Kısa adı, “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun” olan 4749 sayılı Kanun, 28 Mart 2002’de kabul edilmişti. Üç ayrı kanunda değişiklik yapıyordu:

  • Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi,
  • Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilât ve Görevleri ve
  • Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi…

Bu ‘matruşka’ Kanunun karnında, üç ceninden fazlasını taşıdığını ve nelere dönüşeceğini hazırlayan DSP, MHP ve ANAP Koalisyonu, öngörüyorlar mıydı; bilinmez!

9 Ağustos 2018’de yayınlanan; Belediyeleri, İl Özel İdarelerini ve bunların birliklerini, şirketlerini, ortaklıklarını vb. çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte Tek Hazine Kurumlar Hesabı kapsamına alan, 7 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı bu Kanuna dayandırıldı.

3 Kasım 2002’den bugüne 4749, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetleri dönemlerinde otuz kez kanun çıkarılarak, üç kez KHK ile toplam otuz üç kez değiştirilmiş üç kez de maddelerini AYM iptal etmiştir. Son üç yılda 9 kez değiştirilerek adeta metamorfoza uğratılmış; amaç, içerik ve kurumsal ilişkiler düzeni, adım adım yeniden kurgulanmıştır.

Tek Hazine Kurumlar esabıHesabı

Cumhurbaşkanı Kararı ile aynı gün Hazine ve Maliye Bakanlığı Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulama Yönetmeliği (THKHY) yayınlandı. Bu Yönetmelik de 4749 Sayılı “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a” dayandırılıyordu.

7 Sayılı CB Kararı ve Yönetmelik ile; Belediyelerin, il özel idarelerinin ve bunların birlikleri ile şirketlerinin, ortaklıklarının, tüm banka hesaplarının kapatılması; tüm mali kaynak ve varlıklarının “Bakanlık” tarafından namlarına açılacak tek, gelir ve gider hesabına aktarılması” kararlaştırıldı.

Bu hesaplarda biriken mali kaynakların ve getirilerinin yönetimi, Hazine ve Maliye Bakanı’na devredildi.

Böylece Belediyeler ve İl Özel İdareleri günlük harcamaları için gereken parayı bakan onayı olmadan kullanamayacak hale getirilmiş bulunuyor.

***

Geçen zaman içinde 4749’un kendisi gibi, uygulanacağı ortam, devlet ve idare yapılanması da çok köklü değişikliklere uğramıştır.

TBMM ve Hükümet/Bakanlar nitelikçe başkalaşmış, yürütmenin siyasal kimlikli organları büyük ölçüde tasfiye olmuş, yerlerini bürokratlar almıştır.

Devletin bütün kuvvetlerinin, Partili Cumhurbaşkanında toplanması, yerinden yönetim örgütleri üzerindeki vesayetin de bir başına Başkanın atadığı görevliler eliyle uygulanacağı bir yapı doğurmuştur.

Hazine Müsteşarlığı’nın yetki ve sorumluluğu, Bakanlık birleştirilmesi üzerinden doğrudan ilgili “Bakana” kaydırılmış; kurumlar arası yetki paylaşımı ile sağlanan denge ve denetim imkânı kısıtlanmıştır.

Ekonominin tüm karar erki ancak Cumhurbaşkanıyla var olabilen tek “Bakanda” toplanmıştır.

4749 Sayılı Kanun’un Devletin iç ve dış borçlanmasına, hibe almasına, borç ve hibe vermesine, nakit yönetiminin maliye ve para politikaları ile koordineli bir şekilde yürütülmesine Devlet iç ve Devlet dış borcunun etkin bir şekilde yönetimine ve izlenmesine,olan amacı aşılmaktadır.

Belediye ve Özel İdarelerin kapsama alınması ve THKH Yönetmeliği bu yerinden yönetim örgütlerinin bütçelerini kendilerinin yapıp yönetmesi ilkesi ile çatışmakta ve işlemez kılmaktadır.