İnsanoğlu kendi dönem yaşayışlarını, değer yargılarını, kültürlerini kendilerinden sonra gelecek kuşaklara aktarabilmek için binlerce yıldır yoğun çaba içine girmiştir. Bu çabanın ilk ürünleri ise M.Ö. 3300 yıl önce tarihe not düşürecek olan Sümerlerden gelir. Sümerlerin, bu çabası çivi yazısı denen resim-yazı türü ile yazılı tarihi başlatmalarına sağlamıştır.

Bir anlamda yazılı tarihin çivi yazısı ile başladığı kabul edilir. İnsanoğlunun çivi yazısı ile başladığı yazım yolculuğunda, ilk kitap basımı 11 Mayıs 868 yılına kadar bekleyecekti.  868 yılında Çin’de ahşap kalıpla ücretsiz dağıtılmak üzere Wang Chieh tarafından sadece yedi sayfa olarak basılan “Diamond Sutra” bu yolculuğun ilk ciddi durağıdır.

Yazı ile başlattığımız, kitapla sürdürdüğümüz bilindik yolculuğumuzu, tarihte bilindik en eski kütüphanesine doğru rotamızı çevirerek devam ettirelim.

Kitap ve kütüphane tarihinin dönüm noktası olarak Kral Asur Bani Pal Kütüphanesi kabul edilir.  Asurlular, Nivie’de M.Ö. 626 tarihinde Asur Bani Pal kütüphanesini kurarak insanlığın o büyük yolculuğunda önemli bir durak oluşturmuşlardır.

Asur Bani Pal Kütüphanesinin kurulmasından yüzyıllar sonra İzmir’de bir kütüphane kuruluyor. Bu kütüphane ne dünyanın en eski ne en büyük ne de en çok kitaba sahip kütüphanesi olacak. Bu kütüphaneyi diğerlerinden ayıracak en büyük özellik ise kuruluş amacı olacak.

Ankara Katliamında yitirdiğimiz 100 Barış Güvercinin isimlerinin yer aldığı raflarda milyonlarca kelimeden oluşan yedi bine yakın kitap okurlarla buluşacak. Ankara Katliamında yakınlarını kaybedenlerden Sadık Öğretmenin (Şahin) başlattığı kütüphane çalışması artık son aşamaya geldi.

Kütüphanenin ismi önce Gülhan-Yılmaz Elmascan Kütüphanesi olarak düşünülse de bir süre sonra çalışmalara önemli destek veren Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan’ın önerisi ile “Barış” kelimesi de eklenerek, Çiğli Belediyesi Gülhan Yılmaz Barış Kütüphanesi’ne dönüştü. Çiğli Belediyesi Eğitim Merkezi’nin içinde faaliyetlerini sürdürecek olan Barış Kütüphanesi, her yaştan binlerce insanı insanlığının birikimleriyle buluşturacak.

Buradan emeği geçen herkese sonsuz teşekkür etmek de boynumuzun borcu olsa gerek.

İnsanoğlunun yaratmış olduğu tüm değerleri yok sayarak onu ve onun kültürünü yok etmek isteyenlere karşı kurulan Barış Kütüphanesi ve benzerleri, kurmaya çalıştığımız dünyanın güzel bir göstergesidir.

Onlar 3000 yıllık antik kenti Nimrud’u dozerlerle yıkarken Musul’daki tarihi heykelleri matkaplarla, İzmir’de metro durağındaki ‘çıplak’ heykeli balyozla parçalıyorlar. Bu zihniyete karşı Çiğli Belediyesi Gülhan Yılmaz Barış Kütüphanesi daha da bir önem kazanmaktadır.

Buradan, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm çevre belediyelere bir çağrı yapmak istiyorum. Tarım Orkam-Sen İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Bornova’da yaşarken katliamda yaşamını yitiren Mesut Mak, Karşıyakalı Mali Müşavir Ayşe Deniz ve Berna Koç’un nezdinde katliamda yaşamını yitirenler için başta dostları ve yaşadıkları yerleşim yerlerinin yerel yönetimlerinin, Çiğli Belediyesinin ve Belediye Başkanı Hasan Arslan’ın davranışını örnek almaları gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi önümüzde iki yol bulunmaktadır. Ya barbarlığın günümüz temsilcisi IŞİD anlayışı gibi insanlığın her türlü değerine saldırıp yok eden yola boyun eğeceğiz ya da M.Ö. 3000 yılında kurulan İskenderiye Kütüphanelerini çoğaltıp onları “Barış Kütüphanelerine” çevireceğiz.

Tercih mi?

Hepimizin…