Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütçe görüşmeleri bu haftada da devam edecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçe görüşmeleri, 16 Aralık Salı günü (yarın) mecliste yapılacak.
Çevre ve ekoloji aktivistleri, son olarak “Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası” başlatarak İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale, Rize ve ülkenin pekçok ilinde ekoloji mücadelesini sürdürüyor. Çevre aktivistleri, bakanlığın bütçe görüşmeleri öncesinde bir basın açıklaması yayımladı.
Açıklamada, bakanlığın 276 milyar liralık bütçesinin neredeyse yarısının Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na ayrılacağı belirtildi.

“BAKANLIK, TOKİ’NİN FİNANSMAN AYGITINA DÖNÜŞTÜ”
Ayrıca, inşaat faaliyetlerine yönlendirilen bu kaynağın barınma hakkını nitelikli bir biçimde karşılamayı hedeflemediği, bakanlığın fiilen TOKİ’nin finansman aygıtına dönüştüğü eleştirisi yapıldı.
Ekoloji aktivistlerinin yaptığı açıklamada “Geçici barınma alanlarında yaşam koşullarının iyileştirilmemesinin yanı sıra, kalıcı konut üretimi adı altında tarım arazileri, sulak alanlar, zeytinlikler ve mandalina bahçeleri betona gömülmekte; mülkiyet hakkı ve yürürlükteki yasalar hiçe sayılarak bir inşaat ekonomisi işletilmektedir. Sosyal devleti ve koruma dengesini öncelemeyen bu yaklaşım, 2026 bütçesinin kamusal ihtiyaçları değil, müteahhitlerin taleplerinin hedeflediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Rezerv yasasıyla acele kamulaştırmaların önünün açılması, bir gecede arazilerimize, evlerimize el konulması, kira yardımlarının yetersiz olması deprem bölgesi başta olmak üzere hak ihlallerini ve hukuksuzluğu çoğaltmaktadır. Bu tablo, iktidarın barınma hakkına bakışının bir göstergesidir” ifadeleri yer aldı.

“2026 BÜTÇESİ RANTI BÜYÜTMEK İÇİN HARCANACAK”
Açıklamanın devamında, “AFAD’a ayrılan bütçe afetleri önleyici kamucu politikalar için kullanılmayacak, tıpkı 99 depreminden sonra toplanan deprem vergilerinin akıbetinde olduğu gibi göstermelik kalacak ve boşa harcanacaktır. Afet bütçesinin önemli kısmı ise yine inşaat şirketlerine aktarılacak; 2026 bütçesi rantı büyütmek için harcanacaktır.
2026 bütçesinde doğayı ve biyolojik çeşitliliği koruma, hava, su ve toprak kirliliğinin önlenmesi, havza planlamaları, orman ve kıyı ekosistemlerinin iyileştirilmesi için ayrılan kaynaklar, büyük ölçekli inşaat projeleri için ayrılan kamu kaynaklarının yanında sembolik düzeyde kalmaktadır” denildi.
“MADEN VE İNŞAAT PROJELERİNE DENETLENME KAYNAKLARI AZALTILIYOR”
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“ÇED süreçlerinin yalnızca binde birinin olumsuz sonuçlanması, bu mekanizmanın gerçek bir denetim aracı olmadığını gösteriyor. 2026 bütçesinde enerji, maden ve inşaat projelerinin çevresel etkilerinin denetlenmesine ayrılan kaynakların azaltılması ise bu tabloyu daha da karanlıkta bir yere taşıyor.
Maden ve enerji şirketlerinin doğa talanını kolaylaştırmak için çıkartılan 7554 sayılı ‘işgal yasanın’ iptali için Anayasa Mahkemesinden acilen yürürlüğü durdurma kararı beklerken, şirketlere verilen ruhsatların geldiği dehşet verici boyutu görüyoruz.

“İKLİM KRİZİNE AYRILAN PAY YÜZDE 0.5”
Adında iklim geçen bakanlığın 2026 yılı bütçesinde iklim krizi ile mücadeleye ayrılan pay yüzde 0.5’tir. Fosil yakıt bağımlılığını azaltacak, adil dönüşümü ve enerji yoksulluğuyla mücadeleyi esas alacak politikaların gündemde olmadığını göstermektedir. “İklim kanunu” adıyla çıkarılan düzenlemeler, ekolojik krizi çözmek yerine piyasa temelli bir emisyon yönetimine indirgemektedir.”
“EKOLOJİK BÜTÇE İSTİYORUZ”
Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası’nın açıklamasında “Yaşam için bütçe, doğa için bütçe” denilerek talepler şu şekilde sıralandı:
“2026 bütçesini kabul etmiyor, yaşamı, halkı ve doğayı merkezine alan bir bütçenin mümkün olduğunu hatırlatıyoruz. Bu kapsamda;
· Kentler, sermaye için genişleyen beton adalar olmaktan çıkarılıp herkes için iklim krizine ve afetlere dayanıklı yeşil yaşam alanlarına dönüştürülsün.
· İklim krizinin çözümüne ayrılan kaynak, göstermelik başlıklardan çıkarılıp gerçek bir dönüşüm bütçesine dönüştürülsün; enerji yoksulluğuyla mücadele, afetlere hazırlık, ekosistem restorasyonu ve su yönetimi için bağlayıcı hedefler ve şeffaf izleme mekanizmalarıyla büyütülsün.
· Kirletenin kollandığı vergi ve teşvik sistemi sona ersin, diyoruz.
Bizler, doğayı, emeği, kentleri ve yaşamı koruyan; rantı değil, toplumsal adaleti önceleyen bir ekolojik bütçe için herkesi tarihi sorumluluğu üstlenmeye davet ediyoruz.”




