yılın ilk haftalarında İzmir’de siyasi kulisler en hareketli günlerini yaşadı.

2019’da bir dizi seçime hazırlanan İzmir, referandumda aldığı güçle savunduğu değerler doğrultusunda siyasetin ivmesini artırdı.

Yerel yönetimleri doğrudan etkileyecek bu sürecin en dikkat çeken iki gelişmesi önümüzdeki sürecin sinyallerini artık somut olarak ortaya çıkarmış oldu: 25 ve 27 yaşlarında iki ilçe başkanı seçilmesi, 40 ve 36 yaşlarında iki il başkan adayının yarışması.

İzmir’in iktidar partisi 90. yılını “dev çınar, yeni filiz” diyerek kutladı. Tam da buna uygun olarak İzmir 95. yıla büyük oranda yeni filizlerle adım attı. Ne mutlu ki “kapı aralandı”.

Belediyelerin en zorlandığı alanlar gençlere yönelik politika üretmektir. Gençler, dinamik ve kaygan yapısıyla ne elle tutulabilir ne de bir kaba sığabilir. Gençlere yönelik sosyal politikalar geliştirmek için gençlerle birlikte düşünebilmeyi başarmak gerekir.

“Evladım, çocuğum…” vs söylemleriyle gençliği ve gençleri anlamak ne yazık ki mümkün değildir.

Gençlere Yol Açıldı

İzmir’in kaptanı ve dürüst emektarı olarak iz bırakan Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sonunda gençleri duydu. İzmir Atatürk Lisesi mezunu, 1977 doğumlu genç hukukçu Deniz Yücel’in İzmir İl Başkanı adayı olmasında en büyük desteğin Aziz Kocaoğlu’ndan gelmesi umut verici bir gelişme.

Aynı şekilde, parti emektarı ve gençlik kollarında 18 yaşından beri emek veren, son dönemde ana kademe siyasetinde başarılı söylemleriyle öne çıkan Utku Gümrükçü Çiğli İlçe Başkanı seçildi. Gümrükçü, ilçe kongresinden hemen sonra İl Başkanlığı’na aday oldu. En genç il başkan adayı olarak özellikle milletvekillerinin desteğini alarak gündemde öne çıktı.

7 Ocak 2018 Pazar günü yapılan seçim sonucunda Deniz Yücel CHP İzmir İl Başkanı seçildi. Şimdi, öncelikle Utku Gümrükçü’nün desteğiyle CHP’de başlayan gençleşme hareketinin sürdürülmesi gerekiyor. Her seçim yeni bir başlangıçtır: Genç politikacıların hemen hedef güncelleyip çalışmalarını hız kesmeden sürdürmesi gerekiyor.

Belediyeler ve Parti Örgütleri

Belediye Başkanları, yerel seçimden hemen sonra tüm kentte yaşayanları temsil eder. Yerel hizmetlerin tüm hemşehrilere eşit ve adaletli biçimde ulaşması için nesnel olmak ve parti kimliğiyle öne çıkmamak önemlidir. Hizmetlerini herkese ulaştırabilen Belediye Başkanları başarılı olabilir. Herkese hizmet ulaştırmak için her düşünceden ve her yaş grubundan kişilerin Belediye Başkanı’nın ekibinde olması gerekir. Belediye İletişim ve diyalog kanalları açık olursa katılımcılık ilkesiyle herkesin yerel yönetimlerde söz sahibi olması sağlanabilir. Parti örgütlerinin Belediyeler içinde aktif olmaması beklenir. Çünkü partide aktif politika yapanlar bir de belediyeci kimliğiyle öne çıkarlarsa sistemde sorunlar çıkmaya başlar. Herkese eşit mesafede olması beklenen Belediyeler, siyaseti meslek haline getirenler nedeniyle partileşir. Bugün hem hükümet, hem de muhalefet bu konudaki eksiklikler nedeniyle sorun yaşamaktadır. Belediyeyi temel iş kapısı olarak gören aktif siyaset yapanlar bireysel, ideolojiden uzak siyasi anlayışı güçlendirmektedir. İdeolojiden uzak siyasi anlayış, uzun vadede hem yerelde hem de genelde kalıcı politika üretmeyi engeller.

Bir sonraki yazıda genç belediyeciler ve gençlerin belediyelerden beklentileri üzerine yazmayı planlıyorum.