Haftalardır gündemden düşmeyen ve son iki haftadır gündemde tekrar yerini alan “128 milyar dolar nerede” ve “Merkez Bankası rezervleri ne oldu” soruları karşısında iktidar ikna edici tek bir cevap verebilmiş değil. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. “Hiç öyle bir para olmadı” diyen de çıktı, "Salgında şu kadar para harcadık" diye durumu kurtarmaya çalışan da, altın aldık diyen yetkililerde, millete satıldı yastığının altında söylemini açıklayanlar da oldu. Her açıklama yapan bir öncekini tutarsızlaştırdı. Asıl konuya açıklık kavuşturması gereken eski bakan, yani bu işlemler yapılırken ekonomiden sorumlu olan kişi kayıp ve kasım ayından beri tek kelime sesi çıkmadığı gibi ortada da yok. Diğer bir gerçek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan araç kiralama işinde Ekrem İmamoğlu tarafından Yenikapı’da sergilenen ve ilgili şirkete iade edilen 879 adet muhtelif araç, tespit edildiği kadarı ile…

Bu konuda; Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk açıklamasında, “Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar döviz rezervi vardı Merkez Bankası’nın şimdi 95 miyar dolar rezervimiz var” dedi. Daha sonra, “Rezervleri pandemi için kullandık” derken, son yaptığı açıklamada ise, “Dövizde Dalgalanmalara karşı tedbir alıyoruz” dedi.

19 Mart Cuma gecesi görevden alınan Naci Ağbal, işin tam merkezinde olmasına rağmen tek kelime etmeyerek kendisini görevden alan Cumhurbaşkanına teşekkür etmekle yetindi. Bu konuda açıklama yetkililerden değil de AKP MYK üyesi ve genel başkan yardımcısı Nurettin Canikli’den geldi. Canikli, sosyal medya hesabından şöyle açıkladı, 128 milyar dolar konusunu. 128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edilmiştir ve bu altınlar Cumhuriyet altını, bilezik ve benzeri yatırım aracı olarak Türk halkının evindedir. 75 milyar doları Türkiye’deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör 43 milyar dolarlık yurtdışına olan döviz borcunu ödemiş ve yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurt dışına çıkarmıştır. Nurettin Canikli’nin bu hesabı doğru değil ona göre 166 milyar dolar eder bu hesap

Yeni atanan MB Başkanı Kavcıoğlu ise; önünde yazılı kâğıttan önceden hazırlanarak verildiği iddia edilen sorulara bile doğru dürüst cevap vermedi. Şimdiye kadar konuşulanların haricinde bir de başımıza 720 ton altın çıkardı.  Jöleli Yiğit Bulut ise “Hiç Böyle Bir Para olmadı” dedi… Yetmedi;

Ülkeyi yönetenler, polisleri, memleketin dört bir yanında asılan "128 milyar dolar nerede" afişlerini indirmek için seferber etti. Bu da yetmedi, bu afişleri asanlar hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu oluşturduğu iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Onlar indirdikçe afişlerin yenisi asıldı, İktidar afişleri indirttikçe, kamuoyu kendisinden bir şeyler gizlendiğini düşünüyor hale geldi. Muhalefetin meclise verdiği tüm araştırma önergelerinin reddi, bu konuda da şeffaf olmayan işlemlerin yapıldığı izlenimini yarattı.

Bu hususta açıklığa kavuşması ve sorgulanması gereken en önemli başlıkların birincisi, risklere karşı ekonomik olarak savaşacak tek bir mermi bırakmayan, yedek akçelerimizi, kefen paramızı sorumsuzca kullanan bizi savunmasız bırakan yönetime hesap sorulması, bir diğeri, bu dövizlerin hangi tarihlerde, hangi kurlardan, hangi tutarlarla, kimlere satıldığının açıklığa kavuşmasıdır. Halkın kafasındaki sorularda bu. Örneğin; iktidardan bir yetkili talimat verdi, anlık döviz kuru 7 lira diyelim, 5,50 liradan x yandaşa şak diye 10 milyar dolar ihalesiz sat denildiğinde anında x yandaş 10 milyar çarpı 1,5 lira daha piyasa fiyatından ucuza alım yaparsa dakikalar içerisinde 15 milyar haksız kazanç sağlar.

Örneklerini de geçmişte gördük, Eylül 2018 de dolar kuru 6,50 lira üzerindeyken, gece piyasalar kapalı olduğu halde bankalardan 3,72 liradan döviz satışı yapıldı. Bir gecede yüzde yüze yakın haksız kazanç neden kime sağlandı. 128 milyar dolar konusunda da bunların veya bunun gibi işlemlerin açıklığa kavuşması gerekir. Buraya şu notu eklersem konu daha iyi anlaşılacaktır. Yıl 2013, MB rezervimiz 133 milyar dolar ve dolar kuru 1,75 lira… dolar, Mayıs 2020 de 6,85 lirada 45 gün çakılı kaldı. Kur 6,85 iken merkez bankasının 2013 yılı ve 1,75 lira maliyetli dövizini 2020 yılı mayıs ayında birilerine veya bir yerlere üç-dört veya beş liradan sattığını nereden bilebiliriz ki, anayasamızı hiçe sayan iktidar merkez bankası mevzuatını mı dinleyecek… sorusunu akıllara getiriyor.

879 gerçeğine gelince, AKP kadro, yönetim ve vakıflarının emrine verilen İstanbul halkının ödediği vergilerle kiralanan 879 aracın hikayesi. Bu konuda gazeteci Murat Ağırel’in yazısı ve Ekrem İmamoğlu’nun basında yaptığı açıklamalar kamu zararı, ahlak ve yolsuzluğun boyutunu tespit edildiği kadarı ile açıkça göstermiştir. AKP ve örgütleri yıllardır belediye bütçesinden seçim çalışmaları yaptığı izlenimi yaratıyor. Şöyle ki; ne işi var belediyenin kiraladığı aracın, şoförün AKP il ve ilçe başkanlıklarında…

2002 yılında 3Y’yi (Yasaklar, Yolsuzluk, Yoksulluk) ortadan kaldırmak için iktidar gelen AKP, bırakın anayasayı kanunları, genelgelerle tüm yasaklamalar tüm hızı ile devam ediyor. Halk, uygulanan yanlış ekonomi politikaları ile giderek yoksullaşıyor, yoksulluktan günde 7-8 intiharın yaşandığı ülkede hepimiz 3-5 müteahhide çalışır hale getirildik. Kendi bakanlığına fahiş fiyatla kimyasal satan bakan, belediyenin 879 aracını partinin çıkarları için kullananlar… bu yaşananların bitmesi için bu iktidarın gitmesi zorunlu hale gelmiştir.