Başlıktan sadece İzmirli patronlar anlaşılmasın. Onlardan başkaları da var İzmir’imize patronluk yapanlar.

Belediye başkanlığından büyükşehir belediye başkanlığına tüm süreçlerde kentin belediyesinde egemen olanlar ve anlayış bu patronların iradesidir. Bu iradeyle ilişkili olmayan veya bu iradeye boyun eğmeyenlerin yeri olmamıştır hem büyükşehir hem de ilçe belediyelerinde. EBSO Başkanı, İZTO Meclis Başkanı, İZTO Genel Sekreter Yardımcısı Başkanları olmuştur belediyemizin. İlişkili ve mensupları da olmuştur bu örgütlerin hem etkin görevlerde hem de meclislerinde. Bir de milletvekili olanlar var tabii… İşte sonunda kentimiz!

EBSO Başkanı Belediye Başkanı olursa, iki çimento fabrikası için, Kordon’daki mimari eserler yıkılır, kültürler yok edilir, kent belleğine darbe indirilir. Yerlerine kişiliksiz, görgüsüz, özenti beton seddi çekilir. Amaç çimento fabrikalarının kârlarını en yüksek düzeye getirmek olunca…

O yıllarda Aliağa Rafinerisi de kurulunca, damıtılan petrolden arda kalan asfalta da İzmir’in cadde ve sokakları lâyık görülür. Başkanın lâkabı artık “Asfalt”tır!

Sonrasında demir çelik fabrikalarının elektrikli ark ocakları tozları yapılacak yollara serilir veya kilit taşları yapımında kullanılır. Böylece demir çelik sanayi tehlikeli ve kanser yapıcı tehlikeli atıklarından bir ölçüde de olsa kurtarılır. Halk sağlığı mı? Saçmalamayın böyle sorularla!

Gözlerini hep Kültürpark parlatmıştır hep hayâllerini süslemiştir; nasıl ele geçirebilirler diye.

Hangarlar, pazar yerleri; Dr. Behçet Uz’a ve kente hakarettir bu uygulamalar. Ama İzmir’in patronları böyle istemektedirler. Hani fareye arseniği buğdayla yedirirler ve zamanla öldürürler ya onun gibi. Önce kabul edilebilir ile kulağa hoş gelenle başlarlar, alıştırdıktan sonra gelsin amacın gerçekleştirilmesi; yağma İzmir’in Kültürpark’ı!

Alsancak Tekel Sigara Fabrikası’nda gözü olanlar kimlerdir? Tekel Rakı Fabrikası’nı esnafın parasıyla alıp, Amerikan sermayesine pas edenler kimlerdir? Yargılamaları devam ederken gidip CHP’den milletvekili olup, kurtarılanlar kimlerdir? Hangi örgütlerdendir bunlar? Esnaf kan ağlarken dört çeker cipleri makam arabası olarak kullananlar…

Bir de tunçtan yumruk bunları sivil toplum örgütü gibi dayatmaz mı? Sivil toplum örgütü değildir bunlar. Mesleklerinin yapılabilmesi için Anayasa ve yasalarla kurulmuş, üye olunması zorunlu, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleridirler! AKP İktidarı da sivil toplum örgütleri olarak bunları ileri sürüyor. Al birini vur ötekine; hepsi patronların, sermayenin egemenliği için çalışıyorlar. Halk, ülke kimin umurunda ki? Yaşasın popülizm, yaşasın göz boyamacılık ve yalanlar, aldatmalar…