Topluluk olmak günümüzün önemli bir değeri. Yaşamın en keyifli hali bir arada ve dayanışma için üretmekten geçer. Bu yüzden belki de son günlerde İzmir’in her yerinde telaşla birliktelikler oluşuyor, İstanbul’da gıda topluluklarının başı çektiği hareketler farklı alanlara da yayılıyor. Ankara ise köklü mahalle derneklerinin yapılarını “topluluklar”a dönüştürme yolunda hızla ilerliyor. Üç büyükşehirdeki bu hareketlerin tüm Türkiye’ye yansıması da umut veren düzeyde. Ne güzel ki gönüllü katılımın esas olduğu dayanışmacı yaklaşımlar hem birlikte öğrenmeye hem de birlikte üretmeye evriliyor. Birlikte üretmeye evrilen topluluklar ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de birlikte kazanmaya başlıyor. O zaman iki temel eşik var bu birlikteliklerde, öncelikle gönüllü katılım ve ardından topluluk oluşturma…

Topluluk Olalım

Topluluğu bir arada tutan yegane şey “ortak hayal”e hizmet eden “ortak amaç”tır. Öncelikle gönüllüler hayal kurar, sonra hayallerini ortaklaştırır ve bir amaç çevresinde kümelenir. Merkezde o amaç olduğu sürece diyalog, üretim, paylaşım ve dayanışma hiç bitmez. Çünkü her tartışmasının ortak amaca hizmet ettiği açıktır.

Bir topluluğun ilk adımına doğru geri sardığımızda “ateşleyici” bir heyecanın olduğunu buluruz. Her topluluğun fikri ateşleyicisi heyecan ortaklığını sağlar. Heyecanı ortaklaşan gönüllüler birlikte hayal kurmaya başlar. Birlikte hayal kurmak ne kadar nitelikli ve keyifli olursa fikir anonimleşir.

Birlikte Hayal Kurmak

Birlikte hayal kurmak için zamanı paylaşmanın yolları aranır. Topluluğun amacına yönelik eylemlerin konuşulduğu resmi ya da yarı resmi ortamlar dışında tanış olmayı güçlendirecek, güven ve değer paylaşımını sağlayacak ortamlar güçlü olmalı. Topluluk birlikte hayal kurabilmek için fiziki engelleri ortadan kaldırabilen bir güçte olmalı. Sadece amaç odaklı buluşmalara evrilen topluluklar hangi hayalden beslendiğini unutabilir. Topluluğun çekirdeğini oluşturanlar odaktan kopmasa bile topluluğa sonradan dahil olanların hayal ortaklığına katılımını gözetmek gereklidir. Topluluğun çekirdeğiyle katmanları arasındaki ahenk sağlanamadığı durumlarda ateşleyici adım farklı patlamalara evrilebilir işte o zaman amacı olan ancak hayali olmayan bir topluluk ortaya çıkar.

Kanserli Topluluklar

Toplulukların önemini vurgulamak için provokatif bir başlık kullanmayı tercih ettim. Kanserli toplulukların temel özelliklerini vurgulamak işyerlerindeki mobbing uygulamalarına benzer durumların topluluklar içinde nasıl zuhur edebileceğini görmemize yardımcı olur.

Yok sayma, görmezden gelme, ötekileştirme, etiketleme, dışlayıcı dil, kapalı devre diyaloglar, dedikodu, yanlış aktarım, üstüne vazife olmayan sorgulamalar, tahakküm kurma, gücü odağı oluşturup alıp biat geliştirme, tartışma zeminini kaydırma, kişiselleştirme, itibarsızlaştırma, mevzuyu genele bağlama, farazi kural koyma, emeği yüceltme, aşırı duygusal tepkiler, dinlememe, yüz yüze iletişimden kaçma, söylemek istediğini söyleme, soru sormadan yargılama, önyargı geliştirme, kişisel duyguları topluluğa mal etme…

Tüm bu yaklaşımların oransal olarak arttığı topluluklar “kanserli topluluk” haline gelir. Kanserle mücadele etme yöntemleri açık. Topluluğun sağlıklı hale gelmesi konusunda niyet koyanların olumlu yaklaşım, özeleştiri ve geliştirici iletişim yöntemleri konusunda yeni bir irade ortaya koymalarının zamanı gelmiş demektir.

Amaç birlikte hayal kurmak ve ortak amaca hizmet etmek ise herkesin bu yönde adım atmasına zaman vermeli. Kanser için farklı tedavi yöntemleri olduğu gibi kanserli toplulukları tedavi etmenin de farklı yolları vardır. İlaçla tedavi nasıl bir yöntemse kök hücre yöntemi de o ölçüde etkilidir. Yöntem tercihi kanseri bitirmek isteyenlerle kanserli halden nemalananların mücadelesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Tüm bu mücadeleler topluluğa zeval vermezse ne mutlu o topluluklara. Herkes iyi niyetli olduğunu iddia eder ancak iyi niyet topluluklarda kimin ne kadar öğrendiği, ne kadar dinlediği ve köklerine ne kadar saygıyla yaklaştığıyla ilgilidir.