Sedat Peker'in son 3 aylık süreçteki konuşmaları, attığı twetler ve açıklamalara bakınca AKP içinde Süleyman Soylu'yla ilgili bilinçli ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış bilgilerin olduğu dosyaları Peker'e servis ettiğini düşünüyorum. 

Bunu bazı siyasiler meclis kulislerinde zaman zaman dile de getiriyor. Ayrıca Peker'in konuşmalarında bunu açık ve net olarak da görebiliyoruz. Altında yatan ne olabilir diye baktığımızda, Erdoğan sonrası Soylu ve Albayrak arasında liderlik çekişmesi olarak görebiliyoruz. Süleyman Soylu, Berat Albayrak'ı şimdilik geri plana atmış gibi görünüyor. Ancak her an her şey birden değişebilir. Çünkü şahsım devletinde bir günde dört mevsim yaşanabiliyor.

Peker ilk videolarında Soylu'yu korurken, Berat Albayrak'ı hedef alıyordu.

Bu durum 2021'den sonra tam tersi bir duruma dönüştü ve 2021 yılın başından itibaren yayınladığı videolarında Soylu'yu hedef almaya başladı.

Peker'in, "Bu ülkede vatansever istihbarat elemanları var bazı gizli işler bir şekilde ortaya çıkacak" sözleri dikkat çekici. Acaba AKP içinden servis yapılan dosyaların haricinde, kendisine bazı istihbaratçılar tarafından çok detaylı dosyalar mı akmaya başlayacak?

Soylu'nun bir diğer dezavantajı ise kabinede Adalet Bakanı Gül, Sağlık Bakanı Koca gibi bazı bakanlarla arasının iyi olmadığı da biliniyor. Burada dikkat çekici bir diğer nokta ise Adalet Bakanının sessizliği! Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son iki toplantıya Soylu'yu çağırmaması ibrenin Soylu'dan kaydığını mı gösteriyor? 

İbre Soylu'nun dışında kime dönerse dönsün ancak Soylu'nun elinde bir takım belgeler var ki Erdoğan sessizliğini koruyor. Yani Erdoğan bir gece Soylu'yu görevinden alabilirdi ancak neden almadı? sorusu yanıt beklerken, Soylu'nun 17/25 Aralık anımsatması görevinde kalmasına mı neden oldu acaba?

Bir ülkede hakim savcı bu kadar iddia ortalığa saçılmışken, her yerden pis kokular gelirken hiç mi harekete geçmez hiç mi bir şey yapmaz? 

Yapamazlar tabi, kritik davalarla belirli yerlere gelen hakim savcılar Erdoğan'ın sözlerin haricinde hiçbir şey yapmayacakları ortada.Ne yazık ki tek adam yönetiminin, İstanbul Sözleşmesi'nden meclisi bertaraf ederek tek taraflı çekildiği örneğinde olduğu gibi, bu durum Türkiye'yi uluslararası arenada bir mafya devleti görünümüne sokmuştur. 

Sezgin Baran Korkmaz diye uluslararası kara para aklayıcısı bir adam var ve ülkenin en tepesindeki insanlarla yan yana geldiği fotoğrafları ortaya yayılmış bu kişiye hangi savcı dava açabilecek. Yurt dışına çıkmasına göz yumulan bir insanın Avusturya'dan Türkiye'ye iadesi neden istensin? SBK'nın Amerika'dan çok sonra Türkiye'de yargılanması için iade talebinde bulunulması çok manidar değil mi sizce de? Bu iade talebi göstermelik mi acaba? diye düşünmeden de edemiyorum.

Yine SBK'nın mal varlığına el konulmuyor. Hakkında bir soruşturma yokken mallarına tedbir koyuyorsun, hakkında soruşturma varken mallarına tedbir koymuyorsun. İçişleri Bakanlığı emniyeti devreye sokarak neden böyle bir rapor hazırlıyor? Bunun gibi birçok soru yanıt beklerken, tek adam yönetiminden hiçbir ses yok, hiç bir ciddi bir adım atılmıyor. Burada kilit isim Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'dür. ABD Utah eyaleti savcısı 2018'de SBK'nın Türkiye'de kara para aklayan biri olduğunu tespit ediyor ve hakkında dosya hazırlıyor. Bu dosya Türkiye'ye de yollanıyor. SBK ile ilgili dosyanın Bakan Gül'e gitmemesi imkansız. Bakan Gül çıkıp 'bize dosya ... tarihte geldi biz de İçişleri Bakanlığı'na şu...tarihte yolladık' diyerek açıklama yapması gerekir. Ya da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'da 'Bizim bakanlığımıza bu dosya... tarihinde geldi ve Adalet Bakanlığı'na şu... tarihte gönderdik' diyerek çıkıp söylemesi gerekir. Bu çok önemli bir detay. Eğer Soylu'nun SBK'ya 'hadi sen yurtdışına çık hakkında tutuklama kararı var' deyip yolladığı iddiası tarihler açısından bakılacak olursa çok önemli ve bir çok konunun da ortaya çıkmasına ışık tutacaktır. 

Ne yazık ki şahsım devleti'nde böyle bir insiyatif kullanacak ne Bakan ne Hukukçu var? Her ne kadar Soylu'nun arkasında olduğunu söyleyen Erdoğan ve kabinesinin sessizliği, savcıların harekete geçmeyişi, gündem değiştirme çabaları... kısacası bütün bunlar Erdoğan'ın Soylu'yu uygun bir zamanda görevden alarak harcayacağı anlamına geliyor.