Ülkede bir kaos kargaşa ortamı yaratmak için toplumun sinir uçlarını kaşımaya var güçleriyle devam ediyorlar. Neyse ki, toplumun aklı selim kesimi çoğunlukta da bu provokasyonlara pabuç bırakılmıyor. Gazetecilere, siyasetçilere, kendilerinden kopup, muhalif olmayı seçenlere…saldırılar peş peşe geliyor. Soruşturmayı yürüten savcılar tehdit ediliyor, yargının işini yapmasına bile tahammül edemiyorlar. MHP, düşman yaratma politikasını keskinleştiriyor, başta Bahçeli, mensupları muhalifleri gazetecileri açıkça hedef gösteriyor, gerilimi tırmandırıyor. Durumdan vazife çıkartanların, nelere yol açabileceğini hesap ediyorlar mı, yoksa zaten bunun yolu mu açılıyor?..

AKP cenahı bir yandan AB ile yeniden ilişki kurmaya çalışıp değişen şartlara göre yönünü batıya ve batı değerlerine çevirmeye çalışıyor ama ne kadar inandırıcı? Ortağı, her yere, herkese açık saldırı yapıyor, tehdit dilinde çıta yükseltiyor. AKP, bunlara sessiz. Ya artık herkesin dediği gibi MHP tarafından teslim alındı veya danışıklı dövüş yapıyorlar.

Her ne oluyorsa, tehlikeli bir gidişin yoluna taşlar itinayla döşeniyor. ABD’deki görüntüleri ibretle izliyoruz. Silahlı sokak milisleri ortalıkta, demokrasinin beşiği (!) denilen ülkede seçimle iş başına gelmiş başkan, görevi kan dökmeden nasıl teslim alacağını düşünüyor.

Hadi, ABD’de silah peynir etmek gibi satılabiliyor. Türkiye’de ise silah ruhsatı almak zor, koşulları var. Ama 25 milyon ruhsatsız silah olduğu söyleniyor. Sadece 15 Temmuz gecesi kaybolan 105 bin silah olduğu biliniyor. Bunlarla ilgili soru önergeleri var, kimlerde bu silahlar, ne için ediniliyor, neyin hazırlığı yapılıyor?

Velhasıl cevabı bilinmeyen sorular çok ama bilinen şey gerilimin bilerek isteyerek tırmandırıldığı. Toplum olarak bunlara karşı kayıtsız kalmamız, kanıksamamız isteniyor, bekleniyor. Kanıksamak en kötüsü, tehlikenin nereden geleceğini bileceğiz sadece!..

Satılık üç üye açıklansın!

Siyaset tarihine geçecek bir süreç yaşandı Menemen’de! Seçimle çatır çatır aldığın ilçede başkanlığı kura ile rakip partiye vermek nedir arkadaş? Gerçekten aklım almıyor!..Meclis’te güle oynaya alınacak başkanlık seçimi 15-15 eşit oyla sonuçlanıyor. Kim bu satılık üç CHP’li?  Bildim bileli sağ partinin başkanlık seçimi alamadığı Menemen’i kaç paraya satıldığı bilinmeyen üç Meclis üyesi AKP’ye kemiksiz teslim etti. Bunlar orada yaşamaya, Meclis’te CHP grubunda yer almaya, utanmadan insanların yüzüne bakmaya devam edecek mi?

CHP’nin yargının vereceği kararı beklerken (ki AKP lehine çıkacağını öngörüyorum) Menemen olayını baştan sona ele alması gerekiyor. Meclis üyelerini kimler yazdı, başkanı kim aday yaptı, irtikap olayı çıkıncaya kadar çalışmaları neden takip edilmedi, oylama öncesi 19 üyeli grup nasıl kontrol altına alınmadı, ilk kura iptal talebi olmayacak şekilde neden düzenlenemedi?...

Soru çok, ama ben önce, şu üç meclis üyesinin açıklanmasını bekliyorum!

Eşrefpaşa Hastanesi’ne kıymayın!..

Hizmet vermeye 1908’de başlayıp 1950 de belediyeye devredilen Eşrefpaşa, Türkiye’deki tek Belediye Hastanesidir. Belediye çalışanlarına değil, tüm halka hizmet verir ve lokasyonu itibariyle önemli bir ihtiyacı karşılar. 2015 yılında Başhekim olan Serdar Pedükcoşkun, hastaneyi neredeyse yeniden yarattı, zaten başarılı bir hekim ve yönetici olduğu için burasını belediyenin yüz akı hizmet noktalarından biri haline getirdi. Ne var ki, ayrılıyor!..Altında ne var derken, bir süredir söylenti olan hastane Sağlık Bakanlığına devrediliyor iddiaları artık aleni konuşulmaya başlandı ve ayrılık kararının da altında bu gerekçe olduğu belirtiliyor. Temennim, bu adımın atılmayacağıdır, sosyal belediyecik, halka sağlık hizmeti verilmesini de kapsar ve İzmir bu konuda örnektir.