Bir virüsçük yetti! Ne tanklarınız, toplarınız ne nükleer bombalarınızla çözemeyeceğiniz bir sorunla karşı karşıyasınız. Üstelik yaşananlar da ne kadar korkunç bir toplumsal yapı ve kültür oluşturduğunuzu ve ahlâksızlığınızı da kustu. Sermayeciliğinizin, mülkiyetçiliğinizin, sömürgeciliğinizin dünyayı ne hâle getirdiği ortada. Yeni, yepyeni bir dünya gerekli. Bu gerçekleştirilemezse…

Bir virüsçük yetti toplumsal ahlâkın düzeyini belirtmeye. Fahiş fiyatçı ahlâksızlar. Yağmacı, stokçu bir toplum; konu komşuyu, diğer insanları düşünmeyen güruh. Ultra zenginler doktorlarıyla sığınaklara girmişler. Ya yoksullar?.. “Kimsesizlerin kimsesi olacağız” diyenlerin marifetleri ortada ve politikalarının toplumsal, ekonomik, kültürel sonuçları.

Bir virüsçük doğaya egemen olamayacağınızı gösterdi. Bazı doğal ve toplumsal olayları başlatabilirsiniz ancak sonuna kadar denetleyemez, egemen olamazsınız. Bumerang emsal döner gelir size… Hangi ülkeden çıktı, kim kime biyolojik savaş amaçlı böyle bir iş yaptı veya yapmadı; dünya bir toz zerresi kadar küçücük, mikroskobik bir gezegencik. Ona da yok hükmündeki kadar bir virüsçük yetiyor işte.

Amazon’da ormanlar yanıyorlarsa, kutuplarda buzullar eriyorlarsa, ülkeler sular altında kalıyorlarsa, sulak alanlar ve göller yok oluyorlarsa… Bunlar bizi de ilgilendiriyor demektir; virüs hangi ülkeden çıkmış ne fark ediyor ki?

Neden oluyor bunlar diye düşünülünce; sahip olma, sermayeyi büyütme, siyasal olarak, sınıfsal olarak egemen olma istekleri çıkıyor karşımıza.

Havanın nasıl sahibi olabilirsiniz ki? Okyanusların, nehirlerin, göllerin ve de toprağın sahibi olmak! Doğaya aykırı sahiplik; doğada yok. Bu aykırı davranışlar doğadan insan türünü eler. Dünya dinozorlar olmadan da dönmesine devam edebiliyor; insan türü olmasa da olur.

“Kalkınmanın sürdürülmesi” aldatmacasından acil vazgeçilmeli ve “yaşamın sürdürülmesi” politikalarına geçilmelidir; yaşam amaçlı üretim, tüketim, paylaşım, dayanışma… Farklılıklarla barış içinde yaşamak… Savaşlara son verilmeli; savaşlar ekolojik sorunların yüzde otuzunu oluşturuyor. Nükleer savaşın neler yaptığını Japonya’da yaşadık, gördük. Kimyasalların da Irak’ta ve Suriye’de yaptıkları ortada. Şimdi de biyolojik savaş!

Gelin ekolojik komünal toplum ortak paydasında birleşip, barış içinde farklılıklarımızla huzur ve dayanışmayla yaşayalım. Yoksa mikroskobik bir virüs bile sonumuzu getirebilir.