Av. Murat Fatih Ülkü, Av. Hilal Elbüken, Av. Senih Özay bizim avukatlarımızdırlar!

Hatırlayabileceğiniz gibi daha önce, Anayasa’ya, Çevre Kanunu’na, uluslararası sözleşmelere aykırı olan ve tüm ülkemizi etkileyen kirlilik kaynağı plastik çöp (atık) ithalatı konusunda, yargısal denetime esas olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’na başvurarak, plastik çöp (atık) ithalatının en kısa zamanda durdurulması ve yasaklanmasını talep etmiş, ayrıca, bu başvurularını, ülkemize plastik çöp (atık) ihracatı yapan Avrupa’da ilk beş ülke devletlerine ulaştırılması ve bu ülkelerin de, Türkiye’ye çöp ihracatını durdurmaları amacıyla, İngiltere, Belçika, Almanya, Hollanda, Slovenya Büyükelçilikleri’ ne de göndermişlerdi.

Şimdi de ithal plastik çöp (atık) konusunun İzmir özelinde ne boyutta olduğunun belirlenmesi için; aşağıdaki dilekçe ile İzmir Valiliği'ne, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne, Kemalpaşa Kaymakamlığı'na, Kemalpaşa Belediyesi'ne başvurduklarını duyurdular.

İstemleri de “Türkiye Cumhuriyeti’nin yoğunlaştırdığı plastik çöp (atık) ithalatı konusunda; İzmir ili ve Kemalpaşa ilçesi sınırları içine gelen ithal plastik çöp (atık) miktarının hacim, ağırlık ve değerinin, hangi bölgelerde depo edildiğinin, ne kadarının geri dönüşüme bağlı kılındığının, geri dönüşüme bağlı kılınamayan plastik çöplerin (atıkların) ne biçimde, nerelere depolandığının, çevreye ve doğaya denetimsiz biçimde atılıp atılmadığının, süreçte oluşan kirlilik ve içeriğinin ne olduğunun, bu konuda kurumlarınızca hangi denetim işlemlerinin yapıldığının, düzenlenen raporların, ortaya çıkan kirlilik ile ilgili yaptırım uygulanıp uygulanmadığının, uygulandıysa içeriğinin, bu konuda yapılan/yapılması gereken tespitlere ilişkin belgelerin, oluşan kirlilik konusunda yapılan/yapılması gereken bilimsel inceleme ve raporların, konuyla ilgili yapılan tüm işlemlerin, uygulanan yaptırımların konuyla ilgili belgeleriyle birlikte tarafımıza bildirilmesi...”dir.

Halklarımızın avukatları konuyla ilgili açıklamalarda da bulunduktan sonra, “...İzmir'de avukatlık yapan 3 duyarlı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, Anayasa’ya, Çevre Kanunu’na, uluslararası sözleşmelere aykırı olarak yaşanan ve tüm ülkemizi etkileyecek bu kirlilik kaynağı plastik çöp (atık) ithalatı konusunda, yargısal denetime esas olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’na başvurarak, (plastik) çöp (atık) ithalatının en kısa zamanda durdurulması ve yasaklanmasını talep etmiş bulunuyoruz...” diyorlar.

“Yukarıda açıklanan nedenlerle;

*)Türkiye Cumhuriyeti’nin yoğunlaştırdığı plastik çöp (atık) ithalatı konusunda; İzmir ili ve Kemalpaşa ilçesi sınırları içine gelen ithal plastik çöp (atık) miktarının hacim, ağırlık ve değerinin, hangi bölgelerde depo edildiğinin, ne kadarının geri dönüşüme bağlı kılındığının, geri dönüşüme bağlı kılınamayan plastik çöplerin (atıkların) ne biçimde, nerelere depolandığının, çevreye ve doğaya denetimsiz biçimde atılıp atılmadığının, süreçte oluşan kirlilik ve içeriğinin ne olduğunun, bu konuda kurumlarınızca hangi denetim işlemlerinin yapıldığının, düzenlenen raporların, ortaya çıkan kirlilik ile ilgili yaptırım uygulanıp uygulanmadığının, uygulandıysa içeriğinin, bu konuda yapılan/yapılması gereken tespitlere ilişkin belgelerin, oluşan kirlilik konusunda yapılan/yapılması gereken bilimsel inceleme ve raporların, konuyla ilgili yapılan tüm işlemlerin, uygulanan yaptırımların konuyla ilgili belgeleriyle birlikte tarafımıza bildirilmesini;

*) Konuyla ilgili yasal denetime esas olmak üzere kurumlarınızın idari-icrai işlemlerinin tarafımıza yazılı olarak tebliğini talep ederiz.” Diyerek dilekçelerini bitiriyorlar.

Peki, bizce bitti mi? Avukatlarımızın yanında olmamız, açacakları bu ve benzeri davalarda yanlarında olmamız, müdahil olarak davamıza katılmamız gerekmez mi?

Yoksa Avrupa’ nın tehlikeli atık çöplüğü olmayı mı tercih edeceğiz?