Muhalefetin gündemi belirlemede giderek daha baskın hale gelmesi, üstelik bunu toplumda karşılık bulan içeriklerle yapması dengeleri iyice değiştiriyor. Öteden beri AKP’nin kaybedeceği seçim gecesi için ‘görevlendirildiği’ korkusu, endişesi yaşadığım SADAT’ın gündeme getirilmesi ve bu karanlık örgütün tartışmaya açılması, farkındalık yaratılması son günlerdeki önemli hamlelerden biriydi.

Maltepe mitingi, kısa sürede hazırlanılmasına karşın başarılı bir buluşma oldu. Baskı tehditle toplama değil, tamamen isteyerek inançla orada bir araya gelen yüz binlerin kararlılığı… ‘Bu iktidar gitmez’ algısının artık yerle bir olduğunu, ülkeyi batağa saplayan tek adamın seçimle pekala gidebileceği inancının toplumda iyice güçlendiğini görebiliyoruz.

Son olarak yandaş vakıflar aracılığı ile yurt dışına aktarılan paralar…Bu, kaçış senaryosunun bir parçası bir hazırlık mı?.. Seçim sonrasında yurt dışında yeni hayat kurma planları mı, şimdilik bilemeyiz ama iddialar o yönde…

Kamuoyu Ensar ve Türgev’in kamu kurumlarından, Belediyelerden, farklı kaynaklardan yüklü bağışlar aldığını, büyük paraların döndüğünü uzun zamandır biliyordu. Öyle ki, Kızılay bu vakıflara aktarılacak paraya aracılık bile etmişti. Anlaşılıyor ki artık belgeler bu para transferini açık net ortaya koyuyor. Kılıçdaroğlu bunlara dayanarak ‘kaçış hazırlığı’ tezini ortaya atıyor.

Bürokratlara çağrı önemlidir, bir yönetimin gidici olup olmadığı, bürokrat davranışlarından anlaşılır. Eğer bürokrasi ‘bu iş bitti’ diyor ve gelmesi beklenen ekibe bilgi belge aktarıyorsa, o yönetimin sonu hakikaten gelmiştir!.. Kılıçdaroğlu ‘bürokrasiden bilgi belge akıyor’ derken tam da bunu kast ediyor.

Gündem belirleme konusunda atağa kalkan muhalefetin karşısında iktidarın argümanları ise giderek zayıflıyor. ‘Kaçış planı’ açıklaması ve belgelerle ifşa olan para transferleri karşısında tek söyleyebildikleri ‘FETÖ’ oluyor yine… Artık herkese gına geldi, FETÖ ile boy boy fotoğrafları olanların, övgülere doyamayanların bakan olduğu bir iktidarda, muhalefeti her fırsatta bununla suçlamaya çalışmak…Artık kimse yemiyor…

Gündem belirleme gayretinde daha da acıklı hallere düştükleri de oluyor. Örneğin tek adamın ‘halkımın refah seviyesi cumhuriyet tarihinin en üst seviyesinde’ demesi; açlık yokluk yoksulluk ile boğuşan milyonlarda öfke yaratmaktan başka işe yaramıyor.

Hele uzaya insan göndereceklerini söylemesi, ‘ayranı yok içmeye…’ deyişine cuk oturdu. Tabii, uzaya gönderilecek kişinin kim olması gerektiği konusundaki espriler de sosyal medyada gündem oldu...

Kısacası başta CHP, muhalefetin son zamanlarda gündem belirleyen çıkışları iktidar kanadını silkelemeye devam ediyor. Bunun sürmesi önemli ama elbette asıl önemli olan, muhalefetin ortak politika üretme ve birlikte hareket etme tavrı sergilemesi. Her biri kendi dansını yapmaya kalkar, kendi oy oranı için siyaset üretirse, iktidar yine alır götürür… En büyük sınav, muhalefetin birlikte yol alabilmeyi başarması olacaktır.