Batuhan KAYA/İz Gazete-Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, “intihar etti” denilen oğlu Dorukhan Büyükışık’ın ölümüne ilişkin “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılanan 8 polis memuru hâkim karşısına çıktı.‘Görevi kötüye kullanma’ suçundan açılan davanın ilk duruşması İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İki sanık duruşmaya katılmadı. Müşteki Ethem Büyükışık, gizli tanıklarının olduğunu, oğlunun hayatını kaybettiği gece şantiyede 30’un üzerinde polisin olduğunu daraltılmış baz kayıtlarının teslim edeceklerini söyledi.
“İzmaritler eski olduğu için alınmadı”
O dönem olay yeri inceleme büro amiri olarak görev yapan Atakan K., olay yerindeki izmaritlerin neden alınmadığı yönündeki soruya, “13 Mayıs 2018 tarihinde grup amirim beni aradı. Şubemize olay aktarıldı. Karşıyaka’dan Narlıdere’ye tek başıma gittim. Ben olay yerine gittiğimde ekip arkadaşlarım, savcı ve adli tıp oradaydı. Ex şahsın olduğu yerde şerit vardı ancak inşaatın girişinde çekilip çekilmediğini hatırlamıyorum. Delillerin tamamı önce araca gelir eğer parmak izi tespit edilirse fotoğrafı çekilir. Sonra savcımızın bilgisi dahilinde müştekiye tespit edilir. Raporda da belirtildiği üzere hepsi yapıldı, bu genel bir prosedürdür buna ilişkin talimat vermeyiz. Hatırladığım kadarıyla ölen şahsın yakınında peçete vardı, sigara izmaritleri ve kutusunun tozlanmış eski olduğu görüldü. O nedenle alınmadı. Ölen şahsın yakınındaki peçeteyi ekibimiz aldı ancak alan açık ve çok fazla çöp vardı. Ben rahatsız olduğum için şahsın düştüğü yere çıkmadım ancak Musa E. Duygu Ö. ve Deniz A. oraya giderek fotoğraflama yaptı. Telefon da yukarıda bulundu, ekip aracına alındı. Parmak izi bakıldı. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum” diye yanıt verdi.
“Araç üzerinden parmak izi alınmadı”
Olayın yaşandığı tarihte olay yeri incelemede grup amiri olarak görev yapan Deniz A., Dorukhan Büyükışık’ın aracından parmak izi alınmadığını söyledi. Deniz A., “Olay yerine ekibim Duygu Ö. ve Musa E. ile gittim. Üstlerime de bilgi veririm. Olay yerinde çok fazla polis vardı. Ben gittiğimde cesede yakın yere şerit çekildiğini hatırlıyorum. Ekibim talimat olmadan gerekli ekipmanlara giyer ve çalışmalara başlar. Ölen şahsın çevresinde bulundum, ekipmanlarım ile yanına girdim. İzmarit ve sigara paketi alınmadı. Araç üzerinde parmak izi inceleme çalışması yapılması. Parlama ya da karanlık olsa da o fotoğraf silinmez. Anahtar üzerinden biyolojik swap alındı. Telefon için kimyasal tozlama yapıldı. Üzerime atılı görevi ihmal suçunu kabul etmiyorum” diye konuştu.
“Video çekimlerini ben yaptım”
Olay Yeri İnceleme biriminde o dönem görev yapan ve olay yerine giden ekipte yer alan polis memuru Duygu Ö., “Ekip şefim Musa E. ön bilgileri almaya gitti. Video çekimlerini ben yaptım, kamera çekimlerini Musa E. yaptı. Ölen şahsın etrafında şerit olduğunu, binanın girişinde şerit olup olmadığını hatırlamıyorum. 2018 yılından sonra bir daha olay yerine hiç gitmedim. 2021 yılında talimat üzerine kroki çizimine gittik” dedi.
“İsmail K, ‘Bu yüksekten düşme’ dedi”
Narlıdere İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde o dönem görev yapan Fikret S., amiri İsmail K.’nın kendisine, ‘bu yüksekten düşme’ dediğini ifade ederek, “Telsizden anons aldık, Halil A. ile olay yerine gittik. Biz oraya gittiğimizde iki ekip vardı ancak kim olduklarını hatırlamıyorum. Ben gittiğimde bizi bekçi karşıladı, rahmetlinin yanına götürdü. Güvenlik tedbirlerini, iki resmi ekiple birlikte çektik. Araç anahtarı ölen şahsın 15 metre gerisindeydi. Amirlerimiz ve savcı gelmeden işçilerle görüştük. Ben aslında olayın şüpheli olduğunu İsmail K.’ye söyledim ama o ‘Bu yüksekten düşme’ dedi. Aramızda başka bir konuşma geçmedi. Göreve ihmalle ilgili atılı suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.
O tarihte olay yeri incelemede çalışan ekip şefi Musa E. ise, “Olay yerinde çok fazla ekip vardı. Gerekli güvenlik alındıktan sonra bilgi aldık ve çalışmalara başladık. Sigara kutusu ve izmaritleri olayla ilişkili olmadığını düşündüğümüz için almadık. En önemli delilleri; anahtarı, telefonu aldık. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum” şeklinde beyanda bulundu.
“Olay yerini bozmadık”
Olay yerine varan ilk ekiplerden olan polis memuru Halil A., “Haber merkezinden anons geldi, biz de olay yerine gittik. Şeritleri resmi ekipten bir arkadaş ile çektik ve olay yerine hiç kimseyi sokmadık. Ölen kişinin ölü şeklini bozmadık, hiçbir eşyaya dokunmadık. Anahtar maktulün yanındaydı, telefon yukarıda. Anahtardaki amblemden aracın plakasına ulaşarak müşteki Ekrem Büyükışık’ı tespit ettik. Müştekiyi ben mi aradım başkası mı aradı bilmiyorum. İlk olay yerinde biz ve iki tane resmi ekip vardı. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.
‘Çocuk öldürülmüş’ dedi!
Acılı baba bugün mahkemede olay günü ve verdiği mücadeleyi anlattı. Ethem Büyükışık, “Doktor Gökhan Batuk geliyor ve muayeneyi yapıyor. 'Yüksekten düşme bulgusu yoktur' diyor, İsmail Köksal itiraz ediyor. Sonra babası kim diyorlar, benim yanıma geldi. Komutanım oğlunuz intihar etmedi. Bundan eminim’ dedi. Dedi ki 3 olasılık var, ‘Kanama olduğundan eminim, kalp krizi olabilir, darp olabilir, bir de kimyasal zehirlenme olur’ dedi. Ertesi gün otopsi yapıldı, ‘komutanım lütfen benim numaramı alın’, ‘beni 15-20 gün sonra arayın, sonuçlar gelir, ben size ne olduğunu söylerim’ dedim. Sonra 30 Mayıs’ta kendisini aradım ve ‘doktor bey belli oldu mu?’ Dedim, ‘Kimyasal zehirlenme yok, yüksekten düşme yok, darp nedeniyle öldü. Çok iyi bir avukat tutun, polisler olayı kapatmaya çalışıyor’ dedi. Doktor, ‘çocuk öldürülmüş’.
İhbarı şirket sahibi Tayyar Tanyer yaptı
Sanıkların yazdığı rapor, olay yeri inceleme raporu. Burada sadece ve sadece parmak izi aldı mı almadı mı diye tartışılıyor. Burada diyorlar ki ‘saat 8:15 sıralarında ihbar yapıldı’. 4 olay yeri incelemeci buna imza atmış. Bana lütfen birisi göstersin, saat 8:15’te ihbar yapıldığını göstersin. İhbarı kim yaptı biliyor musunuz? Tayyar Tanyer! İlçe Emniyet Müdürü’nü evinden alıp, adamı yatağından kaldırdı, 3-4 defa telefon görüşmesi yaptılar. O, ‘sen boş ver 112’yi ara oradan bize düşer’ dedi ve öyle oldu. Saat 8 küsür de ihbar merkeze düştü ve 8:55’te anons yapıldı. Anons yapıldığı anda buradaki 2 sanık olmak üzere, uhrevi bir yetenek yoksa en az 15-20 polis olay yerindeydi." ifadelerini aktardı.
“Oğlumu gördüğüm an öldürüldüğünü anladım”
Ethem Büyükışık, kendisine telefon gelir gelmez olay yerine gittiğini ve oraya varıp, oğlunu gördüğünde öldürüldüğünü direkt anladığını söyledi. Büyükışık, “Yeni soruşturmalar başladı. Artık bu dava ‘şüpheli ölüm’ soruşturmasından çıktı. İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tokdemir başta olmak üzere 48 adli tıp profesörü sahte rapor tanzim etti. Olay gününe dönecek olursak beni sabah Halil A. aradı. Benim adıma üç numara kayıtlı, tutturma oranı yüzde 33. Olay yeri evime 500-600 metre uzaklıkta. Yürüyerek gittim, arabanın şoför kapısı açıktı. Başında Halil A. ve İsmail K. vardı. ‘Başınız sağ olsun’ dediler. Olay yerine baktığımda oğlum demirlerin arasında yatıyordu, ağlamış gözlerinde tuz vardı. Başı demirlerin arasındaydı, yüksekten düşen birisi bu şekilde düşmez. Ben hayatım boyunca yüzlerce bilirkişilik yaptım, görür görmez öldürüldüğünü anladım” dedi.
“O saatte kim oradaysa raporunu size teslim edeceğiz”
Daraltılmış baz istasyonu kayıtlarına ulaştıklarını söyleyen Büyükışık, o gün olay yerine kim geldiyse hepsini tespit ettiklerini ve hepsinin raporunu mahkemeye sunacaklarını söyleyerek, “Sonra gözlem ve keşif yapmaya başladım. 2,5 yıl boyunca elimizde olan olay yeri fotoğrafları kaçırıldı. Daraltılmış baz kayıtlarının raporunu aldık. O saatlerde kim oraya geldiyse size teslim edeceğiz. Buradaki sanıklardan da kim gelmiş gitmiş hepsini temizleyeceğiz. O gece orada 30’un üstünde polis memuru varmış. İnşaat sahibi firmasının sahibinin oğlu Taylan Tanyer de sahibi Münir Tanyer de o gece oradaymış. Önümüzdeki günlerde yapacağımız müracat ile onlar da dosyaya dahil edilecek. Dorukhan, öldürüldükten sonra 2,5’ta polisler alıyor taşıyor ve çocuğun üstünü başını düzeltiyor” şeklinde konuştu.
“Olaya şahit olan en az 20 kişi var”
Dava dosyasındaki video ile oynandığını ve olaya şahit olan en az 20 kişi olduğunu iddia eden Büyükışık, “Arabayı park eden ve yürüyen oğlum ama saat yanlış. Video ile oynanmış. Cinayet mahalinde kameralar en önemli delildir. O an bakılsaydı Dorukhan’ı kimin öldürdüğünü görürlerdi. Oğlumu ya polis öldürdü ya da Münir Tanyer ya da oğlu Taylan Tanyer. İşçilerden biri olsa ilk gün bize teslim ederlerdi. Daraltılmış baz çalışmalarında toplantılar yapıldığını adresleri ile belirledik. Gece olaya şahit olan en az 20 kişi var. Dava değişecek artık buradaki herkesin suçu delilleri karartma” ifadelerini kullandı.
“Sanıkların hepsi ihbardan önce oradaydı”
“Devlette bulunan her rapor gerçek dışıdır” diyen Büyükışık, “Sanıkların hepsi ihbardan önce olay yerindeydi. Gece orası ana baba günüymüş. Bir tanığımız da var. Biyolojik delillerin alındığı söyleniyor ama alınmadı. Suç delillerini karartmanın tek bir yöntemi yok yanlış ışıkla da çekerseniz gizlersiniz. Bu raporlarda her paragraf gerçek dışı. Karıma yalan söyledim, beni affetsin. Ona 3,5 yıl kalp krizi dedim, cinayet desem bu delilleri toplayamazdım” açıklamasını yaptı.
“Bu organize suç örgütü çözülmeye başladı”
Büyükışık, “Biz bugün organize bir suç örgütünün çözülmeye başladığını görüyoruz. Burada da 5 kişilik sanık listesinde de isimler eksik. Artık durum netken bizim talebimiz failin kim olduğu, neden bu delillerin karartılmaya çalışıldığı, hangi organize suç örgütünün olayın içinde olduğunun tespit edilmesidir. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum. Buradaki kişilerin de suç delillerini karartmak ve suçluyu kayırmaktan yargılanmasını istiyorum” dedi.
Ara karar verildi
Büyükışık’ın müdafisi, savunmanın ardından talepleri sıraladı. Mal varlıkları araştırılmasını, İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “kasten öldürme” davasının bu davaya dahil edilmesi, GPS kayıtlarının istenmesi, sanıkların tutuklanması ya da adli kontrol tedbiri, o tarihteki Narlıdere İlçe Polis Merkezi’nin telsiz kayıtları talep edildi.
Mahkeme başkanı tüm savunmaların alınmasının ardından ara karadı verdi. Tutuklanma ve adli kontrol talebi reddedildi. Mal varlıklarının araştırılması, Narlıdere İlçe Polis Merkezi’nin telsiz kayıtlarının, sanıkların GPS kayıtlarının istenmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 10 Ekim’de
Hâkim, bir sonraki duruşmanın 10 Ekim 2025 tarihinde, saat 9:20’de görülmesine karar verdi.