Apartmanımıza taşınalı bugün tam bir yıl oldu. Bu süre zarfında apartman yöneticisi sabit kaldı ve kesinlikle apartman toplantısı yapılmadı. Bu durumda karşımıza iki olasılık çıkıyor. Bunlardan zayıf olanı; apartmanımızda hiçbir sorunun olmadığı -ki bu ihtimal çok düşük. Çünkü gürültüden de anlaşılacağı üzere apartmanımızda her gece mini bir Coachella, en iyi ihtimalle Burning Man festivali veriliyor- o yüzden bu ihtimali eliyorum kafamda. Diğer (yüksek olasılıklı) ihtimal ise; apartmanımızın bir çete, bir mafya düzeni, mutlak bir istibdat tarafından yönetildiği ve seçme/seçilme hakkımızın elimizden alındığı yönünde.

Geçen gün yakın arkadaşlarımdan Cihan ile görüştüm. Kendisi ilk başlarda dertli bir şekilde uzaklara bakarak sigara içiyordu. Ne olduğunu sorduğumda; apartmanlarında belli bir düzen olduğunu, bu düzen gereği bu sene apartman yöneticiliği sırasının kendilerine geldiğini, apartmanda yaşayan herkesin belli bir yaş sınırının üzerinde olduğunu ve bu yüzden anlaşamayabileceklerini, o tatlı insanlar için yan hakemin çoktan normal sürenin bittiğini gösteren tabelayı ek süreler için kaldırdığını, en altta oturan 102 yaşındaki komşularının yeniden süt dişlerinin çıktığını söyledi. Tam böyle söylememiş de olabilir, zira kendisi çok fazla uzun cümle kuran biri değil. Önceden de belirttiğim gibi her konuda bilgisi olan ama hiçbir konuyu tam olarak bilmeyen dünyanın en tehlikeli insan grubuna dahil olduğum için ve ilginç bir şekilde 22 yaşındayken apartman yöneticiliği yaptığım için Cihan’ı biraz bilgilendirmek istedim. Kendisi uzun konuşmaları odaklanarak çok uzun süre dinleyebilen bir insan olmadığı için benim konuşmamı da çok dinlemedi sanırım. Şimdi hem Cihan’ın hatırlayabilmesi hem de sizlerin ihtiyacınız olduğunda başvurabileceğiniz mesnetsiz bir kaynak olması açısından apartman yöneticiliği kılavuzum hakkında tecrübelerimi buraya yazıyorum.

  • Çağımız ve toplumumuzda apartman yöneticiliği; en düşük rütbeden mülki idare amirliği gibi düşünülmeli (bu tanımı beğenmeyenler opsiyonel olarak; yerel yönetici, lokal denetçi, file bekçisi ya da masa hakemi diyebilirler). Sonuçta bir apartmanın tüm gelir/giderleri senin sorumluluğunda. (Cihan konusu açıldığında Bostanlı’da eski yapılardan sadece kendi binasında asansör olduğunu, bunun büyük kolaylık olduğunu, arkada garajın olduğunu ve kentsel dönüşümde kendisinin de o garajda 1/12 istihkakının olduğundan bahseder. Ama yönetici olduğunda o çok övündüğü asansörü sorun çıkarınca o ilgilenecek, garaj girişinin önüne park edildiğinde ilk olarak onun telefonu aranacak. İşte o gün Cihan, apartman yöneticiliğinin yenilemeyecek bir şey olduğunu anlayacak) Buradan yola çıkarak kimin patron olduğunu, o binada kimin sözünün geçtiğini komşularına göstermeli! Gerekirse tek imzayla apartmanın adını Cihan Bey Apartmanı yapabilmeli!
  • Eğer yaşça kendinden küçük apartman sakinleri varsa ve belli bir konuda anlaşmazlık çıkarsa “Kat Malikleri Kanunu” kartını oynamalı. Örnek diyalog: “Ama Cihan Bey ben üçüncü katta oturuyorum, çatı akıyorsa en üst kattakilere ekleyin bu bedeli” denildiğinde, “Efendim, Kat Malikleri Kanunu bu gibi durumları 86. maddesinde açıkça belirtiyor, garaj duvarı yıkılacağı zaman da ‘benim arabam yok ki!’ diyemezsiniz, o yüzden bu bedel eş dağılımla bütün apartman sakinlerine yansıtılıyor.” şeklinde hafif agresif çıkışlar yaparak ve “Kat Malikleri Kanunu” öbeğini kullanıp karşımızdaki apartman sakininin bilgisizliğinden yararlanarak kabul ettirilebilir. Dikkat edilecek husus, bu maddenin 45 yaş üzerine uygulanmasının riskli olduğu yönünde. Çünkü bu kişiler en az bir kere yöneticilik yapmıştır.
  • Yöneticiliği beceremediğiniz, sıkıntıya girdiğiniz veya sıkıldığınız durumlarda ise yine cebinizde bir kart sizi kurtaracaktır; “Huzur Hakkı”. Bu gibi durumlarda huzur hakkı bedeli olarak yöneticinin aidat ödememesi, daha da abartarak belli bir miktar maaş bağlanmasını teklif edin. Emin olun apartman sakinleri bu durumu, “Aaa! Biz de yöneticilik yaptık zamanında, biz böyle bir şey istemedik! Bu ne terbiyesizlik, dolandırıcılık bu! Bu binanın tavşanı biz miyiz canım!” ile başlayan ve “Beğenmiyorsa yapmasın canım!” ile noktalanacak serzenişler eşliğinde cevaplandıracaktır. Körün istediği bir göz mantığından yola çıkarak hem yöneticilik vasfından kurtulursunuz hem de üçün beşin hesabını yapan(!) komşularınız ile aranız bozulmuş ve huzurlu bir yaşama (hatırlayınız, Huzur Hakkı) merhaba demiş olursunuz…

Şimdilik tavsiyelerimi burada noktalıyorum ama biliyorum ki Cihan bu kadar uzun yazıları okurken sıkılan biri olarak bu yazımı da okumayacaktır. Yeni görevinde başarılar Cihan, ne zaman yardımıma ihtiyacın olursa ben buradayım!