede son darbeyi ‘ne istedilerse verdik’ dedikleri bir terör örgütünün yapmaya kalkıştığını hatırlamıyordu!

Bir AYM üyesi ‘ışıklar açık’ diye yazınca, biri ‘Bunlar iyi günleriniz’ demiş, diğeri halkı sokağa çağırmış, bir başkası ‘direğe sallandırırız’ diye tehdit etmiş… Aynı minvalde, tehdit, hakaret, ölüm, kan… kokan binlerce içerik sosyal medyayı salladı. Sosyal medyada ‘kimin ışığı yanıyor’ yarışı başladı kamu kurumları birbirine girdi!

Beklendiği gibi AYM’nin ışığını yakan üye hemen çark etti özür diledi vs. ama son tahlilde, kazanan yine iktidar oldu. Hukuksuzluk unutuldu, kucaklarına nur topu gibi üzerinde tepinecekleri bir gündem bırakıldı. Erdoğan kelle istedi, kimse ‘yargıda ayaklar baş olmuş’ diyemedi.

İktidar için hukuk, ‘benim istediğim kararları verirse geçerli’ anlamı taşıdığı için çok tehlikeli bir süreç yaşanıyor. Hukuk bitmiş, yargı çökmüş, baskı, tehdit, sindirme her yeri sarmış. Anketler Akp oylarının yüzde 25 olduğunu söylüyor ama bu kesim kalan yüzde 75’i domine edebiliyor. İşin acı tarafı bu!

Çakma ışıklara değil, sönen hayatlara, umutlara bak!

Bir diğer acı taraf ise, sönen hayatlar, hayaller ile kimsenin bu kadar ilgili olmaması. Vatandaşın gözündeki fer gitmiş… Gerçek işsizlik oranının yüzde 31 olduğu, gençlerin geleceğe dair hayal ve umutlarının tamamen söndüğü bir ülkeden söz ediyoruz. İşsizlik nedeniyle 100 müzisyenin intihar ettiği söyleniyor. Evini geçindiremeyen, iflas eden ve intiharı tek çözüm görenler… Bunlar haber bile olmuyor.

Hayatlar sönüyor, umutlar, hayaller yok oluyor, kamu kurumlarının ‘çakma ışık savaşı, darbe zırvalığı’ gündemimize dayatılıyor. Kapatın hepsinin ışığını, sönen hayatlara hayallere ışık verin halk bunu bekliyor.