Hafta sonu yapılan YKS sınavına 2 milyon 433 bin 219 kişi girdi, ben de onlardan biriyim. Günlerdir olacak, olmayacak, olursa nasıl olacak tartışması süren sınavı içeride gözlemleme imkânım oldu. Buca Ömer Seyfettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde girdim sınava. Sınavdan bir buçuk saat önce gittim. Erken çıktığımı düşündüm ama okula son gelenlerden biriydim neredeyse. Ben gittiğimde bütün veliler ve adaylar sınava girecekleri okulda hazır bulunuyorlardı. Okulun önünde bir süre bekledim aday ve velilerin konuşmalarına şahit oldum. Sınava yalnız ve arabasıyla gelmek zorunda olanların en büyük sıkıntısı araba anahtarını kime emanet edecekleriydi. Çünkü sınava araba anahtarıyla da girmek yasaktı. Tabi bu benim içinde büyük bir sorundu ama ben yakınlarda oturan bir arkadaşıma emanet etme şansı buldum. Böyle bir şansı olmayanlar nasıl yaptı bilmiyorum. Sınav saatine on dakika kala beklediğim yerden okula doğru yürümeye başladım, yakın bir mesafeydi ama hemen iki tane polis önümü kesti maskem yoktu. Maskemi arabada unutmuşum dönüp almam için uyarıldım. Maske denetimi şahaneydi, kuş uçurtmadılar denecek cinstendi. Okulun bahçesinde önce bir güvenlik görevlisi karşıladı, gideceğim yeri gösterdi ve dezenfektan kullanmam için tembihledi. Dedim herhalde dezenfektan sırasında ateş ölçecekler. Dezenfektanın yanında bir görevli vardı önünde de maske kutuları. Orada da ateşimizi ölçmediler! Sanırım binaya girerken ölçecekler dedim.
 

Bina girişinde başka bir görevli sınava giriş kağıdı ve kimlik kontrolü yaptı ve üst araması yapacak polis memuruna yönlendirdi. Kesin polis memuru ateş ölçecek diye düşündüm. Dedektörle üst araması yapıldıktan sonra başarılar diledi. Ateşi ölçtüremeden sınav salonuna girdim, en son gelen bendim, herkes çok erkenciydi, iki tane gözetmen vardı, sıralar da birbirine bitişikti. Yani fiziki mesafe yoktu oturma düzeninde. Önümdeki ile mesafe en az 50 santimdi, tabii arkamdaki ile de öyle… Yani birimiz hapşırsak bırak korona virüsü bulaştırmayı, önümüzdekini damlacıklarımızla boğabilirdik…

Saat 10:15’te sınav başladı, sınavın bitiş saati 13:00 olarak belirlenmişti, sınavdan en erken çıkma süresi ise 11:45’ti… Ben Türkçe ve Sosyal Bilgiler sorularını cevaplamayı düşündüğüm için en erken çıkma süresinde çıkarım diye planladım, ama ne mümkün… Türkçe sorularının paragraflarını toplasak orta halli bir öykü kitabı çıkarırdık… Birde sosyal medya hayatımızı öylesine etkilemiş ki; Türkçe sorularını okudukça; Mabel Matizli, Neşet Ertaşlı, Sezen Aksulu soruları gördükçe sınavın bitişinde bu isimlerin tt olacağını düşünmeye başladım sınavın ortasında, eminim ki adayların büyük bir bölümü de aynı şeyi düşünüştür. Tabi sağ olsun ÖSYM lügatimize yeni bir kelime daha soktu; ‘karıncaincitmez’. Ömrümde ilk kez bitişik yazılmış ‘karıncaincitmez’ sözcüğü ile karşılaştım…
Her şeye rağmen ÖSYM, Milli Eğitim’e göre daha iyi bir sınav verdi… Önümüzdeki hafta aynı köşede, önümüzdeki sene de aynı sınavda görüşmek üzere…