Son günlerde sokakla, evlerde ekranlarda, her yerde başta sebze-meyve fiyatları ile gıda-bakliyat fiyatları olmak üzere yüksek oranlarda fiyat artışları yani hayat pahalılığı konuşulur oldu. Üstüne iki gün önce açıklanan enflasyon rakamları tüketici fiyat endeksini % 15’lere dayandırdı. 2020 yılını % 14,6 ile kapatan enflasyon oranı yılın ilk ayında % 1,68 artarak % 14,97 oldu. Halkın zorunlu ve ancak alabileceği ürünler üzerinden değerlendirecek olursak ve ülkenin yarısının asgari ücretle çalıştığını hesaba kattığımızda TÜİK’in değil de sokağın gerçek enflasyonunun % 35-40’lara ulaştığı açıktır. Ağustos 2018 Rahip krizinde, kriz sonrası takip eden aylarda enflasyon % 26’lara çıkmıştı. Döviz ve faiz artışından kaynaklanan fiyatlardaki düzenlemeler, yani zam… bunlara ilave olarak başta tarım olmak üzere tek adam yönetimi ve ekibinin tarladan markete sürecini iyi yönetemeyen, süreçlerle ilgili yasal mevzuatları düzenlemeyen ve etkin kullanamayan yönetim çözümü polisiye fiyat denetimlerinde arıyor.

Dünya’da yüksek enflasyonu yaşayan ülkeler parmak sayısı kadar özellikle Latin Amerika ülkeleri olmak üzere birkaç Ortadoğu ülkesi ile ülkemizdir. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri, gelişmiş ülkelerde enflasyon sıfıra yakın, sıfır hatta sıfırın altında enflasyon yaşayan ülkeler var.

Enflasyonu sade ve alaylı yöntemle açıklamak isterim alaylı derken alanda gören yaşayan tecrübe sahibi olan ve vatandaşın kullandığı kelimelerle ifade etmek anlamında söylüyorum. Burada ekonomik büyüme, üretim, enflasyon endeksi, para ve maliye politikalarına girerek teknik bilgileri paylaşmak belki anlaşılır olmayacaktır. Ama yine de açıklamam sonrası bazı bilgileri paylaşacağım.

Şimdi anlatalım direkt ve doğrudan, kimse elleşmese enflasyon mayıs hatta haziran ayına kadar bir yükseliş trendine girecek 2018 yılında olduğu gibi… yani şubat, mart ve nisan aylarında da yükseliş olacak, mayıs hazirandan sonra eğer virüs tarafında da bir iyileşme yaşanırsa enflasyonda düşüşleri göreceğiz. Ama yıllık ortalaması, 2021 sonu merkez bankasının açıkladığı gibi % 9,4 gibi rakamları göremeyeceğiz.

Geçmişte de 3-5 yıllık programlar açıklanırdı. O programlar daha aynı yıl içinde 2-3 defa revize edilirdi. En son damat bakanın açıkladığı YEP (Yeni Ekonomik Program) 3 ay sonra revize edilerek enflasyon hedefi % 9,4 olarak açıklanmıştı, fakat gerçekleşen % 14,6 oldu.

Vatandaşın dili ile açıklayacak olursak hangi sektör olursa olsun fiyatlar bir türlü geriye yürümüyor. Adına psikoloji, sosyoloji ne dersek diyelim, iki önemli dinamik bilim bunu engelliyor. Birincisi sosyoloji; vatandaş açıklanan yeni fiyata alışıyor, alıştırılıyor, ikincisi üretici, imalatçı satıcı psikolojisi, aynı malı sattığında tekrar aynı malı aynı fiyattan yerine koyabilmeme korkusu… gündemde olduğu için yazayım 5 litrelik ayçiçeği yağı 24 liradan 42 liraya çıktı, yağın enflasyonu % 55 civarında, yağı 42 liradan satan gelecekte daha ucuza da maliyetlese, ya tekrar yükselirse psikolojisinden 42 TL altına satmak istemeyecektir. Tüketici ise zamanla bu rakama uyum sağlayabildiğinden veya mecbur olduğundan bu rakamlardan talebini gerçekleştirecektir.

Merkez bankası başkanı yılın ilk Enflasyon Raporu’nda yılın ikinci çeyreğinden başlayarak enflasyonun düşmeye başlayacağını belirtirken, “faiz indiriminin konuşulması için çok erken” dedi ve İndirim beklentilerinin aksine görünüm bozulursa ek faiz artırımı yapılacağını söyledi. Arkasından da parasal sıkılaştırmanın devam edeceğinden bahsetti. Mali reform, hukuk ve demokrasi reform hususunda en ufak bir işaret vermedi

Bu teknik bir açıklama idi, gelelim bizim alaylı açıklamalarımıza, TUİK 418 ürün, kalem veya madde üzerinden belirli süreler arasında yaşanan fiyat değişimlerini dikkate alarak enflasyon açıklaması yapıyor. Vatandaşta yani ülkenin yarısı asgari ücretle geçiniyor. Vatandaş enflasyonunda 418 ürün yok, sayalım… kira, ulaşım, elektrik, doğalgaz veya tüp, odun, kömür, ekmek, makarna, ayçiçeği yağı, ucuz zeytin ve peynir, azıcık birazcık bilmem kaç gram et, yumurta süt, çocuk bezi, senede bir ayakkabı ve kıyafet, cep telefonu ve iletişim ücreti, birkaç sebze ve bakliyat, biraz teneffüs ettiği hava…118 ürün olsun asgari ücretlinin ve emeklinin sepeti, 300 ürün bu kesimi hiç ilgilendirmiyor. İşte vatandaşın enflasyon sepeti bu. TUİK hesap yaparken % 50 oranını bu artışlara göre hesaplayacak geri kalanı gelir gruplarına göre, pinpon topu, beyzbol sopası, pırlanta, yat nasıl hesaplarsa hesaplasın ama gerçek halkın enflasyonunu açıklasın.

“İtibardan tasarruf olmaz” diyen kim.. kimin parasını hovardaca harcıyorsun… para halkın … halkın vergilerinden topladığınız paralar… kamu kendini disipline etmeden, israf olarak kabul edilen harcamalara son verilmeden, Kanal İstanbul başta olmak üzere, beşli çete kıyakları, büyük kaynak gerektiren altyapı yatırımlarının tam gaz süreceği ilan edilirken, kimse kamunun kendini disipline edip harcamaları azaltabileceğini kabul etmez. Bunu kabul etmeyen ne vatandaşı ne de özel sektörü kimse enflasyonun gerçekten düşürülebileceğine inandıramaz.