Kapitalizm ve İslami hareketler ülkemizde birbirine alan açarak geliştiler. Dönemsel çelişki ve saflaşmalar; İslami çevrelerin iktisadi girişimciliğe uygun hale getirilmesi çerçevesinde ilerledi.

Yoksulluk, açlık, işsizlik ve psikolojik yıkım ile işçi ve emekçileri yüz yüze getiren kapitalizm; rıza üretiminin bir aracı olarak devlete, patrona sadık kalma önermesini propaganda eden dinsel söylemin kurumsallaşmasını teşvik etti.

 

Yoksulluk ve yoksunluğu yaygınlaştıran kapitalizm, ürettikleri umutsuzluğa karşı dinsel dayanaklar oluşturma çabasını elden bırakmadı. 

Kapitalizme uyumlu dini çevrelerle birlikte sermayenin ihtiyacı için memleketin geleceği ipotek altına alınmak isteniyor. Elbette söz konusu gelecek ise “gençliğin” yani eğitimin dinselleştirilmesi ve piyasalaştırılmasına yoğun bir mesai harcanması gerekiyordu! 

ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) ve MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) projeleri de yukarda sözü geçen ahenkli ilerleyişin bir sonucu olarak ortaya çıktı. ÇEDES ile birlikte bilimsel müfredat silikleştirilerek, dindar ve kindar bir nesil yaratılmak isteniyor. MESEM ile çocuk yaşta işçilik ile “geleceğin köleleri” hedefleniyor. Kısaca ÇEDES’le okullarda “dindar ve kindar” nesil dayatması artarken, MESEM ile çocuk işçiliği olağanlaşıyor. 

Durumun anlaşılması için bazı örnekler verelim:

Devlet teşvikiyle patronlara ucuz iş gücü olarak sunulan MESEM projesi kapsamında öğrenciler, iş kazalarına maruz kalıyor. Son 1 yılda 8 çocuk, iş cinayetlerine kurban gitti. MESEM kapsamında çalıştığı Sertrans Lojistik’te tacize uğrayan öğrenciye "Alışın, iş hayatınızda sık karşılaşacaksınız" denildi. Mercedes’te müşterinin taciz ettiği öğrenci işten çıkarıldı. 

Aynı dönem içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ÇEDES projesi kapsamında ise “manevi danışman” adı altında din hizmetlerinde çalışan kişiler okullara görevlendirildi. Öğrenciler camilere götürülüyor ya da din görevlileri okullara gelerek çeşitli konularda seminerler veriyor. Öğrencilere müfredat dışı uygulamalar yaptırılıyor, bunların en yaygın olanlarından biri de cami temizliği. Cumhuriyet gazetesi daha önce bu proje kapsamında Tekirdağ, Rize, Muş ve Batman’da öğrencilere cami temizletildiğini ve bazı okullarda da öğrencilere mezar temizliği yaptırılmasını gündeme getirmişti. 

Bitlis’te ortaokul öğrencilerine, “hac ibadetini” öğretmek gerekçesiyle sınıfa Kâbe maketi kurulmuş, şeytan taşlama provası yaptırılmıştı. Son olarak Kars Merkez İmam Hatip Ortaokulu’nda ÇEDES projesi kapsamında “sabır” konusunu işlemek için okulda maket mezar kuruldu. Bu etkinlik kapsamında bir öğrencinin maket mezar başında ağıt yaktığı görüldü.

İki proje iç içe geçmişken “duyarlılık” bazı çevrelerce tek yönlü gelişebiliyor. Gençliğin gelecek mücadelesini ideolojik, ekonomik bir hat ile kurmadan çok boyutlu saldırıyı püskürtmek mümkün değil.