Eskiden olduğu gibi pek çok kişi ve kuruluş öyle beş yıldızlı otellerde görkemli iftar sofraları kurmuyor bu Ramazan’da… Geçmişte ne görgüsüzlük, izansızlık görüntüleri yansırdı Ramazanlarda…Şimdi de yapan yine yapıyordur da göze sokmaya ya utanıyor ya korkuyor veya biraz ‘ar duygusu’ hatırına  reklam etmiyor, sessiz sedasız yapıyordur!..Öyle ya, halkın çoğunluğu açlık sınırında yaşadığı için zaten pratikte oruç vaziyetinde ama gerçekten dini vecibesini yerine getirmek isteyen de iftarına, sahuruna aş koymak için ne sıkıntılara katlanıyor. Bunu bilen gören biri, biraz vicdanı varsa zengin iftar sofrasını reklam etmeye utanır.

Ancak bir yer var ki orada bu duyguya yer yok!.. Orada ülke gerçeklerinden uzak bambaşka bir dünya var, çünkü Saray’da başka bir hayat yaşanıyor. Halkın sıkıntısı o kapılardan içeri girmiyor. İftarlar peşi sıra düzenleniyor, ‘itibar kazandıklarını sandıkları’ lüks ve ihtişama doymak bilmiyorlar. Ama ‘kendi sanatçılarıyla’ yapılan son iftar dudak uçuklattı!.. Evet, bunu hep yapıyorlar israftan zerre taviz vermiyorlar ama bu sene o kadar farklı ki! Artık burası yoksulluk değil açlık sınırında milyonların yaşadığı bir ülke!..

Sözüm ona toplumun ‘rol modelleri’ olan isimler de halkın yaşadıklarından bi haber, bu sıkıntıların sebebi olan yönetime yalakalık etme derdinde.

Şimdi, bu görüntüler niye veriliyor diye düşünmeden edemiyorum. Normalde öfkeyi, tepkiyi katlaması gereken ihtişam, zenginlik, savurganlık, debdebe neden her fırsatta halkın gözüne sokuluyor? Bana kalırsa bu görüntülerin bir güç gösterisi olduğu düşünülüyor. Korku yaratılıyor, ‘bunlar çok güçlü gitmezler’ algısı yaratılmak isteniyor. Gözlerdeki cehalet perdesi kalınsa, bu ihtişam karşısında ‘ben oyumla bunları gönderirim’ diye düşünmeyip ‘vay be güce kuvvete bak’ diye kaderine ve devletin sosyal desteğine razı olabiliyor. Osmanlı’dan beri muktedirin zenginliği yoksul halka güç diye dayatılmadı mı?..

Her şeyin anketini yaptıran ‘tek adam’ böyle debdebe, ihtişam zenginlik görüntülerinin kendi seçmen kitlesi üzerinde istediği ‘güç, kuvvet, muktedir olma’ duygusu yarattığını görmüştür diye düşünüyorum. Yoksa hangi akıl, hangi vicdan o sarayda yaşayıp, ihtişamını yoksul halkın gözüne sokmayı isteyebilir ki?

Dön baba dön, kim tutar seni!..

Ne söylediyse tersini yapan, ne yaptıysa tersini söyleyen tek adam, en iddialı sözlerini bile yalayıp yutmasıyla da bilinir. Örnek çok, burada sıralasam  yer kalmaz!..Son olarak şu mülteci meselesinde yine bir ay arayla müthiş bir dönüş gerçekleştirdi. Gelen değil getirilen mülteciler üzerinden yıllarca siyaset yaptı Avrupa’dan destek aldı; ama artık iş büyük bir toplumsal sorun haline gelip oy kaybına neden olunca; milyonlarca Suriyeliyi anında sattı!..Ama bu insanların dönmesi öyle kolay değil. Esat ile masaya oturmadan nasıl göndereceksin?..Kendi isteğiyle hangisi gider?

Ülkenin başına çorap örmekte üstlerine yok, ama bu mesele ciddi sosyal patlamalara yol açacak seviyeye geldi. Türkiye halkı ile mülteciler karşı karşıya getirildi, düşman edildi. Bu sorun, yaratıcısı olan mevcut iktidarın çözebileceği bir iş değil, eğer sistem değişmezse gelecekte düşünmek bile istemediğim büyük çatışmalara yol açacaktır. Çare, diğer sorunlarda olduğu gibi bunda da iktidarın ilk seçimde gitmesi olacaktır.