Ülkenin geleceğini belirleyecek iki önemli konu, soru işareti olarak gizemini koruyor. Birincisi, seçim tarihi, Kasım’da erken seçim olur mu?  Yanıtı ‘tek adam’da!.. Kazanabileceğini görse, koşullar uygun olsa, şimdiye kadar çoktan yapıp geçmişti o aşamayı. Ama bu kez ‘atı alıp Üsküdar’ı geçecek’ durumda değil. Para basıyor, asgari ücreti artırıyormuş gibi yapıyor, yurt dışından inanılmaz faiz yüküyle para bulmaya çalışıyor; yok olmuyor!..Ama daha fazla da uzatamaz, çaresiz o sandığa girecek! 

Önümüzdeki yıl yapılacak bir seçimde,  her ne kadar Bakan Bozdağ ‘hiçbir engel yok’ dese de adaylığının Anayasa engeline takılması mümkün. O halde risk almayıp Kasım’da seçim yapar mı? Eylül’de toplar Meclis’i üç ay sonrası Kasım için seçim kararı alır,  muhalefet zaten hazır!..  Ancaaak, ‘Kasım’da seçim’ dediği anda artık geri dönüşü yok; sandığa öyle böyle gidecek!..Ama güvenemiyor, seçim kaybını göze alamıyor. Ne var ki, korkunun ecele faydası yok; o sandığa gidecek, ama çıkamayacak !..

Tabii ‘tek adam’ın durumunu zora sokan bir diğer faktör; rakibinin kim olacağına bilememesi. Ki, bu da geleceği belirleyecek ikinci önemli soru. Muhalefet adayının kim olacağının yanıtı altılı masada; ve seçim kararı alınmadan aday açıklamayacaklar. Tek adam kime saldıracağını, kimi hedef alacağını, kimi yıpratacağını bilemediği için çaresizlik içinde. 

Ortada dolaşan muhtemel aday isimlerin üzerine bodoslama gidiyor. Başta, İmamoğlu olmak üzere; önüne gelene saldırıyor. Hoş İmamoğlu da anketlerde ilk sırada çıkabilmek için adeta aday gibi ülkeyi dolaşıyor, pazaryerlerine gidiyor, mitingler yapıyor. İnanılmaz bir halkla ilişkiler faaliyeti içinde. Adını bilinir kılmak için ne gerekiyorsa yapıyor. 

Ama CHP ‘Kılıçdaroğlu adayımız’ diyor başka bir şey demiyor. Altılı masadan Kılıçdaroğlu aday olarak çıkar mı yoksa kendisini ‘paratoner’ olarak mı kullanıyor; bu da ayrı bir tartışma konusu. İnsani duygularla baktığınızda, Kılıçdaroğlu aday olmayı istemekte haklı, ayrıca hakkı! Yıllardır büyük bir dirençle mücadele ettiği rakibini sandıkta yenmek istemesi çok anlaşılır. Ne var ki, bu iş duygularla değil kimin kazanacağıyla ilgili bir karar. Bana öyle geliyor ki altılı masadan bir parti lideri aday olmayacak, Kılıçdaroğlu da şimdilik ‘paratoner’ olarak iktidarın hedefi olmayı seçiyor, gerçek adayı kurtlar sofrasına atmıyor. 

Ülke gündeminde birbirinden ağır sorunlar var, halkın çaresizliği de cabası. Ama düğüm, seçim tarihi ve muhalefet adayının kim olacağı sorularının yanıtıyla çözülecek, az kaldı fazla beklemeyiz…