İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) 19 Mart’ta düzenlenen operasyonların ardından kurulan Aile Dayanışma Ağı’nın 17. buluşması, operasyonların simge mekânı Silivri’deki Marmara Ceza İnfaz Kurumu önünde gerçekleştirildi. Buluşmada, 272 gündür Silivri’de tutulan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu basın açıklaması yaptı.

“BU BİR İTİBAR SUİKASTİDİR”

BirGün'ün haberine göre, adaletin herkes için eşit işlemesi gerektiğini vurgulayan Dilek İmamoğlu, “Birinci ve en temel talebimiz, tutuksuz yargılama. Çünkü tutuklu yargılama istisnadır. Hukukun esası, tutuksuz yargılamadır. İkinci olarak: masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına saygı istiyoruz. 9 aydır tek bir suç dahi ispatlanamamışken, bazı televizyon kanallarında her gün iftiralar atılıyor. Gizli tanık beyanları dışında hiçbir somut delil yokken, insanlar ‘suçlu’ ilan ediliyor. Bu bir algı operasyonudur. Bu bir itibar suikastıdır. Ve soruyorum: Bu yalanları söyleyenler, akşam evlerine gittiklerinde eşlerinin, çocuklarının yüzüne nasıl bakabiliyor? Biz diyoruz ki: Siyasette her yol mubah değildir. Biz, insanlık istiyoruz. Biz, vicdan istiyoruz. Biz, ailelere saygı istiyoruz” şeklinde konuştu.

Dilek İmamoğlu: İçi boş bir iddianame için 8 ay boyunca bekledik!

“TEK BİR KİŞİ DAHİ TAHLİYE EDİLMEDİ”

19 Mart’ta başlayan haksız hukuksuz sürecin, bugün 9. ayını doldurduklarını dile getiren İmamoğlu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Tam 9 aydır, sevdiklerimizden haksızca ve hukuksuz bir şekilde ayrıyız. 11 Kasım 2025’te iddianame açıklandı. Tam bir ay sonra tensip zaptı düzenlendi. Duruşma günü 9 Mart 2026 olarak belirlendi. Ve bu süreçte, 106 kişinin tamamı için tek bir tahliye dahi yapılmadı.

“YARGILAMADAN ÖNCE CEZALANDIRMA!”

Bu ne demek biliyor musunuz? Bu; masum insanların yalnızca savunma haklarını kullanabilmeleri için, bir yıl boyunca tutsak edilecekleri anlamına geliyor. Bu; yargılamadan önce cezalandırma demektir. Bu; düşman hukuku demektir. Bugün gelinen noktada şunu açıkça söylüyorum: Türkiye’de bir hukuk sorunu vardır. Türkiye’de bir adalet sorunu vardır. Türkiye’de bir demokrasi sorunu vardır. Ve en önemlisi, Türkiye’de çok ciddi bir yönetim sorunu vardır.

DEM Parti İmralı Heyeti, yarın TİP'i ziyaret edecek
DEM Parti İmralı Heyeti, yarın TİP'i ziyaret edecek
İçeriği Görüntüle

“ANAYASA SORUNLARI ÇÖZMEDE YETERLİ”

Sorun, yasaların olmaması değildir. Sorun, Anayasa’nın yetersizliği değildir. Cumhuriyetimizin kurucu değerleri, Anayasamız, hukuk devleti ilkesi, bu ülkedeki tüm sorunları çözmeye yeterlidir. Sorun şudur: Yasalar uygulanmıyor. Anayasa askıya alınmış durumda. Haklar, keyfi biçimde ihlal ediliyor. Bugün Silivri’de, Avrupa’nın en büyük duruşma salonunun yapılacağının konuşulduğunu duyuyoruz ve hatta yapılıyor arkada.

“ÖZGÜRLÜKLERİMİZ PAZARLIK KONUSU”

Soruyorum: Biz adaletle mi övüneceğiz, yoksa büyüyen mahkeme salonlarıyla mı? Savunma hakkı yok sayılıyor. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal ediliyor. Masumiyet karinesi göz göre göre çiğneniyor. Öyle bir hukuksal boşluktayız ki; insanlar tahliye edilecekleri vaadi verilerek dolandırılabiliyor. Hayatlarımız ve özgürlüklerimiz pazarlık konusu yapılıyor. Adalet sistemine güveni kalmamış insanlar, çaresizliklerinden faydalanmak isteyen kötü niyetli kişilerin tuzaklarına itiliyor.

Dilek İmamoğlu: İçi boş bir iddianame için 8 ay boyunca bekledik!

‘İÇİ BOŞ BİR İDDİANAME İÇİN 8 AY BEKLEDİK’

İlk duruşma, gözaltı sürecinin başlamasından tam bir yıl sonrasına veriliyor. Bu davanın 12 yıl sürebileceği konuşuluyor. İçi boş bir iddianame için 8 ay boyunca bekledik. Şimdi ‘duymuştum, düşünüyorum’ diye ifade veren gizli tanıklar vazgeçiyor. ‘Kimsenin hakkına giremem deyip’ tanıklıklarını geri çekiyor. Peki, aylarca esir tutulanların çalınan özgürlüklerinin hesabı nasıl verilecek?

“SADECE HUKUSUZLUK DEĞİL, ZULÜMDÜR!”

Bu; insanların hayatlarının, çocukların çocukluklarının, ailelerin yıllarının geri dönüşü olmayacak şekilde çalınmasıdır. 15,5 milyon vatandaşın cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na ve çalışma arkadaşlarına yaşatılanlar, sadece bir hukuksuzluk değil, bir zulümdür. Bu zulüm, yalnızca tutuklulara değil; eşlerine, çocuklarına, ailelerine ve tüm milletimize yaşatılmaktadır. Toplumun vicdanında derin ve onarılması zor yaralar açılmaktadır.”

Kaynak: HABER MERKEZİ