Geçtiğimiz Pazar günü oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi artık benim için bir tartışmanın sonunu getirmiş oldu. Evet, Türkiye’nin 1 numaralı derbisi Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmaları olabilir ama seyir zevki ve mücadele olarak bunun böyle olmadığı dün bir kez daha tescillenmiş oldu. Bol gollü, yüksek seviyede mücadele, çıkan çok sayıda kart ile dünkü derbi beklentileri fazlasıyla karşılamayı başardı. Ekipler hakkında bir incelemede bulunmak gerekirse, sezon başından beri ulusal basında yere göğe konulamayan, sezonun henüz başında şampiyon ilan edilen Fenerbahçe’nin, aslında şampiyon olacak takım havasında olmadığını dün görmüş olduk. Elindeki çok kısıtlı kadroyla, Vida gibi önemli isimlerinden yoksun çıktığı bir karşılaşmada Sergen Yalçın, Erol Bulut’tan daha fazla büyük takım hocası olduğunu hem oyun içi hamleleriyle, hem de Kadıköy’e gelirken kafasında kurmuş olduğu oyun planıyla göstermiş oldu. Bundan sonrası Fenerbahçe için daha zor olacaktır. Muhteşem gitmeye devam eden bir Alanyaspor, son 5 haftada tekrar kazanma alışkanlığı edinmiş bir Galatasaray ve maç eksiğine rağmen Avrupa potasına girmeyi başaran Beşiktaş, ilerleyen haftalarda ligin üst taraflarını iyice kızıştıracağa benziyor.

LİGİN PAŞASI GERİ GELDİ

    Covid-19 pandemisinden sezon başında en çok etkilenen takımların başında yer alan Altay, milli takım arasının ardından 2 maçta 6 puan alarak tekrar düzlüğe çıkmayı başardı. Sıkıntıların üst üste geldiği süreçte çok kritik 2 maçtan puansız ayrılarak hayal kırıklığına yol açan Şampiyonluk adayı, Menemenspor ve Bursaspor karşılaşmalarıyla nefes aldı. Baktığımızda oyun olarak çok başarılı olunmasa da bu ligin bir sonuç ligi olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat burası sadece sonuç ligi düşüncesiyle hareket ederek elinizdeki en güçlü silahları yedek oturmak anlamsız bir hareket. Hem Menemen hem Bursaspor mücadelelerinde gördük ki, Yücel Hoca’nın ilk 11 tercihleri maçları biraz sıkıntıya, bizleride ekran başında strese sokuyor. Usta golcü Marco Paşa içinde ayrı bir parantez açmak gerekiyor diye düşünüyorum. Cumartesi günü sonradan oyuna girip sadece 25 dakika içerisinde maçı koparıp alması yaşı kaç olursa olsun hala ne kadar üst düzey bir golcü olduğunun göstergesiydi. Herhangi bir sakatlık yaşamazsa bu sezonda gol kralı olacağını düşünüyorum. Şimdiden Altay tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başaran Portekizli’nin futbolu İzmir’de bırakması bizler için büyük bir keyif olur. Pandemi dolayısıyla ertelenen Giresunspor mücadelesini yarın saat 13.30’da Bornova Aziz Kocaoğlu Stadyumu’nda oynayacak olan Altay, eğer yarın da Bornova’dan bir 3 puan daha çıkarmayı başarırsa, hem taraftar hem camia şampiyonluk havasına girecektir.

ALTINORDU DOLUDİZGİN

    1.Lig’deki bir diğer İzmir temsilcisi Altınordu, şu ana kadar benim için ligin en flaş takımı olmayı başardı. Elindeki oyuncuları kişisel kabiliyetlerine göre değerlendirme konusunda son derece başarılı olan Hüseyin Eroğlu, yıllardır aynı model oyunu sahaya yansıtmaya, çok koşan bir Altınordu yaratmaya devam ediyor. Eskişehirspor’u yenerek liderlik koltuğunda oturmaya devam eden Kırmızı-Lacivertli ekipte Ahmet İlhan Özek inanılmaz bir performansla fark yaratmaya devam ediyor. Kariyerinde uzun yıllar Süper Lig’de forma giyen tecrübeli sol açığı hiçbir döneminde galibiyete bu kadar aç ve hırslı izlememiştik. Tabi Altınordu’yla ilgili kafalarda oluşan bir takım sorular var. Sezon sonuna kadar bu performansın sürüp sürmeyeceği en büyük tartışma konusu. Göztepe’nin düşme tehlikesi yaşamadan sorunsuz bir sene geçireceğini düşünürsek, aşağıdan yukarıya gelecek 2 İzmir takımıyla Süper Lig’in tekrar 80’li yıllarda ki İstanbul-İzmir çekişmesine ev sahipliği yapacağını söylemek bile heyecan verici. Tabi ki böyle bir hayalin gerçekleşmesi durumunda en çok kazanacak olan kulüpler değil, İzmir olacaktır. Futbolun dünyanın en büyük endüstrilerinden bir tanesi haline geldiği gerçeğini ortaya koyarsak, İzmir’in gelişiminde böyle bir spor başarısının büyük katkısı olur.