Masal bu ya…

Kentin her yanı bir sürü tiyatro afişi ile kaplanmış; elleri boyasız, ayakkabısı parlak, cebinde beyaz çizgili mendilleri, başlarında çarpık şapkaları olan bir sürü aydınlık çocuğun ellerinden hem de… Çocukların hepsi uçurtmanın kuyruğundaki püsküller gibi rengârenk görüyor baktığı her yeri! Baktıkları yer, yurtları, özgürlükler ülkesi. Özgürlük dedikleri irade, neşe ve yargısız her erdem! Gittikleri ülkeler yasaklı değil, henüz yasaklanacak herhangi bir düşüncenin yürürlüğe girmediği kanunsuzluğun temsili örneği!

Kentin her yanı sinema afişleri ile kaplı bir de! Koskoca büyükler, çocukların yönettiği ülkede birer hüküm bekleyici! Hükümler ise dondurma yiyememek, terli terli sokağa çıkamamak, ayakkabının altını delene kadar koşamamak… Afişlerde bunlar yazıyor!

Kentin her yanında büyüklerin görevi ise çocuklara masal anlatmak! Masallar; “Büyükler, her gün kent meydanında çocuklara bir gerçeği anlatmakla yükümlüdür.” başlığında neredeyse kentin tüm duvarlarına yapıştırılmış! Büyükler korkuyor! Çocukların hepsi sanatçı bu ülkede ve gerçeği konu edinecekler yazmak, çizmek, tasarlamak için! Afişleri bu çocuklar hazırlayacaklar, asacaklar, elden ele dağıtacaklar!

Masal bu ya!

Başlıyor büyüklerden bir tanesi gerçeği anlatmaya; Özgürlük, demokrasi, irade, karar, mahremiyet, yargı, hak, hukuk, adalet, bir gün mülkünüzün temeli olmayacak ve hepiniz savunucusu olmak zorunda kalacaksınız tüm bu saydıklarımın ve sayamadıklarımın. Tutuklanma, yasaklanma, tecavüz, ırkçılık, taciz ise başınıza gelecekler! Masalsız bile kalacaksınız bir gün, karıncayı bile incitmenin artık suç sayılmadığı vicdanlarda!

Çocuklardan biri tutamıyor kendini kıkır kıkır gülüyor! Diğeri tutamıyor kendini ve bağırıyor; “Büyükler yalancı! Cezalandırınız!” diye! İşte o an başlıyor özgürlükler ülkesinin ilk alaycı haberi. Kulaktan kulağa yayılıyor bir büyük insanın deli saçması sözleri!

Masal bu ya; çocukların artık güveni kalmıyor, onlara böyle bir yurt bırakacak büyüklere! Karar veriyorlar hiç büyümemeye! O zaman elleri başlıyor boya içinde kalmaya, ayakkabıları yırtılmaya, sokaklardaki afişlere siyah beyaz bakmaya, küçücük elleri kocaman işleri yapmaya, küçücük bedenleri koca koca yalanları sırtlanmaya!

Masal bu ya…