Hatay’da depremzede polisler de tükenme noktasında. Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar'a konuşan 15 yıllık polis memuru, “Jandarma depremzede personelini bölgeden tahliye etti ama Emniyet depremzede polislere ne izin, ne kalacak yer verdi. Perişanız” dedi.

İsmini vermek istemeyen ve çadır kentte kalan polis memuru, “Depremde evimiz yıkıldı, son anda kurtulduk. Jandarma depremzede personelini ve ailesini bölgeden tahliye edip takviye birlik getirdi. Biz ise ilk günden beri izinsiz günde 12 saat çalışıyoruz. Kimse bize kalacak yeriniz var mı diye bile sormadı” ifadelerini kullandı.

Polis memuru, Hatay’daki meslektaşlarının çoğunluğunun aynı durumda olduğuna dikkat çekti, kiminin arabasında kiminin çadır kentlerde hayatını sürdürmeye çalıştığını anlattı. 

Tükendik artık

“Burada ne ev ne okul kaldı. Bu yüzden ilk başta tayin hakkı verdiler, sonrasında kararı askıya aldılar. Bu durum sürdürülebilir değil, tükendik artık” diyen polis memuru sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu durum bana ya da 5-10 meslektaşa özel bir durum değil. İstediğinize gidip sorun. İlgilere durumu belirttik, onlarca dilekçe yazıldı. Polis Hatay’da sahipsiz bırakıldı. Bir meslektaşım olmasa ailemi bırakacak yerim yoktu. Ben devleti temsil ediyorum, devlet benim. Dışarıdan gelen polisler bile ‘Biz zaten geldik, siz neden hâlâ izinsiz buradasınız’ diye bize soruyor.”

Fazladan kat çıkıldı

ÇADIR kent sakinleriyle konuştuktan sonra uzun uğraşlar sonunda bulduğumuz araçla yola çıkıyoruz. İlk durak Rönesans Rezidans’ın enkazı. 2011’de yapılan ve 250 daireden oluşan binada yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı belirtilirken ölü sayısı hâlâ belirsiz. Yıkılmaya yüz tutan yan binanın önünde iki kişi duruyor.

“Riskli değil mi burada oturmanız” diyorum, “Buranın tüm enkazını biz kaldırdık, 6.4’lük son depremde de içeride çalışıyorduk, daha ne olacak ki” yanıtı alıyorum. Vinç operatörü olan kişilerin sıkıca tembihlendiğini aldığımız kaçamak yanıtlardan anlıyoruz. Bizi enkaza getiren kişi iddia ediyor: “Bizim ancak seyredebileceği kadar pahalı bir yerdi. Burada büyük rant döndü. Fazladan kat çıkıldı.”

Editör: Duygu Kaya