MİHRİCAN CANDEMİR / İZ GAZETE 14 Mart Tıp Haftası nedeniyle, görevi sırasında katledilen sağlık çalışanlarını anmak için Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikası (SES) ve İzmir Tabip Odası, Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Her yıl olduğu gibi bu yılda denize karanfil bırakarak katledilen sağlık emekçilerini anan sağlık çalışanları, hükümete seslendi.  

21 yıldır uygulanan ‘Sağlıkta Dönüşüm’ programına eleştirilerde bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Süleyman Kaynak, “Bugün ise 21 yılını bulmuş sağlıkta dönüşümün sonuçlarını her gün yaşamaya devam etmekteyiz. Sağlıkta dönüşümün temeli hekimin itibarsızlaştırılmasına dayanmaktadır. Sağlıkta dönüşüm, hastanın müşterileştirilmesine, kurumların kendi yağı ile kavrulmak zorunda bırakılan ticarethanelere dönüşmesine ve tüm hastaların üçüncü basamakta bakılması gibi evrensel sağlık hizmeti değerleriyle hiçbir şekilde bağdaşmayan temellere dayandırılmıştır. Gelinen nokta, yoksullaşan, band çalışanı haline gelmiş, tükenmiş ve mesleğinden soğumuş, mali, idari, fiziki, psikolojik ve hukuki şiddet altında ezilmeye çalışılan, hakları yok sayılmaya çalışılan hekimliktir. Gelinen nokta, artık hastanın asla ulaşamadığı ulaşsa da satın alamadığı pahalı, endüstrileşmiş sağlık hizmetidir. Gelinen nokta, halkın artık sağlığını satın almak zorunda bırakılmasıdır. Geldiğimiz nokta, yıllar yılı şehir hastaneleri efsanesine ödenecek ve giderek çoğalan dev bütçelerdir. Gelinen nokta” beni Türk hekimlerine emanet ediniz” gibi dünyada söylenmiş en önemli sözlerden birisinden” giderlerse gitsinler” gibi büyük bir hatadır” diye konuştu.

Koca'ya hatırlatalım!

6 Şubat Depremi’nin ve pandeminin toplum sağlığına yönelik etkisinin hala devam ettiğini vurgulayan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Yüce Ayhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya seslendi. Ayhan, “İnsanlarımız pek çok kronik sağlık sorunu ile kalakalmış, yoksulluk daha da derinleşmişken, demokrasi, hukuk, insan hakları ve ifade özgürlüğü her geçen gün ağır darbeler alıyor. Peki biz hekimler; yok sayıldığımız, tüketim nesnesine dönüştürülen sağlığın araçları olarak tepe tepe kullanıldığımız, ölümüne çalıştırıldığımız, emeğimizin değersizleştirildiği koşullarda neler yapabiliriz, bu zorlukların üstesinden birlikte gelebilir miyiz? Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, sık sık sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili söz verdikleri ancak yapamadıkları bazı konular olduğunu ifade etmekle yetinemeyeceklerini bu 14 Martta bir kez daha hatırlatalım o halde!” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda Ayhan, Türk Tabipleri Birliği olarak son yıllarda hazırladıkları sağlıkta şiddet, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, fiili hizmet süresi zammı, öğrencilerin özlük hakları düzenlemeleri, tüm ücretlerin emekliliğe yansıması, 7600 ek gösterge, emekli sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarında iyileştirme yapılması gibi kanun tekliflerini ısrarla Meclis’teki partilere sunduklarını ancak Meclis’te gündeme dahi alınmadığını da aktardı.

14 Mart'ta 14 talep

TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerilerinin mecliste kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Ayhan, güvenli çalışma ortamlarının sağlanması gerektiğini de vurguladı. Ayhan, “ Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır. Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir. Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır. Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir. Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir.Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir. Vergide adalet istiyoruz! Vergi dilimi üst sınırı %15 olmalıdır. Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir. Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır. Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır. Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır. Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir. Bu 14 Mart’ta da mücadelemiz için 14 talebimizi sizlerle paylaştık, birlikte seslenmeye, eylemeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı. 

Şiddeti körükledi

'Sağlıkta Dönüşüm’ programının şiddeti körüklediğini söyleyen SES İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Hava Akcan, aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı’nı yaşadıkları sorunlardan dolayı mücadele haftası olarak gördüklerini de belirtti. Akcan, “14 Mart Tıp Bayramı’nı bizleri yönetenler tarafından ‘bayram havası’ görünümü verilmek istense de biz sağlık emekçileri, yaşadığımız sorunlardan dolayı bu haftayı mücadele haftası olarak görüyor ve taleplerimiz için alanlarda oluyoruz. 20 yıldır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm programının getirdiği güvencesiz çalışma tükenmişlik getirmiş, aynı zamanda şiddeti körüklemiştir. Bugün gelinen noktada kayda geçen günlük 60’dan fazla şiddet vakası vardır. Kayıtlara geçmeyen daha da fazla olduğu bilinmektedir” dedi. Ayrıca tüm ülkede açılan Şehir Hastaneleri ile beraber artan iş yükü, eksik istihdam ve uygulanan yanlış sağlık politikaları sebebiyle nitelikli sağlık çalışanlarının yurtdışına gitmesine sebep olduğunu vurgulayan Akcan, “Bakanının komisyon toplantısında eliyle para işareti yaparak pandemi dönemin baş tacı dilen biz sağlık emekçilerini maddiyata önem veren bireyler gibi göstermiş ve yurtdışına gitme ve istifaların sebebini de buna bağlamıştır. Halbuki Sağlık Bakanı’da çok iyi biliyor ki asıl sebep sağlıksız, güvencesiz, angarya çalışma ve itibarsızlaştırmadır” ifadelerini kullandı.
 

Editör: Tuğkan Üsküp