1-13 Ağustos arası yapılacak tercihlerle ilgili konuşan Buharalıoğlu, “Üniversite tercihleri çok önemli ama öncelikle öğrencinin kararı çok daha değerli. Ailelerin tabii ki maddi-manevi desteklerinin olduğunu biliyoruz ama nihai kararın öğrenciye ait olması gerektiğinin altını her seferinde çiziyoruz. Ailelerin, öğrencinin karar alabilme inisiyatifini tanıması için bir alan açması gerektiğini özellikle belirtiyoruz. O bölümü okuyacak öğrencidir, geleceğini kuracak o öğrencidir. O mesleği, görevi olarak kabul etmeden severek yapmasını gerektirecek şekilde de bir karar alması gerekiyor. Üniversiteler, kariyer yolculuğunun ilk aşaması. Sonrasında iş hayatına, profesyonel yaşantıya geçecekler. O yüzden iyi bir tercih, iyi bir geleceğin ilk anahtarı olmuş oluyor” dedi.
‘Yıllarını geçirecekleri şehri iyi seçsinler’
Üniversite tercihlerinde dikkat edilmesi gerekenlere değinen Buharalıoğlu, “Öncelikle bir üniversiteyi tercih ederken birkaç alt başlığın olduğunu söyleyebilirim. Hangi şehirde okuyacaklar? Okuyacakları üniversitede minimum 4 sene, belki hazırlıkla beraber 5 sene geçirecekler. Sadece orada akademik eğitim almayacaklar; hayatlarının 5 yılını bir şehirde geçirecekler. O şehri, fiziki ve sosyal imkânlarından yararlanarak yaşayacaklar. O şehirle hemhâl olacaklar. Hayatlarının en parlak gençliğinin, en güzel dönemlerinin 5 yılını, 4 yılını ya da 2 yılını o şehirde geçirecekler. O yüzden okuyacakları şehrin büyükşehir olması onlar için avantaj sağlayacaktır. Büyükşehrin sunacağı imkânlar çok daha fazla olduğu için, kendilerini bulmaları ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak etkinliklere katılmaları noktasında bir şehir kararı çok önemli. İkinci olarak, gidecekleri üniversitenin akademik kadrolarını değerlendirmeleri gerekiyor. Her üniversitenin resmî internet sitesine girdiklerinde orada künyeleri mevcut. Tüm fakültelerin akademisyen bilgileri bulunuyor. Oradaki hocaları incelesinler. ‘Ben bu fakülteye gidersem kaç profesör hocası var? Kaç doçent, kaç araştırma görevlisi var? Uluslararası makaleleri var mı?’ gibi sorularla araştırma yaparlarsa, akademik kadro hakkında fikir edinebilirler. Çünkü akademik kadro, onların derslerinde ve uzmanlık konusunda destek sağlayacak eğitimcilerden oluşur” şeklinde konuştu.
‘Vakıflar da devlete bağlı’
Vakıf üniversitelerinin de devlete bağlı olduğunu ifade eden Buharalıoğlu, “Üniversitenin sağlayacağı sosyal imkânlar da çok önemli. Öğrenci kulüpleri özellikle önemlidir; ilgi alanlarına göre kulüplerin bulunması gerekir. Üniversitenin bünyesinde kampüsünün olması da çok önemlidir. Ülkemizde, okuduğumuz liselerden daha küçük üniversiteler bile var. O yüzden fiziki altyapısı güçlü, geniş bir yerleşkesi olan üniversiteleri tercih etmeleri önemlidir. Gitsinler, kampüsü yerinde görsünler. Tüm üniversitelerin kapısı açıktır. Eğitim alacakları amfileri, laboratuvar hizmetlerini yerinde görsünler. Ben İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Ege Bölge Temsilciliğini yapıyorum. Türkiye’de birçok vakıf üniversitesi var. Bizim gibi üniversitelere ‘özel’ deniyor ama aslında biz bir vakfa aitiz, yani vakıf üniversitesiyiz. Bizler, ÖSYM tarafından yerleştirilen öğrencileri alıyoruz. Bu kapsamda bizim gibi vakıf üniversitelerini tercih ettiklerinde öğrencilerin ‘Ben vakıf üniversitesi tercih edeceğim ama bana KYK çıkmaz mı?’ gibi soruları olabiliyor. Bizler devlete bağlı üniversiteleriz ve KYK’da kalan çok fazla öğrencimiz var” diye konuştu.
‘Puan belirleyici değil’
Tercihlerde en önemli konunun sıralama olduğunun altını çizen Buharalıoğlu, “Bir başka konu da tercih listesini oluştururken, ‘A Üniversitesi’nin B bölümü geçen sene kaç öğrenci taban puanıyla o kontenjana yerleşmiş?’ sorusuna bakmaktır. Örnek veriyorum; 300 puan değil, oraya en son giren öğrencinin 50 bin sıralamayla yerleşmiş olmasına bakarım. Eğer ben bu sene 47 bin gibi bir sıralama yaptıysam, evet, o 50 bin olan bölümü bu sene yazabilirim. Burada puan belirleyici kıstas değildir; asıl belirleyici kıstas, bu sene hangi puan türünde tercih yapacaklarsa, sıralamaları baz alarak geçen sene en son kaçıncı sıradaki öğrencinin girdiğidir. Bu şekilde bir liste hazırlarlarsa çok daha doğru bir tercih yapmış olurlar. ÖSYM 24 tane tercih yapma hakkı veriyor. Bu tercih sıralamaları oluşturulurken tabii ki uzmanlardan destek alacaklar; ama naçizane bir eğitim danışmanı olarak şunu söyleyebilirim: Tercihleri üç ana periyodik bölüme ayırabilirler: 8-16-24 şeklinde. İlk 8 tercihe, kendi sıralamasının üzerinde olabilecek ama gelirse çok mutlu olacağı; fakat mevcut sıralamalara göre gelme ihtimali oransal olarak düşük olan bölümleri yerleştirebilirler. 8 ile 16 arasına, ‘Geçen sene sınava girseydim, sıralamaları baz alsaydım buraya yerleşiyordum’ dedikleri bölümleri yazsınlar. 16-24 aralığına ise, ‘Yer yarılsa bu neticeyle kesinlikle bu üniversiteye giriyorum’ dedikleri bölümleri yazsınlar. Öğrencilerimiz, bu 24 tercihi oluştururken ‘Açıkta kalmamak için yazıyorum’ dedikleri bir tercihte asla bulunmasınlar” ifadelerini kullandı.
Yeni bölümler açıldı
Değişen teknolojiyle birlikte yeni bölümlerin açıldığı bilgisini veren Buharalıoğlu, “Biz üniversite olarak Yapay Zekâ Veri Mühendisliği, İnsansız Hava Aracı Teknolojisi, Havacılık Elektriği ve Elektroniği, Hava Lojistiği gibi yeni bölümler açtık. Buna benzer, dijital alanda kendilerini geliştirebilecekleri, yapay zekâ ve veri altyapısı üzerine odaklı birçok yeni bölümümüz bulunuyor. Üniversitemizde 4 yıllık bir fakülteye yerleşen bir öğrenci, 7 sene boyunca burs kaybı yaşamıyor; burs kesintimiz yok. Ayrıca, üniversitemizde seneye rakamlar ne olursa olsun öğrenciler bundan etkilenmiyor. Biz sadece TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı kadar zam yapıyoruz. Sağlık alanında tercih yapacaklar için, üniversitenin hastanesi olup olmadığı çok önemli. Hastane demek, o üniversitede laboratuvar eğitimi ve uygulamalı eğitimler demektir. Pilotaj ve havacılık bölümlerine kayıt yaptırırken ise mutlaka sağlık raporu gerekiyor. Sağlık raporu olmadan öğrenci üniversiteye kayıt yaptıramaz. Bu bölümleri tercih edecek öğrencilerin sağlık raporundaki kriterler bazen uymayabiliyor ve kayıt yaptıramıyorlar. Bu sıkıntıyı yaşamamak için önce sağlık raporunu alıp, sonra tercihlerine eklemeleri gerekir. Zorunlu bir durum olmadıkça, seneye puanını ve sıralamanı artıracağına inanmıyorlarsa; o yıl, belki istediğin puanı alamamış olsalar dahi tercih yapsınlar” açıklamasında bulundu.