Ender Gündüz/Ege’nin Sesi - İzmir'in Urla ilçesinde, belediye encümen kararıyla Kıyı Kanunu gerekçe gösterilerek kaçak olduğu öne sürülen evleri hakkında yıkım kararı verilen Balıklıova Mahallesi sakinlerine Çarşamba gününe kadar evlerinin boşaltılması için tebligat gönderildi.

Balıklıova sakinleri, daha önce köy statüsünde olan ve köy muhtarlığıyla anlaşarak sözleşme imzalanmış, çevre sakinleri de kendi imkânlarıyla bu arsalar üzerine ev yapılmış. Büyükşehir yasası ile bu vasfını kaybeden ve mahalleye dönüşen Balıklıova’daki arsalar, yasa çerçevesinde Urla Belediyesi’ne geçti. Bu arsalar Urla Belediyesi’ne geçince, Belediye Başkanı Sibel Uyar, encümen kararıyla tahliye kararı almıştı.

Dava açılan konuyla ilgili Sibel Uyar kararından vazgeçmeyince, CHP İzmir İl Başkanlığı'na yastık ve battaniyeleriyle gelerek durumu protesto eden Balıklıovalılar’a, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Danıştay sonucunun bekleneceğini söylemişti. Fakat CHP’li Belediye Başkanı Sibel Uyar, Kılıçdaroğlu’nun sözünü dinlemeyerek, İdari Mahkemenin dahi sonucunu beklemeden Urla Kaymakamlığı’ndan bu evlerin tahliye edilmesini istedi.

Bu istek üzerine Urla Kaymakamlığı’ndan tebligat geldi. Balıklıova sakinlerine, Çarşamba günü sabah saat 09.00’a kadar evlerin boşaltılıp anahtarı belediyeye teslim etmelerini, aksi takdirde tahliye işlemlerinin gerçekleştirileceğini bildiren yazı Kaymakamlık tarafından gönderildi.

Konuyla ilgili Ege’nin Sesi’ne açıklamalarda bulunan Öğretmen Yusuf Altun, “Bundan 30 yıl önce köy muhtarlığı sözleşmesi üzerinden buraları kiralayıp üzerine ev yapmıştık. 2014 yılında Büyükşehir Belediye Yasası değişince köy statüsünü kaybeden köyler mahalleye dönüştü. Mahalleye dönüşünce Balıklıova köyüne ait arsalar belediyeye geçti. Urla Belediyesi’ne ait olunca, yasa diyor ki, köy statüsünü kaybeden mahalleler, alacağıyla, borcuyla ve mallarıyla belediyelere devredilir. Bu koşulda bizim mal varlığımız da alacağımız da borcumuz da devredilirken, Urla Belediyesi bizi köy muhtarlığıyla yaptığımız sözleşmeyi dikkate almadı. Sizin köy muhtarlığıyla yaptığınız sözleşme beni ilgilendirmez dedi. Daha sonra encümen kararıyla dava açtı. Biz de İdari Mahkemeye dava açtık ve henüz sonuçlanmandı” dedi.

“BELEDİYE KAYMAKAMLIĞA BAŞVURDU”

Urla Belediyesi’nin Kaymakamlığa başvurarak tahliye kararı çıkarttığını söyleyen Altun, “Bunların üzerine biz de CHP İl Binasına gitmiştik, protesto amaçlı üç günlük eylem sonunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Milletvekili Musa Çam aracılığıyla talimat vererek, Danıştay’dan davayla ilgili kesin karar gelene kadar herhangi bir yıkım ve tahliyenin söz konusu olmayacağını söyledi. Danıştay’dan değil, İdari Mahkemesi’nden daha karar çıkmadan Urla Belediyesi Kaymakamlığa müracaat ederek tahliyemiz konusunda karar çıkartmış. Bütün bunlar Belediye Başkanının tasarrufunda olan konular.Belediye, Kaymakamlık üzerinden, 20 Ocak Çarşamba günü sabah saat 09.00’da evimizin tahliyesinin yapılacağına dair yazı gönderdi. Eğer o tarihe kadar evimizin anahtarlarını belediyeye vermezsek, o saatte tahliye kararının uygulanacağını bize tebliğ ettirdi” şeklinde konuştu.

“UYAR, KILIÇDAROĞLU’NUN VERDİĞİ SÖZÜ UNUTMUŞ OLMALI”

Sibel Uyar’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözünü hiçe saydığını kaydeden Altun, “Sibel Uyar, bu güne kadar yaptığı uygulamalardan ziyade, ülkeyi yönetmeye talip olan muhalefet partisi Genel Başkanın basın önünde bize verdiği, Danıştay kararı çıkmadan tahliye ve yıkım olmayacak diye verdiği söz var, bunları unutmuş olmalı. Biz bu söz üzerine CHP İzmir İl Binası’nı terk ederek evlerimize döndük.  Bugün Danıştay’ı bırak İdare Mahkemesi karar vermeden, karanlıktan mal kaçırır gibi, Cuma günü bu yazıyı verip, Çarşamba günü evlerimizin yıkılacağını söylüyor. Kışın bizi sokaklara atıyor. Çarşamba günü, çocuklarımızla, eşlerimizle evlerimize sahip çıkacağız. Bu konuda yeni bir direniş göstereceğiz.  Ve umuyorum ki insanların aklı başına gelir. Bu konuda Genel Başkanın sözünü hiçe sayanlar, zor duruma sokanlar aklıselim davranırlar. Ya da parti öyle davranır ve müdahale eder” ifadelerini kullandı.

Altun, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“KOCAOĞLU’NUN MÜDAHALE ETMESİ LAZIM”

“CHP’nin kurultayı var, bu kurultayda Genel Başkan tekrar Kılıçdaroğlu seçildi, bugün de PM üyeleri seçilecek.  Ama itibarsız insanların ki ben hiçbir insanı bu anlamda ifade etmek istemem. Ama bize söz verip, o sözü yerine getirtmeyen insanlarla ilgili basında Çarşamba günü oldukça şeyler söyleyeceğiz. Bizi topraklarımızdan atmaları, evlerimizden atmaları zulümdür. 74 aile, 400 insan sokakta kalacak. Böyle bir şey olursa CHP İl Yönetiminin basiretsizliği ortada, hatta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun buna müdahale etmesi lazım. Böyle olmazsa biz CHP’ye tekrar gitmeyeceğiz, Ankara’ya Kılıçdaroğlu’nun evinin önüne gideceğiz”

“SÖZÜNÜ GEÇİREMEDİKLERİ BELEDİYE BAŞKANLARI…”

“Aziz Kocaoğlu ile bu konuyu hiç görüşmedik, konuşmadık. Bu konuda bilgisi vardır. Aziz Kocaoğlu gibi kendi iline hâkim, ilçe belediye başkanlarının üzerinde etkisi olan birisinin bu gelişmelerden bihaber olması mümkün değil. Bu konuda ne diyordur bilmiyorum. Ama 1 Kasım seçimi öncesinde seçime yönelik ‘yapmayın, etmeyin, seçim var’ şeklindeki tavırlarıyla, bizi kandırarak tahliye ve yıkım garantisi vermişlerse yazık. Hem Genel Başkana hem partiye yönelik ciddi bir eleştirimizdir bu. Ama öyle değil de, gerçekten yasayı, hukuku, bizi düşünerek, dava sonucunu bekleyerek, ancak öyle tahliye olunur demişlerse bu insanidir. Ama bu sözleri geçiremedikleri bir belediye başkanı önünde Genel Başkanlık yapmaları da düşündürücüdür”

“EŞİNİN ÜZERİNDEN PAZARLANDIĞI SÖYLENİYOR”

“Tayyip’in villaları olarak geçen yerlerin, Danıştay’dan karar çıkmasına rağmen yıkmamak için topu başka yerlere atıp yıkmayan, yıkmamak için mazeret gösteren insanın, Genel Başkanın sözünü dinlemeyecek kadar aceleci davranması ise manidardır. 74 aileyi sokağa atmak manidardır. Burayla ilgili şunu söylese anlarım, sizi sokağa atacağız, onun yerine orada şöyle bir projemiz var der. Burayla ilgili söylenen hiçbir proje yok. Burayı birilerine pazarlamayla ilgili basında çıkan şeylerin haklılığını gündeme getiriyor. Bir yerde bir haberde, Belediye Başkanı’nın eşinin üzerinden burasının pazarlandığı söyleniyor. Bu haberi benim gibi insanlar okuyorsa, partinin kurultay heyecanından da sıyrılıp neler oluyor diye aslının olup olmadığını sorması lazım”

“SUÇ ORTAKLIĞI MI VAR?”

“AKP’li milletvekilleri de bu konuda suç ortağı gibi ses çıkartmıyorlar. İzmir’de, CHP’nin en güçlü ol denilen yerde, köylüler 3 gün CHP İl Binasına gidiyor, AKP’li hiç kimse bir telefon bile açmıyor, sizin derdiniz ne diye. Bu kadar mı çıkar ortaklığı var? Bu kadar mı Sibel Uyar’la birilerinin bağlantısı var? CHP’nin binasında neler oluyor diye bir haber yapın, bir şeyler söyleyin. Bu sessizliğin de korkutucu olduğunu düşünüyorum”

“SURİYELİLERE BİZ DE Mİ EKLENECEĞİZ?”

“Çarşamba günü başımıza ne gelecek, Türkiye’deki Suriyelilere 400 tane kendi vatandaşları mı eklenecek? Umarım aklıselim davranıp birileri müdahale eder. Buradaki insanların hepsi yoksul, villa, yat sahibi değil. Bu kış günü bu insanlar sokağa atmanın insancıl bir yanı yok”

“KAYMAKAM İNSANİ YÖNDEN BAKMIYOR”

“Kaymakam buraya gelmiş dolaşmış, burada yatalak insanlar var demiş insanlar, ambulans getiririz, götürürüz demiş. Ambulansa götürü bir hastaneye koyup bırakacaklar. İnsani yönden bakmıyor ki, bu insanlar nereye gidecek, ne yapacaklar? Evimiz vardı, toprağımız yoktu ama şimdi yurtsuz olacağız. Öğrencilerime karne vereceğim, oraya gidip karneleri verebilir miyim bilmiyorum, karneleri getirip burada vermeyi düşünüyorum. Milli eğitimden soruşturma açılma ihtimali de var, bunu da göz önüne alarak otobüs tutup çocuklarımı buraya getirip karne vermeyi düşünüyorum. Evimizi bırakamıyorum çünkü”

Editör: Haber Merkezi