Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cezaevinden yaptığı sosyal medya paylaşımında kentin konut kooperatifçiliği tarihini detaylı şekilde anlattı. Soyer, paylaşımında İzmir’de yapılan kooperatif çalışmalarını anlatarak, kendisi hakkında yürütülen soruşturmaya değindi. Soyer, "1989-1994 yılları arasında Yüksel Çakmur döneminde de benzer şekilde İzkonut, İzyuva, İzkent adıyla yeni projeler oluşturulmuş ayrıca Egekoop öncülüğünde Egekent 2 ve Egekent 3 projeleri başlatılmıştır. Bu dönemdeki Toplu Konut Fonu’nun Genel Bütçe’ye alınması ve kredi daraltmalarıyla bazı projelerin tamamlanması uzamak durumunda kalmıştır. Yüksel Çakmur döneminde, başlatılan projelerden 3.010 konut tamamlanırken bunlara ilave olarak başlatılan 4.400 konutluk projeler de 1999 yılına kadar peyder pey tamamlandılar. Burada insan sormadan edemiyor… Yüksel Çakmur göreve geldikten sonra, Burhan Özfatura tarafından başlatılan kooperatif inşaatlarını durdursaydı Burhan Özfatura da dolandırıcılıktan mı yargılanacaktı?” dedi.

Soyer, sosyal medya paylaşımı şu şekilde:

“BÖLÜM 5 - İZMİR’DE KONUT KOOPERATİFÇİLİĞİ TARİHİ

Konut Kooperatifleri İzmir’de ilk olarak 1940’lı yılların ortalarında Kültürpark’ın 26 Ağustos Kapısı karşısında Kahramanlar’da Belediye’nin kooperatiflere ucuz arsa satmasıyla başladı. Kooperatif kurucuları Ankara’daki gibi yine memurlardı. İlk kooperatif evleri, Emlak Kredi Bankası kredileriyle tamamlandı.

1960’dan 1975 yılına kadar kurulan kooperatiflerin büyük çoğunluğunun ortak sayıları 25’ten azdı. 1973 yılında SSK Konut mevzuatına göre en az 7 olan ortak sayısı 30’a yükseltildi. Ortak sayısı 50-100 ve üzerinde olan kooperatif sayıları hızla artmaya başladı.

1982-1983 yıllarında İzmir’de yapılan tüm konutların içinde kooperatiflerin oranı %10 düzeyinde ulaştı.

1980 sonrası konut kooperatifçiliği, hem kendi içinde gelişme gösterdi hem de yapısal bir dönüşüm içine girdi.

1980’lerde “milli konut politikası” benimsendi ve konut piyasasında ciddi hareketlenmelere yol açacak yasal düzenlemeler yapıldı. 1984’te 2985 Sayılı Toplu Konut Yasası çıkarıldı ve kredi verme yolu açıldı.

Dar ve orta gelirlileri konut sahibi yapmak, büyük kentlerdeki gecekondu yığılmasını önlemek, devlet desteğinden yararlandırmak, özerk yönetimlere ağırlık vermek, Arsa Ofisi kanalıyla arsa üretmek bu sürecin temel hedeflerini oluşturdu.

Kamu Konut Fonu yerine oluşturulan Toplu Konut Fonu, çok çeşitli gelir kaynaklarının aktarılmasıyla, finansal olarak güçlü bir yapıya kavuşturuldu.

1985 yılında 3194 sayılı İmar Kanunu ile belediyelere plan yapma ve onama yetkisi verilmesiyle toplu konut uygulamaları ve gecekondu ıslah ve önleme çalışmaları hız kazandı. 15 yılı kapsayan nüfus projeksiyonu yapıldı ve bu tahminlere göre, imar planları hazırlandı. Nazım imar planı kararlarına göre kuzeyde Egekent – Koyundere aksı ile güneyde Gaziemir ve güneyi yeni iskan alanları olarak belirlendi. Yeni konut alanlarının toplu konut alanı olması kararlaştırıldı.

1984- 1989 yılları arasında Burhan Özfatura, Ankara Batıkent Projesini örnek alarak Egekent-1 uygulamasını başlattı.

Bu uygulamanın dikkat çekici 2 özelliği vardı:

1) Konut yapımı, konut kooperatifçiliğinden farklı olarak konut alanının fiziki, toplumsal ve kültürel çevresiyle birlikte ele alınmasını sağladı ve ölçeği bakımından İzmir’de o güne kadar yapılmış olanların hepsinden çok büyüktü. Toplam 8.548 konut ile İzmirlilerin ihtiyacını karşılamadaki payı sonraki girişimlerin önünü açtı.

2) Sosyal demokrat bir anlayışla, Ankara’da ilk uygulaması yapılan proje, İzmir’de liberal uygulamaları savunan muhafazakar karakterli sağcı bir belediye başkanı tarafından hayata geçirildi.

Egekent Projesi’nin gerçekleşmesinde öncü İzmir Belediyesi oldu. Çiğli’de mülkiyeti kendisine ait alanda başlatılan projede 41 Kooperatifle protokoller yapıldı, Kooperatif ortak sayısı 8.548’e çıktı.

9.448 konutluk Çiğli Egekent-1 projesi dışında aynı dönemde üç önemli sosyal konut projesi daha gerçekleştirildi.

1986 yılında başlayan Buca Evka 1 projesi ile 57 hektarlık alanda 4.588 daire 1988 yılında,

Çiğli Evka-2 Projesi ile 116 hektarlık alanda 3.120 konut üretimi 1989 yılında,

Ceyhan Kayhan cezaevinden yazdı: Bu neyin kini?
Ceyhan Kayhan cezaevinden yazdı: Bu neyin kini?
İçeriği Görüntüle

1987 yılında başlayan Evka-3 Bornova Projesi ile 30 hektarlık alanda 1990 yılına kadar 1.439 konutun üretimiyle toplam 9.147 konut tamamlandı.

Bu iki örnek ile dar gelirlilere 70-100 m2 arası gibi küçük ama kullanışlı ve ucuz evler sunulmuş, kredi ve maliyetlerde çok makul çözümler ortaya konmuş oldu.

1989-1994 yılları arasında Yüksel Çakmur döneminde de benzer şekilde İzkonut, İzyuva, İzkent adıyla yeni projeler oluşturulmuş ayrıca Egekoop öncülüğünde Egekent 2 ve Egekent 3 projeleri başlatılmıştır. Bu dönemdeki Toplu Konut Fonu’nun Genel Bütçe’ye alınması ve kredi daraltmalarıyla bazı projelerin tamamlanması uzamak durumunda kalmıştır. Yüksel Çakmur döneminde, başlatılan projelerden 3.010 konut tamamlanırken bunlara ilave olarak başlatılan 4.400 konutluk projeler de 1999 yılına kadar peyder pey tamamlandılar.

Burada insan sormadan edemiyor…

Yüksel Çakmur göreve geldikten sonra, Burhan Özfatura tarafından başlatılan kooperatif inşaatlarını durdursaydı Burhan Özfatura da dolandırıcılıktan mı yargılanacaktı?

1994-1999 yılları arasında Evka-4, Evka-5, Evka-6 ve Evka-7 ile toplam 10.634 konut üretilip teslim edildi.

1992-2000 yılları arasında Egekoop İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle Menemen Ulukent, Torbalı Ayrancılar ve Buca Tınaztepe’de 7.052 konut tamamlandı.

1984 – 2000 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi ve kooperatifler, kooperatif birlikleri ortaklığıyla yaklaşık 40.000 konut inşa edilmiştir.

1980’lerde başlayan ve 1982’de TOKİ ve çok gelir kaynaklı Toplu Konut Fonu ile ivme kazanan, kooperatifçilik ve toplu konut imalatındaki “sosyal konut” kaygısı maalesef yavaş yavaş ortadan kalktı.

2002 yılına kadar 43.145 konut imalatını tamamlayan ve 950.000 konutun kredilendirilmesini sağlayan TOKİ, 2003 yılında önce Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na, 2004 yılında Başbakanlığa ve 2018 yılında ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlandı. Toplu Konut Fonu ise önce ayrıcalıkları kaldırıldı, 2001 yılında ise tasfiye edildi. Devlet, konut imalatını ve konut imalatı desteğini sosyal bir konu olarak ele almaktan çıkartarak ticari bir konu haline dönüştürerek ülkede konut imalatını hızla özel sektörün tekeline terk etti.

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından 2022 yılında hazırlanan “İzmir Kooperatif Analizi - 2022” raporunda; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2021 verilerinden hareketle İzmir ili sınırlarında, 493 konut yapı kooperatifinin faal olduğu ve bu kooperatiflere 22.835 kişinin ortak olduğu ve ortalama her kooperatife 46 ortak düştüğü belirtilmektedir. Analizde faal olan mevcut kooperatiflerin çoğunluğunun 1981-2000 ve 2011-2021 yılları arasında kurulduğu yer alıyor. Kooperatif sayısının sırasıyla Konak, Bornova, Karşıyaka, Buca ve Aliağa ilçelerinde yoğunlaştığı fakat söz konusu kooperatiflerin konut üretiminde ne durumda olduklarına dair bir veri sunulmuyor. Son yıllarda kurulan kooperatiflerin ise ortak sayısının giderek düştüğü ve yoğunluklu olarak 7 ortaktan oluştuğuna dikkat çekiliyor.

***

2002-2024 yılları arasında, konut imalarında özel sektörün payının artışını ve oturulan eve sahip olma oranının nasıl düştüğünü daha önce anlatmıştım.

Bugün tüm ülkede “barınma hakkı”, iktidarın da muhalefetin de yerel yönetimlerin de en öncelikli sorunu haline gelmiştir.

Bir yanda, deprem ülkesi olmamız gerçeğine rağmen depreme dayanıksız olduğu tespiti yapılan yüzbinlerce bina, diğer yanda konut edinme hayalini bile kaybetmiş olan milyonlarca emekçi ve emekli insan vardır.

Bugün 62 m2 bir konut için yaklaşık 4 milyon 800 bin lira bedel talep edilen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir gayrimenkul sertifikası projesi ortaya atıldı. Tüm televizyon kanallarında vatandaş için davetler yapılıyor, ev sahibi olmanın harika bir yolu olarak gösteriliyor. Halbuki bu rakamlar bir işçinin bir emeklinin hayaline bile sığmayacak kadar büyük.

Bu kangren olmuş sorunu çözmeye ne bir belediyenin ne bir bakanlığın ne de hükümetin gücü yetmez.

Yapılması gereken şey, son bölümde detaylarını önereceğim çözümle, hükümetin, belediyenin, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşın öz gücünü ortaya koyacağı kooperatiflerin işbirliği yapmasıdır.

Bu büyük ortak kaynak havuzu yaratılamazsa hiçbir kurum sorunu çözemez.

Oysa sorunu çözme güçlü iradesinin ortaya konması ve bir mutabakata ulaşılmasıyla ortak kaynak havuzu yaratılabilir ve bu devasa sorun çözüme kavuşturulabilir.

Çözüm vardır; çünkü “Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır”.

Değerli Dostlar,

6. Bölümde sizlerle Dünyadan iyi örnekleri en son 7. Bölümde ise çözüm önerilerini, Türkiye’deki barınma krizi için ne yapmalı, nasıl yapmalı konusundaki fikirlerimi paylaşacağım.

Sağlıcakla kalın..!

İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu

Koğuş B/63

Buca - Kırklar

Muhabir: ALEYNA ARSLANBAŞ