FBI tarafından eğitilmiş, yüz ifadelerini okuma konusunda uzman olan Scott Taylor, ABD'nin savaş suçlarıyla anılan Guantanamo Hapishanesi'nde, baş sorgucularla çalıştı ve bu sebeple, 'yaşayan yalan makinası' olarak anılıyor.
Scott'a göre, birinin yalan söylediğini gösteren pek çok ipucu olabilir, lakin en belirgin olanları şunlar:
1. Gözleri hızlı kırpma
Scott Femail'e demecinde, "Dakikada 12 ila 14 kez göz kırparız, ancak stres ve baskı altındaki insanların göz kırpma hızı artar" diyor.
Zira Scott'a göre insanlar, 'yalan söyledikten hemen sonra daha fazla göz kırpma eğilimine giriyor'. Bu nedenle, bir kişinin yalan söylediğini düşünüyorsanız, özellikle sözlerini bitirdikten sonra gözlerini izlemenizde fayda var.
2. Dudak yalama
Dudak yalamanın, bir kişinin dürüst olmadığına dair önemli bir işaret olduğunu öne süren Scott, bunu şöyle açıklıyor:
"İnsanlar yalan söylediklerinde stres hormonu olan kortizol salgılarlar. Bu hormon, tükürük salgılarını yavaşlatır, ağzı ve dudakları kurutur. Dolayısıyla insanlarda, 'kuruyan dudaklarını yalama eğilimi' oluşur..."
3. Zor yutkunma
Sert (zor) yutkunma da karşınızdakinin yalan söylediğine dair önemli bir işaret olabilir. Zira yukarıdaki aynı sebeple, ağız kuruluğu durumunda yutkunmak zorlaşabilir.
4. Beden hareketleri
Scott, yalan söyleme reaksiyonunun bilinçaltında oluştuğunu ve bunun da büyük ölçüde insanların 'yüzlerine ve bedenlerine yansıdığını' söylüyor.
Scott'a göre, yalan söyleyen insanların çene, karın ve kasık gibi vücutlarının belirli bölgelerini koruyan lifleri kasılıyor. Dolayısıyla, yalan söyleyen insanlarda "vücudun hafifçe yana kayması" ya da "çenenin yana yatırılması" bunun işareti...
5. Zorlama bir dil
FBI uzmanına göre, "Doğru söyleyenler aktarır, yalancılar ise ikna etmeye çalışır." Bu nedenle kesinlik arz eden, emin olduğunuz bir konuda 'yüzde 100 eminim' ifadesini kullanmanıza hiç gerek yoktur.
Scott, bu bağlamda, "Bu insanlar anlatmak yerine satıyorlar, bu yüzden size bazı ek dolgu malzemeleri veriyorlar, çünkü 'daha ikna edici olmak' istiyorlar" diyor.
