30 Ekim 2020’de yaşanan İzmir Depremi’nin ardından depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılan çok sayıda okul halen yapılmadı. Aradan geçen yıllara rağmen pek çok okulun temeli bile atılmazken, tamamlanamayan inşaatlar sebebiyle öğrenciler başka okullarda okumak zorunda kalıyor. Artan öğrenci sayısı nedeniyle tam gün eğitime geçilemeyen okullarda, sabahçı ve öğlenci olarak ayrılan çocuklar, sabah gün doğmadan okula gidiyor, çok geç saatlerde okuldan çıkıyor. Öğrenciler ve veliler okullarına ne zaman kavuşacaklarını bilmiyor.

80 OKULDA BİRLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, geçen yılın son dönemlerinde 80’e yakın okulda ‘birleştirilmiş eğitim’ uygulandığını hatırlattı. Kalafat, “Birleştirilen okul sayısı 160’a yakın okula denk düşüyor. Öğrenciler sabahçı ve öğlenci olarak eğitim görüyorlar. Bu durumda çocuklar sabahın çok erken saatinde okula geliyorlar, çok geç saatte okuldan çıkıyorlar. Ders süre sayıları kısaltılıyor, bu da bir adaletsizlik yaratıyor. İlkokul ve ortaokul çocukları, yani 7 ila 13-14 yaş arası çocuklar güneş doğmadan okula girip, güneş battığında okuldan çıkmak zorunda kalıyorlar. Bu çok ciddi bir problem olarak karşımızda duruyor” dedi.
OKULLAR 5 YILDIR BİTMİYOR!
İzmir’de sayıları her geçen gün artan gökdelen inşaatlarının ortalama 1 yılda tamamlandığını belirten Kalafat, depremin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen okulların halen yapılmadığını söyledi. Okulların yapılması için yeterli mali kaynak ayrılmadığına dikkat çeken Kalafat, “Mesela Bayraklı’da bir gökdelenin inşaatı 1 yıl içerisinde biterken, yani onlarca katlı gökdelen ortada büyük bir rant olduğu için hızlıca bitirilirken; altı üstü iki katlı 10-15 derslikli bir okulun 5 yılda yapılamaması ya da güçlendirilememesi bir bürokratik eksikliğe işaret ediyor ve aynı zamanda yeterli mali kaynağın aktarılmadığını da gösteriyor” diye konuştu.

“GİZLİ ÖZELLEŞTİRME”
Kendi çocuklarını özel okula gönderen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘Tercih özgürlüğü’ açıklamasını değerlendiren Kalafat şöyle konuştu: “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de açıkça kendisinin çocuklarını özel okula gönderme hakkı olduğunu söylerken, bu ülkenin açlık ve yoksulluk sınırlarının altında yaşayan insanlarına, bizim vergilerimizle anayasal zorunluluk olarak vermeleri gereken kamusal eğitimi her geçen gün daha niteliksiz hale getiriyorlar. Bu bir tür gizli özelleştirme anlamı taşır. Parası olanların okuduğu, iyi eğitim aldığı, parası olmayanların yıllarca bitmeyen okullarda temel beslenme sorunları yaşayarak ve eğitimin niteliği, içeriği her geçen gün dünya genelindeki akranlarının gerisinde kalarak, çocuklarımızın ucuz iş gücü olarak tanımlanmasından başka bir anlam taşımaz. Milli Eğitim’den bu birleştirilmiş okul meselesine dair hızlı ve köklü çözümler bekliyoruz. Veliler ve öğrenciler olarak bu durumdan çok rahatsızız.”




