9 Eylül tarihi sadece İzmir için değil, tüm ülke için çok önemli bir tarih. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun başlangıcıdır 9 Eylül 1922. Nitekim Gazi Mustafa Kemal, Osmanlı’yı batağa sürükleyen ‘dine dayalı tek adamlı’ padişahlık düzenine son verip 29 Ekim 1923 de Cumhuriyet’i kurmuş, bu toprakların mazlum halkına yepyeni bir ufuk açmıştı.

Harf devrimi, kadınlara seçme seçilme hakkı verilmesi, hak ve özgürlüklerin tüm topluma yayılması, medeni hukukun kabulü, yasalar karşısında herkesin eşit olması, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi bir dizi yasal, anayasal düzenlemeyi hayata geçirip, Türkiye’nin yönünü çağdaşlığa, bilime, sanat ve kültüre çevirmenin yolunu açmıştı Atatürk… Aslında yapılan çağının çok ötesinde fikri değer taşıyan büyük devrimdi.

Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri ve temeli çok değerlidir ve büyük bedeller ödenerek kazanılmıştır. Öyle üç beş şarlatanın laikliği yok etmeye çalışması, şeriat çığlıkları atmasıyla yok edilemeyecek değerdedir. Laik demokratik düzenin altını oymak için siyasi destek bulan gerici güçlerin tüm çabasına rağmen, halkın büyük çoğunluğu Cumhuriyet değerlerinin arkasındadır ve gerekirse yine Kurtuluş Savaşı verecek irade bu topraklarda vardır.

Bunu en iyi, şeriat çığlığı atan din simsarları biliyor ama iktidarlarının devamı için din istismarı yapmaktan başka argümanları kalmadı. Üç beş tarikat ve yobaz kafalı tabana oynuyorlar. Artık, ne tutarsa!..

Laiklik, Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez dört maddesinden biri. Ama siyasal iktidar fiili durum yaratıp laikliği rafa kaldırma gayretinde. Adli yıl açılışıyla birlikte Yargıtay binası açılıyor, baş rolde her lafa maydanoz olan, iktidar siyasetini dini söyleme çevirmeyi misyon edinmiş Diyanet Başkanı var!.. Laiklik ilkesi gereği, bu ülkedeki tüm din ve mezhep mensuplarına, ateistlere eşit uzaklıkta olması gereken Yargıtay başkanı ise sadece Sünnilerin ve iktidarın hukukçusu olduğunu tescilliyor!

Evet, bu siyasal iktidar laiklikten nefret ediyor. Çünkü laiklik, özgürlük,  bağımsızlık ve eşitlikçi olmayı öngörüyor. Bu kavramlar mevcut siyasi iktidarın kitabında yazmıyor ki, laikliği savunsunlar! Osmanlıdaki gibi,  ortada padişah, bir yanında şeriat hukukunu uygulayan kadı, diğer yanında şeyhülislam olan yönetim biçimine özlem duyanlar var. Tek adam rejimiyle bu sistemi  getirmeye özlem duyanlara kötü haber şu ki, bu halk 9 Eylül’ü de 29 Ekim’i de 30 Ağustos’u da  bağrına basıyor!.. İzmir, bu değerlerin korunmasında öncü rolü oynamaya devam edecek!..Böyle biline…