CHP’nin kurultay süreci akıp gidiyor. İstanbul’daki durdurma süreci ve yeniden başlayacak gözüküyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu o kadar kızdırıp kongre sürecinin durdurulması direktifi vermesinin nedeni de bu yazının omurgasını oluşturan paragraflarda gizli.

ÖZELEŞTİRİ KAÇINILMAZ

Hemen konuya girelim… CHP’nin İzmir’deki ilk ilçe kongresinde kürsüye çıktım ve üzerine basarak şunu söyledim:

“CHP yine bir tüzük ve program kurultayı yapamadan olağan seçimli kurultay sürecine girdi.”

Bu cümle bir özeleştiri… Özeleştiriyi yapması gereken genel merkez ama oradan ses yok bu konuda. Evet, CHP’de yedi yıldır bir tüzük ve program kurultayı lafı var, niyeti var ama maalesef kendisi yok. Yap(a)mamak için bahane çok… Ne var ki hem yürüyüp hem de çiklet çiğnemeyi öğrenmek gerekiyor, başarmak gerekiyor. Eş zamanlı olarak yapılacak çok iş var, her şeye ayrı bir zaman ayırsaydık dünya çok daha yavaş dönerdi.

TÜZÜK REFORMU OLMADAN CHP’NİN HAMLE YAPMASI ZOR

Peki bir “tüzük kurultayı” ne anlama geliyor?

Şimdi işleyen kongre süreçlerine bakıldığında bu anlam çok daha somutlaşacaktır. Neler oluyor şimdi?

-‘Uzlaşma’ adı altında bir daha seçilmek isteyen ilçe başkanları hak, hukuk, adaleti; emeği,devamlılığı, liyakatı bir kenara bırakıp iki kongre arasındaki bir çalışma döneminde parti etkinliklerine katılmayan, hatta partinin kapısından içeri bir kez girmeyen simaları bile yönetimine alıp, il delegesi yapabiliyor! Buna bağlı olarak liyakatlı ve devamlılığı olan aktörleri de dışarıda bırakabiliyorlar!

Çünkü, partide “en iyiyi” ortaya çıkarmak öteleniyor, önemli olan “seçilmek”!

Ve tabii alabildiğine bir yarılma, tepişme… Kongrelerde ortada ne fikir uçuyor ne proje ne bir siyasal öneri… Geliştirici bir kongre süreci göremiyoruz.

Konak’taki ilk kongrede milletvekillerimizi ve il başkanımızı bir kenara bırakırsak, kürsüye çıkıp da siyasi bir içerik ortaya koyan iki delege vardı; bendeniz ve Belediye Başkanı Sema Pekdaş.

CHP’NİN İKİ ÖNEMLİ EV ÖDEVİ

Tüzüğe yeniden döneceğim ama havaya uçmaması için kongredeki konuşmamda tüzük kurultayı özeleştirisi dışında üzerinde durduğum iki başlığa bir kez daha dikkat çekmek isterim.

-“CHP’nin yüzleşmesi gereken ciddi bir desen meselesi vardır ve bunu cesaretle hareket ederek mutlaka çözmelidir.”

-“CHP üye sayısını bir milyon iki yüz binlerden üç milyon altı yüz binlere çıkarmak için bir hamle yapmalıdır. Üye yaparken iki noktaya özen göstermelidir; her iki üyeden birisi partinin gençleşmesi için 18-30 yaş aralığındaki kimselerden ve partide olmayan demografik-bölgesel kesimlerden alınmalıdır, tarama ve davet sistemi ile hareket edilerek toplumun pırıltılı unsurlarının partiye akışı sağlanmalı ve vasat yapı kırılmalıdır.

TÜZÜK REFORMU NELERİ GETİRECEK?

Konak kongresinden tüzüğe gelelim yine… Tüzük kurultayı demek, örgütten süzülüp gelen önerilerin üst kurullarda formüle edilmesi, ayrıca kamuoyunda tartışılarak katkıların alınmasıyla gerçekleşecek bir örgüt reformu demektir. Kimin ne şekilde üye olacağının, üyelik haklarının ve kullanılmasının, aday olma ve seçilme kıstaslarının objektif esaslara bağlanması demektir. Tüzük reformu, kimin hangi göreve gelebilmesi için ne yapması gerektiğini esaslara bağlayacak. Kimler ilçe başkanı adayı olabilir, belediye meclis üyesi adayı ve belediye başkan adayı olabilir, milletvekili adayı olabilir?... Tepişme ve yarılma olmadan yürümek demek tüzük reformu. Haliyle, kongrelerde fikirlerin öne çıkması demek, önerilerin ortaya çıkması demek…

Başka ne demek? Örneğin, MYK’nın PM tarafından seçilmesi demek… Tüzük reformu daha pek çok partiyi ileriye taşıyacak hamle demek. Başka bir örnek vereyim; mahallelerde, seçim çevrelerinde ilçe delegesi yanında ön seçim delegesi de seçiliyor. İzmir’de en son ne işe yaradı bu ön seçim delegeleri? Oysa, belediye başkanları, milletvekilleri ön seçimde bu ön seçim delegeleri tarafından seçilmeli. “Bütün üyelerle ön seçim” ilk bakışta cazip gözükebilir ama üye ve örgüt reformunun yapılmadığı koşullarda çok popülisttir ve objektif sonuçlara hizmet ettiği söylenemez. Bu son milletvekilliği ön seçimlerinde görüldü. Hangi etkenlerin öne çıktığını hep birlikte gördük.

Murat Karayalçın CHP İstanbul İl Başkanı iken bizzat kendisinin de katıldığı ve yönlendirdiği çok önemli bir tüzük reformu çalışmasına imza attık. Çok deneyimli partililerden oluşan üç ayrı grupla tük çalışması yürüttük aylar süren çabayla ve sonunda üç grubun çalışmasını bir araya getirdik. Bir broşürde topladık ve geçen İstanbul İl Kongresine sunduk, oy birliğiyle de kabul edildi. Ancak, yeni gelen yönetim bu tüzük çalışmasını rafa kaldırdı (Bir örneğini İzmir İl Başkanlığımıza ve Konak İlçe Başkanlığımıza da sundum).

Özetle, CHP olağan seçimli kurultay süreci öncesinde tüzük kurultayını mutlaka toplamalı, örgüt reformunu gerçekleştirebilmeliydi. Bu yapılmadıkça içi gittikçe boşalan ve partiyi ileri taşımayacak, sönük, tek amacı koltuk olan kongre süreçlerinden kurtulamayız.

AKILDA KALACAK DEĞERLİ BİR İL KONGRESİ İZMİR’İN HAKKI

İzmir’in en büyük ilçelerinden Konak ve Bornova’daki kongreler bir röntgen filmi gibi her şeyi ortaya koydu. Kongrelerde başka partilerden, sivil toplum örgütlerinden konuklar yok, üyeler yok, halk yok… Delegelerin bile bir kısmı salona teşrif edip oyunu kullanmıyor! İktidar bir “ruh” gerektirir. Kongrelerde gezinen ise “parti içi iktidar ruhu” oluyor.

CHP bu gerçeklerle yüzleşmelidir. Hiç olmazsa adam gibi bir CHP İzmir İl Kongresi toplanabilmelidir. Ele güne karşı dört başı mamur bir kongre atmosferiyle, temasıyla, katılımıyla, konuklarıyla, coşkusuyla İzmir kongresini yaşamalıdır. Tek aday da olsa, iki aday da olsa zarafet içinde ve demokratik hoşgörü, olgunluk içinde; İzmir’den Türkiye’ye ses verecek fikirlerin uçuştuğu bir kongreyi bu il hak ediyor. CHP İzmir’i kongreye götürecek Asuman Ali Güven de deneyimli ve çok iyi bir partili olarak arkadaşlarıyla birlikte tahmin ediyorum ki meseleye azami eğilecektir. Tabii, seçilen bütün ilçe başkanlarının da bu sorumluluğu duyması beklenir. CHP İzmir İl Kongresinde İzmir’in yüzünün ağarması önemlidir. Bu konuda ilgili herkes üzerine düşeni yapmalıdır.