Yurttaşın cebindeki nakit para tükendi, kredi kartları ve kredi talepleri arttı. Kredi ve kredi kartı faizlerin artmasıyla da yurttaş bir bankanın borcunu diğer bankanın hesabından çekip borca yatırıyor.
İzmirliler 2025’te krediye yüklendi: Kamudan işçiye herkes borçlu
BDDK’nın haftalık bültenindeki Nisan 2025 verilerine göre ise, yılın 16. haftasında takibe alınan kredi kartlarındaki tutarın 79 milyar 84 milyon liraya dayandığı açıklandı. Bireysel kredi kartları, en yüksek artışla takibe alınan kredilerde ilk sırada yer alırken ödenemeyen tüketici kredileri de yüzde 128 arttığı belirlendi. Takipteki ihtiyaç kredileri de 33 milyar 736 milyon liradan 77 milyar 232 milyon liraya çıkarak yüzde 129 oranında artış gösterdi. Takibe alınan konut kredisi yüzde 67 artarak 809 milyon liraya ulaşırken takipteki taşıt kredileri de yüzde 66’lık artışla 259 milyon lira oldu.
İzmirli geçinemiyor
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin ‘Aylık Bülten Mart 2025’ raporunda İzmir verileri de yer aldı. 2024-2025 yılları mart ayı karşılaştırması baz alınarak aktarılan verilere göre; İzmir’de kullanılan bireysel kredi oranı yüzde 38 artış gösterdi. Geçen yıl İzmirliler toplam 216 milyar 678 milyon TL bireysel kredi kullanırken 2025’te bu rakam 299 milyar 110 milyon TL oldu. İzmirlilerin toplam kredi kartı borcu, geçen yıl 96 milyar 238 milyon 800 bin TL iken bu yıl yüzde 48 artışla 142 milyar 520 milyon TL’ye yükseldi.
‘Tefeci faizi gibi’
İz Gazete’ye konuşan Tüketiciyi Koruma Derneği (TükoDer) İzmir Şube Başkanı Av. Fatih Kurdoğlu ise, kamudan çiftçiye herkesin borç batağında olduğunu söylerken borcunu ödemek isteyen yurttaşın takas usulü gibi elindeki malını veya eşyasını satmak zorunda kaldığının da altını çizdi.
Bankaların keskin bir tavır takındığına değinen Kurdoğlu, “Benim birçok müvekkilim de doğrudan bu borç sürecini yaşıyor. Kredi kartlarından dolayı banka hacziyle karşı karşıyalar ve bankalar diğer borçluların taşınmazlarına veya varsa taşınırlarına haciz koyup hemen satışa çıkarıyor. Bankalar bu konuda çok keskin. Banka kredi kartı veya kredi faizleri 5 puanın üzerine çıktı. Bu da ciddi bir rakam, tıpkı tefeci faizleri gibi. Zaten tüketici şimdiye kadar borçla geçiniyor, kredi kartı borcunu bir bankadan alıp diğer bankaya yatırıyordu. Sadece asgari ücretliler değil kamu görevlileri de borç batağında yaşıyor. Çünkü enflasyon hâlâ yüksek. Bundan dolayı da takip altındalar. Kredi puanları da düştü. Kamu görevlileri de bu icra takiplerine takılabiliyor. Malum kamu görevlileri borca batık olamaz, mesleklerini dahi kaybetme noktasına gelen kamu görevlileri mevcut. Üçüncü şahıslar veya genel tüketici yönünden baktığımızda ise evi varsa bankalar tarafından sattırılıp borç karşılığında alınıyor. Miras kalmışsa da arsa veya başka taşınır, taşınmaz gibi, bunlara da haciz konuluyor. Kredi kartı ve tüketici faizlerinin çok yüksek olmasından bu borçlanmaya giriyor” dedi.
Yurttaşın borçlanması üzerine icra masraflarının da eklenmesine değinen Kurdoğlu, “Yurttaş kendi borcunu kapatmak için varını yoğunu satıyor. Veya üzerine icra masrafları da ekleniyor. Bu da 100 bin liralık borç 600 bin liraya kadar çıkıyor. Bunun karşılığında ise bankalar, taşınmaz ve taşınırı borç karşılığında satışını istiyor. Tüketici ise son mal varlığından da oluyor” diye konuştu.
‘Sebebi enflasyon’
Bankaların döneme göre icra takibinde izledikleri politikanın değiştiğini belirten Fatih Kurdoğlu, “Bankalar enflasyonun yüksek olmadığı dönemlerde borçlarının peşine çok düşmeyebiliyor. Yüksek enflasyon olduğundaysa zaman geçtikçe alacakları eriyecek diye bankalar hızlıca hareket geçip alacaklarını bir an önce almak istiyor. Zamana yaymaktan kaçınıyor. Alacağı miktar enflasyondan dolayı zamanla eriyeceği için alacağını tahsil etmek için icra takiplerini sonlandırmak istiyor. Eskiden keskin değillerdi. Buradaki durumun da kaynağı, diğer durumlarda olduğu gibi enflasyon. Yapılabilecek şu asgari ücret, emekli ve kamu memuruna maaşlarının iyileştirilmesi lazım. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Yapılabilecek şey bu. İşçiler temel ihtiyaçlarını kredi kartlarıyla karşılıyor. Gelir düşük olduğunda giderin artması da borç batağına yol açıyor” dedi.