İzmirli balıkçılar kısa bir süre öncesine kadar yasa dışı trol ya da gırgır avından şikayet ederdi. Şimdilerde balıkçının sorun listesinin başını, deniz patlıcanı diğer adıyla deniz hıyarı avcılığı çekiyor. Türkiye’de kültürde yeri olmadığı için tüketilmeyen bu hayvancağız, algarna denilen ruhsatsız teknelerle, kıyıya yakın bölgelerde deniz dibi taranarak avlandı. Bu türün yaşam alanı aynı zamanda denizel türlerin üreme alanı olan, ormanlardan beş kat daha fazla oksijen üreten deniz çayırlarının da yaşama alanı. Foçalı bir balıkçı abim “Yıllarca teknesi olan herkese deniz çayırlarına çapa atmayın deyip durduk. Artık buna gerek kalmadı, patlıcancılar yüzünden deniz çayırı kalmadı” dedi. Ticari değeri yüksek olan deniz patlıcanı ile köşeyi dönme hayali, İzmir’de balıkçılığa ve denizel biyoçeşitliliğe zarar verdi ve veriyor.

Uzmanlar ve balıkçılar, avlanıp temizlendikten sonra uzak doğu ülkelerine satılan bu türün avcılığı için önlemler alınması gerektiğini yüksek sesle söylüyor. Avlanma şekli yanlış, deniz dibini süzme özelliği (bu nedenle ekosistem için önemli) olan bu türün kökünü kuruturcasına avlamak yanlış... Bu konunun bolca konuşulması mevzuatta değişikliklere neden oldu. Kota getirildi, av yasağı süresi uzatıldı, sadece izinli teknelerin avlaması gibi yeni kurallar koyuldu. Ancak yine de denetimler yeterli değil. Öyle ki yıllık deniz patlıcanı av miktarının devlete bildirilenden fazla olduğu tahmin ediliyor.

İzinsiz ve ava kapalı alanda bu işi yapanlara sorsak eminim “vatanseverim” der. Kimse kusura bakmasın, kolay yoldan para kazanmak için yüzlerce ailenin ekmek yediği denizin nefesini kesmenin vatanseverlikle ilgisi yok. Bu bildiğin hırsızlık.

Yazık ki ekonomi geriledikçe denizdeki hırsızlık da giderek artıyor. Geçtiğimiz günlerde balıkçılığa kapalı alanda av yapmaya çalışan amatör avcıların denetim yapan kişiye “abi zaten balık yok” cevabına tanık oldum. Bak bu da yavuz hırsız modeli...

Küçük ölçekli teknelerle balıkçılık yapanların yeterince derdi var. İklim değişikliği ile istilacı türlerin artması, aşırı ve yasadışı avla balık tür ve miktarlarının azalması, artan mazot fiyatı, düşük gelir nedeniyle sosyal güvenlik sigortasına sahip olamama... Bu nedenler yüzünden gençler balıkçılığı tercih etmiyor ve meslek geriliyor. Bunların ortadan kalkması hepimizin derdi olmalıyken denizin ve balıkçının hakkını çalmak yapılacaklar listesinde olmamalı.