Kafkas Cihat Kaya/ İZ GAZETE- Halkların Köprüsü Derneği, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkisi altına alan büyük deprem felaketinin ardından toplandı. Mülteci haklarına ve yapılan ayrımcılığa yönelik başlattığı çalışmalarla bilinen Halkların Köprüsü, basın açıklamasında bulundu.

99c0932e-4d8a-46a2-a257-65560eeb181c

Tehlikeye karşı örgütlenemediler 

Deprem bölgelerindeki mültecilere yönelik ırkçı söylemler ve provokasyonlara da değinerek, iktidarın tehlikelere karşı doğru biçimde örgütlenemediğine ilişkin konuşan Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi, “Bu şiddette bir depremin ölümlere yol açma riski elbette yüksektir. Ancak Türkiye’deki depremler her zaman daha ölümcül oluyor. Neden? Çünkü; Kamu otoritesi bir deprem ülkesinde beklenen bir tehlikeye karşı örgütlenmemiş, hatta bu tehlikeyi görmezden gelmiş. Deprem düzenlemeleri uygulanmıyor, yasa ve yönetmelikler deliniyor; bürokraside ve inşaat sektöründe liyakatsiz kişiler en önemli pozisyonlara getirilmişler. Bağımsız ya da özerk çalışması gereken devlet kurumları, denetleme kurumları etkisiz hale getirilmiş, yolsuzluk yapan küçük bir azınlığın çıkarları kamu yararının üstünde tutulmuştur. Ne yazık ki iktidarın bu felaketi yönetememesini eleştirmesi beklenen kimi siyasi muhalefet aktörleri de Suriyelilere karşı nefret kampanyası yürütüyorlar. Irkçılığa varan bu karanlık zihniyet Suriyelilerden bir suç çetesi, bir hırsız güruhu, bir yağmacı ordusu uydurarak asıl sorumluluk sahiplerini gündemden düşürüyor.” ifadelerini kullandı.

İnsanlık suçu!

Devletin yardımlar konusundan çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, eksik kaldığını ve kimi muhalif aktörlerin seçici davranarak mültecileri ayrıştırdığını söyleyen Cem Terzi, “Bu depremin travmalarının üstesinden gelmek, gündelik yaşamlarımıza dönmek, fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissetmek hem depremzedeler hem de toplumun tamamı için çok uzun zaman alacak, belli ki yıllar sürecek. Yaşadığımız bu felaketin yönetiminde AFAD’ın başarısızlığı aslında başkanlık sistemi ile inşa edilen tek adam yönetiminin başarısızlığıdır. Çünkü güç tek bir kişinin elinde merkezileştirildiğinde yerellerin, kurumların yetki ve müdahale gücü ortadan kalkıyor.” ifadelerini kullanırken, “Yaşadıkları tüm zorluklara rağmen, ortalığa saçılan yalan bilgiler yüzünden yerli halk Suriyelileri daha avantajlı görüyor. Suriyelileri hedef gösteren, nefret dili kullanan, yanlış bilgi veren herkes, onlar hakkında “yağmacılar “gibi korkunç ön yargılar oluşmasına yol açmaktadır.” sözleriyle bunun bir insanlık suçu olduğuna dikkat çekti.

Ya bizdensin ya düşman!

Deprem bölgelerindeki her kesimden insanın hak arayışlarına sahip çıkarak çatışmaların önlenebileceğini vurgulayan Terzi, “Depremin hemen ardından gerek depremzedeler gerekse depremden etkilenmeyen bölgelerden insanlar dayanışmayı büyütmek için seferber oldu. Acıları yaşayanların sesini duyanlar, bulundukları yerlerden afet bölgesine ayrım gözetmeden yardım köprüleri kurdular. Ellerinden gelen ne varsa bütün olanaklarını paylaşarak bu korkunç yıkımın acısını bir nebze de olsa dindirmeye çalıştılar. Bu büyük yıkımın yaralarını sarmaya, iyileştirmeye çok uzun bir yolu birlikte kol kola, omuz omuza yürümeye ihtiyacımız var. Her zamankinden daha çok birlikte olmaya ihtiyacımız var. Uzun zamandır hem kutuplaştırılmış hem de atomize edilmiş bir toplumsal yapı içinde yaşıyoruz. ‘’Ya bizdensin ya düşmansın’’ söylemi toplumu siyasi kutuplara böldü. Demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, sivil toplum örgütlerine yapılan baskılar toplumdaki yatay örgütlenmeleri engelledi ve insanları kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bıraktı; atomize etti.  
Bütün bu olumsuz koşullara rağmen bazı siyasiler ve basın mensupları açık bir ayrımcı diskurla tüm temel insan haklarını çiğneyerek hatta nefret suçu işleyerek Suriyelileri hedef gösteren, ön yargıları pekiştiren açıklamalarla nefret söylemini tepeden aşağı doğru yaymaktan geri durmadılar. Oysa mülteciler de depremzede ve hayatta kalma, hayatlarını sürdürme gayreti içerisindeler. Mağdurlar arasında ayrım yapmak, hatta mağdurların haklı öfkesini başka bir mağdur gruba yöneltmesini sağlamak, onları adalet talebinden uzaklaştırmaktan başka ne amaç taşıyabilir?“ diyerek nefret söyleminden uzaklaşılması çağrısı yaptı. 

Irkçılıkla mücadele edelim

“Halkların Köprüsü Derneği olarak çağrımızdır” diyerek sözlerine devam eden Terzi, “Biz Halkların Köprüsü Derneği olarak tüm demokratik kamuoyunu mültecilere yönelik nefrete karşı sorumluluk almaya çağırıyoruz. Çünkü bu nefret, yaşanan afeti tam bir felakete dönüştüren, yıkıntıların arasında can çekişen ceberrut devlet zihniyetiyle birlikte toplumun çöküşüne neden olur. Umuyoruz ki bu toplumun dayanışmacı, yaratıcı, cesur ve yaşama dört elle sarılan sivil refleksleri, ceberrut devletin gölgesinden korkmayı bırakır. Gelin hep birlikte ayrımcılıkla ve ırkçılıkla mücadele edelim. İnsan ayırmadan, depremden etkilenen bütün canlıları gözeterek dayanışmayı örelim. ‘’Dayanışma ezilenlerin nezaketidir’’ dedik her zaman. Şimdi betonların alında ezilerek hayatını kaybeden insanlara bir borcumuz var. Biz hayatta kalanlar, onların anısına ve birbirine saygı duyarak, birbirine dost olarak yaşamı yeniden kurmalıyız.” şeklinde konuştu.

Editör: Duygu Kaya