Eda Aktaş - İzmir’de 29 Aralık’ta barış talebiyle bir günlük iş bırakma eylemi yapan Eğitim Sen üyelerine yönelik idari soruşturmalar devam ederken, Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın çıkardığı ‘Terör örgütü’ genelgesi ile soruşturmalardaki suçlamalar değiştirildi. Genelgelerden önce başlayan 29 Aralık eylemi soruşturmalarında ifadeye çağrılan eğitim emekçileri, sadece bir gün işe gelmemekle suçlanıyordu. Ancak her iki genelgeden sonra hakkında soruşturma olan eğitim emekçileri, “Sendikal amaçlı olmayan siyasi içerikli eyleme katılma” suçlaması ile yeniden ifadeye çağrıldı.

SÜREN SORUŞTURMALARDA SUÇLAMA DEĞİŞTİ

Bölge illerinde devam eden sokağa çıkma yasaklarına ve çatışmalara karşı 29 Aralık 2015 tarihinde KESK, DİSK ve TMMOB öncülüğünde, “Savaşa Karşı Barışı Savunacağız” sloganı ile iş bırakarak barış talebini dile getiren emekçiler cezalandırılmaya devam ediliyor. Başbakanlığın ve Milli Eğitim Bakanlığının çıkardığı, ‘Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında Terör Örgütü’ genelgesinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik Daire Başkanlığının yayımladığı ‘Siyasi amaçlı terör eylemi’ genelgesi ile eğitim emekçilerine yönelik açılan soruşturmaların içeriği değiştirildi. İzmir’de Eğitim Sen üyesi olan 3 bine yakın eğitim emekçisi genelgeden önce alınan ifadelerle birlikte üçüncü kez ifadeye çağrıldı. İfade işlemleri bitenlere ise ilk süreçte ihraç, sürgün, kademe ilerlemesi durdurma ve 30’da 1 maaş kesintisi cezaları verilmeye başlandı. 29 Aralık grevine yönelik soruşturmaları Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Bahri Akkan ile konuştuk.

‘BAKANLIK SENDİKAL AMAÇLI OLMADIĞINI İDDİA EDİYOR’

Geçen hafta itibariyle Konak ilçesinde ceza kararlarıyla ilgili son savunmaların alınmaya başlandığını ifade eden Akkan, Karabağlar ilçesinde savunmaların tamamlandığı, Kiraz ilçesinde ise üyelerinin sürgün edilerek 30’da 1 maaş kesintisi cezası aldıklarını söyledi. Soruşturma sürecinde kişilerin üçüncü kez ifadeye çağrıldığını belirten Akkan, “Rehberlik Daire Başkanlığı Mart 2016’da bir genelge çıkardı. Soruşturmalar genelge çıkmadan önce başlamıştı. Bu genelge kapsamında bakanlık suçun niteliğini değiştirmeye çalışıyor. Çıkarılan genelgede ‘29 Aralık eylemi sendikal amaçlı değil terörü destekleme ve övme amaçlı eylemdir’ deniliyor. İlk ifadelerin ardından çıkarılan genelgeden sonra bakanlık soruşturmaları merkezileştirmek için kendi müfettişleri ile tekrar ifade aldı ve son aşamada tekrardan ifadeler alınınca üç kez ifade verilmiş oldu” dedi. Soruşturma aşamasında bakanlık müfettişlerinin, “Eylemin siyasal amaçlı olduğunu biliyor muydunuz?” sorusunu eleştiren Akkan, “Zorlama cezalar veriyorlar. Eylemin içeriğini biliyor muydun, bilmiyor muydun diye ikiye ayırmaya çalışıyorlar insanları ve cezaları ona göre vermeye çalışıyorlar. Bu soruya sendikanın savunması dışında cevap vermeyenlerin bile, bilerek katıldı diye cezaları belirleniyor. Bilerek katılanlar için kademe ilerlemesi, durdurma cezası ya da meslekten ihraç etme şeklinde iki ceza teklifi veriliyor. Bilmiyorum diyenlere ise 30’da 1 maaş kesintisi cezası ya da kınama cezası veriliyor” şeklinde konuştu. İzmir’de şu anda 3 bine yakın kişi hakkında soruşturma açıldığını, bunlardan 900’den fazlasının ise ihraç talepli soruşturma olduğunu ifade eden Akkan, 2 bin civarında kişinin ise kademe ilerlemesi cezası olduğunu, geriye kalan az sayıda kişinin ise bilmeden katıldıklarını söylediğini dile getirdi.

‘BAKANLIK SENDİKALAR BARIŞ TALEP EDEMEZ DİYOR’

Soruşturmalarda, “Alan eylemine gittiniz mi? Öğrencilere bilgi verdiniz mi? Velilere bilgi verdiniz mi? Gelmeyeceğinizi okul idaresine bildirdiniz mi?” şeklinde soruların sorulduğunu anlatan Akkan, şöyle devam etti: “Bunların hiçbirini sorma hakları yok. Çünkü sendikalar eylemlerini basın yayın yoluyla kamuoyuna duyurur. Okul idaresi ya da işverene bildirme gibi bir zorunluluğu yoktur. Eylem eğitim, öğretimi aksatmak amaçlı olduğu ve sendikal faaliyet dışı eylem olarak gösteriliyor. Yani barış istemek sendikaların talebi olamazmış onlara göre.” Yapılan soruşturmaların ve verilen cezaların hiçbir hukuki tarafı olmadığını ifade eden Akkan, “2010’da verilen cezalarla ilgili AİHM geçen ay karar verdi. 300 civarında kişiye Türkiye devletinin tazminat ödemesine hükmetti. Ülke bir sürü para cezası ödemek zorunda kalacak. Hükümet yanlış yaptığını bilerek cezalar vermeye devam ediyor. Ama cezalar geri döndüğünde biz kazanmış olacağız” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi