Türkiye ormanlarında 22 ağaç türü yetişmekte. Orman ve meyve ağaçları üzerinde, çevre tahribatı hız kesmeden kaotik olarak sürdürülüyor.

ZEYTİNİN TARİHÇESİ

Zeytin ağacının ana vatanı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni içine alan, Yukarı Mezopotamya ve Güney Asya’dır. İlk kültüre alınışı ve ıslahı Sâmiler tarafından olmuştur. Arkeolojik çalışmalar, zeytin yetiştiriciliğinin M.Ö 4.000'li yıllara kadar dayandığını göstermektedirler. Gerk, Roma yazıtlarında, Kuran, İncil ve Tevrat’ın sayısız bölümlerinde zeytin yer alır. M.Ö. Atina Anayasasında yer alan ve Aristotle tarafından kaleme alınan “Devlet malı ve özel mülkiyet farkı olmaksızın, zeytin ağacı kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacak, suçlu bulunması halinde idam edilmek sureti ile cezalandırılacaktır.” M.S. 1900- İtalya Kralı I. Umberto ülkesinde zeytin ağacının kesilmesini yasaklar.

TÜRKİYE’DE ZEYTİN

Atatürk’ün 1929 yılında Yalova bölgesine yaptığı bir gezide zeytinciliğe gereken önemin verilmesine yönelik direktifleri ile ülkede zeytincilik seferberliği başladı. İzmir/Bornova’da 1937 yılında Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kuruldu. Zeytin, bahçesine bakmayan, bakım yaptırmayan üreticilere ceza verilmesi için kanun çıkarıldı. (26/01/1939 tarih ve 3573 sayılı “zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerin aşılanması hakkında kanun”) Buna rağmen, 1980’li yıllar ve sonrasında zeytinciliği koruma kanunu hiçe sayılarak, zeytinlikler sökülerek, Akdeniz, Ege, Marmara bölgelerinde bilinçsizce, kıyı turizmine, yapılaşmaya, seracılığa… feda edildi.

Bugün, zeytin ağaçları kesilerek, köklenerek, kurutularak maden sahalarına, taş ocaklarına, HES’lere, yerleşim alanlarına, otel inşaatlarına feda ediliyor.

SKOLASTİK DÜŞÜNCE

Geçmişten bugüne siyaset din, mezhep ulus, milliyetler üzerinden yapılıyor. Siyasetin ülkeyi getirdiği yer ortada. Buna rağmen, doğa ve çevre biliminin karşısına dini yorumlar yapılarak, fetvalar verilerek, çevre katliamları ile “cennet vatanın” doğası katlediliyor.

Uygulanmayan yasalar, devreye sokulamayan kanunlar, denetlenmeyen doğa tahribatları, önemsenmeyen şikayetler, kişilere özel korumalar, kollamalar…

“Anayasa bir defa delinme ile bir şey olmaz” denildiğinde dişlerini göstererek gülüşenlerin Türkiye’yi getirdiği yer.

  • Müslümanlık nerede?
  • Toprak ana sevgisi nerede?
  • Doğa, çevre, insan sevgisi nerede?
  • Şehitlerin düştüğü toprağı sahiplenme ülküsü nerede?
  • Vatanseverlik nerede?

Kanunlar çıkmadan, mahkemeler sonuçlanmadan, yasalar umursanmadan zeytinler kesiliyor.

İnanç, din, milliyet, vatan, millet, bayrak, insan değerleri hiçe sayılarak zeytinler kesiliyor. Ağaçlar kesilerek, akarsular kurutularak, denizler, göller kirletilerek, çevre katledilerek, kendi küresel güçlerin yedeklediği işbirlikçiler sermaye doyumsuzluğu zehirlenmesi içinde kendi çocuklarını yiyor.

VATANSEVERLİK NEREDE?

Türkiye’de resmi dini nedir

Çoğunluğu Müslüman!

Bu ülkede kimler yaşıyor?

Türk, Kürt, Arap, Laz, Gürcü, Rum, Ermeni…, bir bütün Türkiye halkları.

Çoğunluk olarak yaşayanlardan örnekler verdiğimizde.

Türkler: inançlarına göre ulu bir ağaç, toprağın derinliklerine giden kökleri ve göğe uzanan dallarıyla gücün ve sonsuzluğun simgesidir.

Kürtler: Su, hava, toprak, ateş ve hayvanı öne çıkaran değer ile doğaya sahip çıkan doğal yaşam sürme ilkelerini görürüz.

Araplar: İslam inancı gereği, hurma ve zeytin ağaçlarını önemserler.

İslam inancına göre Zeytin’in yeri nedir?

...Şeceratin mübareketin...” diye bahsedilmektedir. Bu ifade, mübarek/ kutlu yani kutsal bir ağaç anlamına gelmektedir.

Peki, bu skolastik tutum niye?

Farklı inançlardan, farklı uluslardan Türkiye halkları olarak:

Zeytin’e neden sahip çıkılmaz?

Sermaye karşısında ulus, inanç, mezhep değerleri hükmü kalmıyor mu?

Tıpkı, Orta Çağ’da veba hastalıklarının sebebini bir başka inanç ve ulustan insanları görerek, inanç mensuplarını ve ulusları katlettikleri senaryolar yazılıyor. Başta zeytin ağacı olmak üzere doğayı “yoksulluk yayan veba” göstererek zenginlik için katlediliyor.

Zengin, zeytin ağacını keserek, inşa ettiği yalısının önüne Gargad ağacı dikerek, gölgesinde namaz kılıyor. İnşaat alanları, maden sahaları, taş ocakları, HES uğruna zeytin ağaçlarına “Yahudi ağacı diyerek, kalkınma projeleri” diyerek yoksul halkın dini, milli duygularını öne çıkararak fetvalar vererek, tepkileri bastırıp, talan ortamı hazırlıyorlar.

Bu gelişmeler, İslam’a, Kur’an’a, diğer kutsal kitaplara inançsızlıktır. Velev ki, zeytin Yahudi ağacı olsun. Öyle olunca, katli vacip midir?

Zeytin ağacını sahiplenme, zeytini putlaştıra, asla dokunulamaz olması değildir. Diğer ağaç türlerinde olduğu gibi, toplumsal ihtiyaç halinde kesilebilir. Çevre, doğa, ekosistem dikkate alınır. Bu konuda bilimsel çalışma yürüten bilim insanları karar verir.

Memleketin dağını, taşını, otunu, suyunu, ağacını, kuşunu, böceğini ekosistemi, bilimsel çalışmalar olmadan, sermaye düzenine peşkeş çekilmesini seyrederek, tepki vermeyenlere soruyorum:

Sizi hangi din kabul eder?

Sizi hangi millet kabul eder?

Sizi hangi vatan kabul eder?

Siz insan olabilir misiniz?

Ülke doğal zenginliklerine, zeytine, tarihe, doğaya, çevre ve insani değerine sahip çık

Hadi hayırlısı…