Cumhurbaşkanı alışveriş merkezlerinin (AVM) 11 Mayıs’tan itibaren açılabileceğini söyledi. Sağlık Bakanı ise “AVM’leri biz kapatmadık ki açalım” dedi. Kim kapattı, kim açıyor, neden açıyor bilmem ama anlaşılan o ki AVM’ler bugün açılıyor.

Adalet dağıtan adliyeler halen faaliyette değil. Sanığı tutuklu olan davalar bile düzgün şekilde görülmezken AVM’ler açılacak. Camiler hem Ramazan ayında hem de Cuma namazları için bile kapalıyken AVM’ler açılacak. Demek ki AVM’lerde yapılacak alışveriş adaletten de ibadetten de önemli. Adında ‘Adalet’ ibaresi bulunan ve kendisini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlayan bir partinin iktidarında adalet ve ibadetin öncelik sırasının alışverişten sonra geldiğini görmüş olduk.

Salgının geçmediği, hastalığa yönelik aşı veya ilacın bulunmadığı bir dönemde AVM’ler neden açılıyor tartışmasını yapmak gerekli. AVM’lerin açılmasının salgının ilerlemesi bakımından olumsuz etkilerinin olacağı herkesin bildiği bir gerçek. Sahilde gezmenin yasaklandığı, salgın yayılmasın diye hafta sonu sokağa çıkma yasağı konulduğu günlerde; kapalı, merkezi havalandırma sistemiyle havalandırılan AVM’leri açmanın halk sağlığını koruyan ve önemseyen bir karar olmadığını söylemek gerek.

AVM’leri kim, nasıl ve neden açacak ve hangi önlemleri alacak bilmem ama İzmirlilerin AVM’lere ihtiyacı yok. İzmirliler AVM’ler açıldığında AVM’lere değil çarşılara, sokaklardaki dükkânlara gitmeyi tercih edecektir. Çünkü dünyanın en önemli çarşılarından ikisi, Kemeraltı ve Karşıyaka Çarşı bu şehirde. Alsancak ve Bostanlı başta olmak üzere birçok semtte aradığınız her şeyi bulabileceğiniz dükkânlar ve bu dükkânların yan yana sıralandığı sokaklar var.

Turizm alanı, toplu konut alanı, ticaret alanı vb. isimlendirmelerle belediyeleri devre dışı bırakarak yapılan imar planlarıyla kısmen delinse de gökdelenlere, şehrin sokaklarını ve siluetini yok eden yapılara henüz teslim olmadı İzmir. Güzel vakit geçirilebilecek, hava alıp yürüyüş yapılabilecek yeşil alanları, imbat esen sokakları, Kordon’u, Karşıyaka ve Göztepe sahili var.

Yaşadığımız salgın süreci; hayatımızı, yaşam biçimimizi, neye gerçekten ihtiyacımız olduğunu sorgulama fırsatı yaratıyor. Yapay havayla havalandırılan, yapay ışıkla aydınlatılmış, kalabalık, renkli görsellerle albenisi yaratılan ama doğal olmayan devasa yapıların içine insanları tıkıştırıp alışveriş yaptırmanın çok da matah bir şey olmadığını görmüş olduk.

Sokaklarında gezip alışveriş yapacağımız çarşıların ne kadar önemli olduğunu, hiçbir AVM’nin Kemeraltı ve Karşıyaka Çarşı ile rekabet edemeyeceğini hatırlamalıyız. Çarşılarımızı elden geçirip daha iyi, daha doğal, insana ve şehre yabancı olmayan, yaşayan mekânlar haline getirmek gerektiğini idrak etmeliyiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kemeraltı için, Karşıyaka Belediyesi’nin ise Karşıyaka Çarşı için yürüttüğü projelerin ne kadar önemli olduğu daha da iyi anlaşılacak.

Umalım ve dileyelim ki adliyelerden ve camilerden önce AVM’leri açanlar, AVM’lere müşteri gitsin diye çarşıları ve sokakları kapatmaz.