İZMİR HABERLERİ

Zehir tesisleri için STK’lardan çağrı: Gemi sökümü durdurulsun

İzmir Tabip Odası’nın da bileşenlerinden olduğu Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, Aliağa’daki gemi söküm tesislerinin halk sağlığını, işçi sağlığı ve iş güvenliğini tehdit eden bir durumda faaliyet göstermeye devam ettiğini belirtti. Yapılan açıklamada, gemi söküm işlemlerinin durdurulması yönünde çağrı yapıldı.

Abone Ol

Sivil toplum kuruşlarından Aliağa’daki gemi söküm tesislerinin durdurulması çağrısı geldi. Ortak basın metnini okuyan, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’ndan Selma Akdoğan, “Aliağa’da gerçekleştirilen gemi sökümü; gemilerin ülkeye giriş ve söküm süreçlerindeki usulsüzlükler, izin ve raporlardaki eksiklikler, uygunsuz çalışma şartları, yetersiz denetim ve alınmayan çevresel önlemler ile birlikte çevre ve halk sağlığını tehdit ediyor" dedi.

Açıklama şu şekilde:
"Gemi söküm sürecinin tekil gemiler üzerinden değil; söküm faaliyetleri ile birlikte tekrarlanan usulsüzlükler, ulusal mevzuatımızdaki eksiklikler, denetim eksiklikleri, atık ithalatı ve Aliağa Bölgesinin mevcut çevresel sorunları ile birlikte ele alınması için ortak mücadelemiz devam ediyor. Bakanlık tarafından verilen ÇED kapsamdışı belgeleri ile bugüne kadar Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) süreci işletilmeksizin çalışmaya devam eden gemi söküm tesisleri için ÇED süreci işletilmesi gerektiğine ilişkin EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve 8 yurttaşın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı açtığı dava süreci devam ederken, “Gemi Söküm Ve Gemi Geri Dönüşümü Faaliyeti Alan Artışı Projesi” adı ile ÇED sürecinin başladığı duyurusu ÇŞİM sayfasında paylaşıldı. Mart ayında iki farklı tarih için Halkın Katılım Toplantısı duyurusu yapıldı ancak daha sonra iptal edildi.

Daha önceki açıklamalarımızda; alanın Aliağa Belediyesi tarafından satın alınması ile birlikte mülk sahibi değişse de gemi söküm faaliyetini yürüten işletmelerin ve denetleyici kurumların yükümlülüklerinin devam ettiğini hatırlatmış, hem ÇED süreci hem de söküm faaliyetleri ile ilgili uyarılarımızı paylaşmıştık. Eylül ayında Bakanlık web sayfasında “Gemi Söküm Ve Gemi Geri Dönüşümü Faaliyeti Alan Artışı Projesi” ile ilgili yapılacak Halkın Katılım Toplantısı için dört farklı tarihle duyurular yapıldı. 3.10.2025 tarihinde ise “Gemi Söküm ve Gemi Geri Dönüşümü Faaliyeti Alan Artışı Projesinin ÇED Sürecinin Sonlandırılması” na ilişkin duyuru yapıldı.

“Kabul edilebilir bir suç değil”

GEMİSANDER’in talebi üzerine gemi dönüşüm tesislerinin yer aldığı alanda, detayı açıklanmamakla birlikte, imar planı revizyonunun söz konusu olması nedeniyle imar planı çalışmalarının tamamlanınca yeniden ÇED sürecini başlatmak üzere ÇED süreci sonlandırılırken, sahadaki faaliyetlerin mevcut ÇED muafiyetine konu alanda sürdürülmesine izin verildi. Sektörün Aliağa’da faaliyete başlamasından bu yana şirketler pek çok operasyonel değişiklik geçirmiş, ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğü girdiği tarihten bu yana kapasite artışı ve devirler gerçekleşmiştir. ÇED Yönetmeliğindeki muafiyet şartlarını ortadan kaldıracak pek çok değişiklik olmasına karşın ilk kuruluş tarihinin 1993 yılından önce olması gerekçe gösterilerek ÇED’den muaf tutulmuşlardır. Alan artışı gerekçesi ile başlayan ve tamamlanmayan ÇED sürecinde ise “kapasite artışı” tanımından kaçınarak ÇED muafiyeti devam ederken prosedürün tamamlanmaya çalışıldığı açıktır. Sonlandırılan ÇED süreci esas itibariyle kıyı kenar çizgisinin deniz tarafındaki kullanım alanının genişletilmesine dayanmakta olup kıyının özgün jeolojik koşulları, kıyı bölgesindeki kirlilik ile bölgenin afet risklerine yönelik hiç bir saha araştırması yapılmadan, alan artışına konu alanın paylaşılmadan, hiç bir veri, değerlendirme ve risk analizi olmadan oluşturulması kabul edilebilir bir süreç değildir. Asıl yapılması gereken bölgenin ihtiyaçlarının belirlenerek kuru havuzlarla bir planlama yapılması, bu kapsamda bir ÇED sürecinin işletilmesidir.

“Gemi söküm faaliyetleri durdurulmalı”

Diğer taraftan Gemi Söküm Tesislerinin ÇED muafiyetine ilişkin açılan dava Anayasa Mahkemesine taşınmış olup yasal süreç devam etmektedir. Ayrıca gemi söküm tesislerinin yaratığı kirlilik, çevresel ihlaller ve mevzuat kapsamında yerine getirilmesi zorunlu olan iş sağlığı ve güvenliği koşullarını sağlamadan işletme süreçlerine devam edilmesi konusunda ilgili taraflarca suç duyurusunda bulunulmuştur. Tüm süreçte son 1 yıl içinde; söküm bölgesinde gömülü 15 bin ton atığın ortaya çıkmasına, 2 yıldır bekletilen bir geminin sökümü sırasında çıkan yangına, iş kazalarına ve iş cinayetine şahit olduk. Yaşanan ihlaller ve devam eden yasal süreç göz önünde bulundurularak gerek sahanın somut koşullarına gerekse yürütülen faaliyetin risklerine uygun kamu yararı ve bilimsel ilkeler çerçevesinde bir ÇED süreci tamamlanana ve riskleri ortadan kaldıran gerekli koşullar sağlanana kadar gemi söküm faaliyetleri durdurulmalıdır. Amacına uygun bir ÇED süreci yürütülmeli; çalışma yöntemi, alınması gereken önlemler, kontrol ve denetim mekanizmaları sorgulanmalıdır. Gemi söküm tesislerinin çevre, halk ve işçi sağlığı açısından güvenli ve sağlıklı koşullarda faaliyet gösterebilmesi için kuru havuz yöntemi zorunlu tutulmalıdır. Çevre ve halk sağlığının korunması, işçi sağlığı ve güvenliği için gerekli tüm önlemlerin alınması sağlanmalıdır.

Gemi geri dönüşüm tesisleri Çevre İzin Ve Lisans Yönetmeliğine göre çevreye kirletici etkisi olan işletmeler olarak tanımlanmasına rağmen, gemi geri dönüşümü ile ilgili özel mevzuat düzenlemesi yapılmadığı için lisanstan muaf, denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışmaya devam etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Gemi Geri Dönüşümü ile ilgili usul ve esaslar, tesislerin özellikleri, işletme koşulları, çevre kirliliği kapsamında alınması gereken önlemler, denetimi ile ilgili hususları içerecek şekilde uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak yayınlanmalıdır.

“İmar değişiklikleri ve kapasite artışları ile bölgenin kirletici yükü artırılmamalıdır”

Gemilerin sökülmesi sürecinde tehlikeli madde envanter raporları, söküm planları, atık yönetim planları, asbest ve radyoaktivite ile ilgili özel mevzuat kapsamında gerekli envanter ve ölçüm raporları istenmeli ve konusunda uzman olan personel tarafından titizlikle incelenmelidir. Söküm için getirilen tüm gemilerin fiziki koşullarının sunulan belgelerle uyumlu olup olmadığı, söküm işlemleri sırasında gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı denetlenmelidir. İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili İLO tarafından hazırlanan rehber dokümanlar ışığında ve yasal mevzuat kapsamında gerekli önlemler alınmalıdır. Aliağa, çevresel yük ve kirlilik taşıma kapasitesinin aşılmış olduğu bilimsel ve kurumsal raporlarla defalarca ortaya konmuş ve özel işletim koşullarının gerekli olduğu bir yerdir. Gemi söküm tesisleri, demir çelik tesisleri ile birlikte Aliağa bölgesinde en önemli kirletici kaynaktır. İmar değişiklikleri ve kapasite artışları ile bölgenin kirletici yükü artırılmamalıdır.

“Kamusal denetim yürütülmeli”

Yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması için, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, hem gemi söküm tesislerinin hem de tüm Aliağa’da bulunan ağır sanayi tesislerinin işletim koşulları etkin bir şekilde denetlenmelidir. Gemi Sökümü süreci; bilimsel ve teknik değerlendirmeleri ile etkin bir kamusal denetimle yürütülmelidir. Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan meslek odaları, sivil toplum örgütleri, yaşam savunucuları olarak; çevre ve halk sağlığını tehdit eden gemi söküm faaliyetlerine ve yarattığı kirliliğe karşı mücadelemize devam ediyoruz. Aliağa bölgesindeki gemi söküm çalışmaları başta olmak üzere, kentte insan ve çevre sağlığını tehdit eden tüm çalışmaların bilime, hukuka, kamu ve çevre sağlığına uygun hale getirilmesi nihai hedefi ile kararlılığımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.” dedi.

“Üstünümüze düşen mücadeleyi sürdüreceğiz”

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel’de bir konuşma yaparak, “bu yaşadıklarımız, bizim Aliağa’da yaşadığımız dünyanın, Avrupa’nın kendi çevresine karşı bizim doğamızı çevremizi bozarak insan sağlığını tehdit eden kendini temize çekmesidir. Biz aslında yıllardır birçok alanda yaşıyoruz. Çevrede, insan haklarında da yaşıyoruz. Biz neyi düzeltmek istiyorsak karşımıza başka şeyler çıkartıyorlar. Biz üzerime düşen mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.