İz Gazete’de 29 Ağustos 2023 tarihinde yayınlanan İhlas Haber Ajansı kaynaklı bir haberde İzmir’de 40 günde 23 kişinin öldürüldüğü bildiriliyordu. Bu sayıların olağanın üstünde olduğu belirtilirken, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Mustafa Ruhan Erdem’in konuyla ilgili görüşlerine yer veriliyordu. Erdem, açıklamasında bu yoğunlaşmada infaz sistemindeki sorunların artmasının, hukuk sistemine olan güvenin azalmasının ve ruhsatsız silah kullanımının yaygınlaşmasının rolüne işaret ediyordu. 

İzmir, yaşam kalitesinin göreli olarak yüksek olduğu bir şehir. Şehrin bu özelliğine zarar verebilecek bir sorunun aniden gündeme taşınması doğal bir endişe yaratıyor. Evet, 40 günde 23 kişinin öldürülmesi kulağa hiç de iyi gelmiyor. İster istemez bu sorunun geçmişinin ne olduğu, gelecekte ne yöne evrilebileceği soruları da akla geliyor. Bu konuları inceleyen, açıklayan dokümanlar oluşturulmuyor ve kamuoyu ile paylaşılmıyor. Örneğin; ortaya birdenbire İzmir’de uyuşturucu kullanımının arttığına dair bir görüş atılıyor ama ortada sürekli olarak paylaşılan veri ve raporların olmaması bu konuda şehrin nasıl bir trend içinde olduğunun anlaşılmasına mâni oluyor. 

Yine de İzmir’e önem verenlerin ortada veri olmaması nedeniyle bu haberi bir kenara kaldırması doğru olmaz. Bu nedenle söz konusu cinayetlerin bu köşede genel bir irdelemeden geçirilmesinde fayda var. Bahsi geçen cinayetlerin nedenleri nelerdir? Kimler tarafından işlenmektedir? İzmir’de yaşam kalitesini nasıl etkileyebilir? Bunlar üzerinde düşünmek ve önerilerde bulunmak önemli.

Husumet ve birden alevlenen tartışmalar çoğunlukta

Bahsi geçen cinayetlerle ilgili olarak 17 Temmuz 2023 ile 25 Ağustos arasında işlenen 20 cinayet arama motorları aracılığı ile incelendi. Öncelikle, çok şükür ki genel olarak, bu cinayetlerin terörizmle, organize suçlarla, sosyal-politik görüşlerle, ırkçılıkla bir ilgisi olmadığı görülmekte. Yine, bu cinayetlerin çoğu, kadınlara veya çocuklara yönelik olarak işlenmemiş ve aile içi şiddetle bağlantılı değil. Buna karşın söz konusu cinayetlerin büyük çoğunluğu kişiler arası anlaşmazlıklar nedeniyle işlenmiş. Bu tür cinayetler iki alt başlıkta değerlendirilebilir; Husumet dolayısıyla işlenen cinayetler ve aniden başlayan tartışmalar sonucu meydana gelen cinayetler. 

Husumet; taraflar arasında geçmişte yaşanan bir kavga, gerginlik veya tartışmanın sürmesi ve tarafların birbirlerine karşı düşmanca duygular beslemesi anlamına geliyor. Tarafların bir şekilde karşı karşıya gelmesi bu tür cinayetlerin zeminini oluşturabiliyor ya da yine taraflardan birinin karşı taraftan bir kişiyi ya da kişileri hedeflemesi sonucu bu cinayetler meydana geliyor. 

Bir diğer önemli cinayet sebebi de birden alevlenen tartışmalar. Türkiye’de yaşayan insanların çabuk öfkelendikleri bir sır değil. Bu nedenle azımsanmayacak çoklukta cinayetin basit tartışmaların birdenbire alevlenmesi sonucu ortaya çıkması da sürpriz değil. Birbirini tanısın veya tanımasınlar, insanlar aralarındaki bir tartışmanın büyümesini durduramıyorlar ve işin sonu cinayete kadar varabiliyor.

Bahse konu cinayetlerin mağdurlarının hepsi erkek. Bilinen faillerin de hemen hemen hepsi erkek. Basında yayınlanan bilgilere göre faillerin önemli bir kısmı belirlenmiş ve yakalanmış durumda, bir kısmı ise belirlendiği halde yakalanmaya çalışılıyor.

Cinayet silahları ise genelde bıçak ve tabanca. Profesör Erdem’in belirttiği gibi bu silahlara erişimin kolay olması da cinayetlerin gerçekleşmesini kolaylaştırıyor. Bu nedenle, içinde bulunduğunuz bir tartışma fazla alevlenirse karşınızdaki kişinin, ya da bir şekilde size yaklaşan hasmınızın cebinde cüzdan, mendil, anahtarlık veya tarak dışında sürpriz bir şeyler taşıyabileceğini varsaymanız ve bulunduğunuz yerden uzaklaşmanız ömrünüzün uzamasına katkı sağlayabilir.  

İzmir’in 30 ilçesi var ama 40 günde meydana gelen cinayetlerin yarısından fazlası Konak, Buca, Karabağlar, Bornova ve Bayraklı’da gerçekleşmiş. Tabii, bu ilçeler şehrin en kalabalık ilçeleri ve İzmir nüfusunun hemen hemen yarısı bu ilçelerde yaşamakta.

Aşırı sıcakların etkisi olabilir mi?

İzmir dünyanın geri kalanı gibi sıcak bir yaz geçirdi. İklim değişikliğini yakından takip eden kuruluşlar geçtiğimiz temmuz ayının Dünya'da kaydedilmiş en sıcak ay olduğunu açıkladılar ve son 120 bin yılda böyle bir sıcağın yaşanmadığını öne sürdüler. Bilimsel araştırmalara göre sıcak havalar stres hormonlarını tetiklemekte ve insanlardaki şiddet uygulama potansiyelini yükseltmekte. Özellikle normalin üstünde sıcaklıkların yaşandığı günlerde silahla işlenen cinayetlerin arttığı gözlemlenebiliyor. Örneğin, ABD’de 2021 yılında yapılan bir araştırmada Los Angeles’ın gelir düzeyi düşük mahallelerinde yüksek sıcaklıklarla artan suç oranları arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiş.

Yüksek sıcaklıklarda oluşan yoğun stres nedeniyle yaz aylarında daha fazla silahlı cinayet işlenebiliyor. Sıcak havalar aynı zamanda insanların dış mekanlarda daha fazla bulunmalarına yol açıyor, bu da insanların yüz yüze gelmelerini, iletişime başlamalarını, tartışmalarını kolaylaştırıyor. Aynı şekilde hasımların da karşı karşıya gelebilmeleri olasılığı artıyor.

İzmir’de işlenen cinayetlerde de aşırı sıcakların etkisi olabilir. Tabii bu etkilerin anlaşılması için veriye, il bazında yıllık, aylık raporlara ve bilimsel araştırmalara ihtiyaç var.