İz Gazete - Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri olarak gösterilen 15-16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye'de İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan eylemler her yıl düzenlenen anmalarla hatırlanıyor.

DİSK Ege Bölge Temsilciliği 15-16 Haziran İşçi Eylemleri’nin yıl dönümünde DOSTCAM işçilerinin direnişte olduğu Çiğli Organize Sanayi Bölgesi'nde kitlesel bir eylem yaptı. Vardiya çıkışında ya da iş bırakarak eyleme katılan yüzlerce işçi hep bir ağızdan birleşme çağrısında bulunarak direnişteki DOSTCAM işçilerinin yanına yürüdü.  Sendikal hareketi yakından takip eden Evrensel Gazetesi’nin başyazarı İhsan Çaralan, yurt çapında yapılan 15-16 Haziran anmalarının en anlamlısının İzmir’de gerçekleştirildiğini belirtti.  Çaralan yazısında “Bu yıl anmaların en anlamlılarından birisi hiç kuşkusuz İzmir’de aylardır direnişte olan DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan ve 78 gündür direnişini sürdüren Dost Cam işçileriyle birlikte yapılan anma olmuştur. Anmaya direnen işçilerin ruh hali damgasını vurmuştur” diyerek eylemin niteliğini ortaya koydu.

İşte o yazı;

“İşçi sınıfımızın büyük eylemi, 15-16 Haziran Direnişi, 46. yılında çeşitli ekinliklerle anıldı.

Kuşkusuz ki bu anmaların bir bölümü, “protokol icabı”nı aşmayan konuşmalarsa da mücadele içindeki işçiler, onu anlam ve önemine uygun bir ruh ve istekle ele alıyorlar. Bu yıl anmaların en anlamlılarından birisi hiç kuşkusuz İzmir’de aylardır direnişte olan DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan ve 78 gündür direnişini sürdüren Dost Cam işçileriyle birlikte yapılan anma olmuştur.

Bu anma etkinliği, Cam Keramik-İş’in yöneticileri ve DİSK Ege Bölge Temsilcisi, DİSK’e bağlı sendikaların bazı yöneticileri ve üyelerinin katılımıyla yapılmıştır.

Gazetemizde çıkan haberden de anlıyoruz ki, anmaya direnen işçilerin ruh hali damgasını vurmuştur.

Önceki yıllarda olduğu gibi, bu yıl da anmalardaki konuşmalarda en öne çıkan ifade, “Bize yeni 15-16 Haziranlar gerek” vurgusu olmuştur. Öyle ki bu ifade bu kadar tekrarlanınca, biraz da geride kalan 46 yılın birikimiyle oluşan “tören havası”nın katkısıyla, bir “ulaşılamazlık” duygusu uyandırıyor.

Oysa, en ileri biçimde 15-16 Haziran’ın şahsında işçi inisiyatifi (öz güven), coşkusu, ataklığı olarak ifade ettiğimiz “15-16 Haziran ruhu” göklerden gelen bir ruhun işçi sınıfının içine girmesi değil, tersine, işçi sınıfın içinde olan bir duygunun birleşen işçi gücünün etkisiyle “zuhur etmesi”ydi! Nitekim bu “mücadele ruhu”, geçen yıl bir 15-16 Haziran büyük direnişine yaklaşan görkemlilikle ayağa kalkan büyük metal direnişine giren metal işçilerinde “zuhur etmiş”tir.

Bu “ruh” geçtiğimiz hafta içinde;

* Bir arkadaşları işten atıldığı için aynı gün tüm TÜPRAŞ rafinerilerde iş durduran Petrol-İş üyesi rafineri işçilerinde,

* Yine bir arkadaşları işten atıldığı için ABB’nin bütün fabrikalarında iş durdurarak direnişe geçen Birleşik Metal-İş üyesi ABB işçilerinde,

* Önceki gün bir arkadaşları işten atıldığı için iş durdurarak, patronun karşısına dikilmeyi başaran Petrol-iş üyesi Mecaplast’ın işçilerinde,

* 78 gündür direnişlerini sürdüren Cam Keramik-İş üyesi Dost Cam işçilerinde zuhur etmiştir.

...

Bu listeyi, işçi inisiyatifinin, bu inisiyatiften doğan coşkunun, ataklığın, öz güvenin ortaya çıktığı her işçi eylemini ekleyerek uzatabiliriz.

Kısacası, 15-16 Haziran, işçi sınıfımız için asla “Ulaşılamaz”, “Bir kez ulaşılmış ama bir daha ulaşılamayacak”  bir “mücadele çıtası” değildir. Çünkü 15-16 Haziran eylemi, o günün dış etkenlerinden arındırıldığında; işçilerin basit talepleri için birleştikleri ve taleplerini elde etmek için harekete geçtikleri bir eylemdir. Bu yüzden de yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, sınıfın ortak talepleri için birleşmesiyle oluşacak her ortak eylem, “ihtiyacımız var” denen yeni 15-16 Haziranların, hatta onu çok aşan işçi eylemlerinin gündeme gelmesinin vesilesi olabilir. Geçen yıl bugünlerde yaşadığımız metal direnişinde olduğu gibi!

Kaldı ki bugün işçi sınıfına yönelik; “kiralık işçilik”, “Kıdem tazminatının fona bağlanması”, “bireysel emeklilik sistemi”ne zorunlu katılım, taşeron çalışmasında işçi taleplerinin umursanmaması, iş güvenceli çalışmaya yönelik saldırılar, sendika seçme özgürlüğünün fiilen kaldırılması... gibi pek çok alanda ağır bir saldırı vardır. Bu saldırılara karşı irili ufaklı direnişler, giderek derinleşen yaygın bir hoşnutsuzluk ortaya çıkmaktadır.

Bugün eksik olan ise; ileri işçilerin, mücadeleci sendikacıların işçi sınıfı mücadelesinin ihtiyaç gösterdiği düzeyde inisiyatif almamasıdır.

Böyle bir inisiyatifin alınması için gerekli girişimler yapıldığında “15-16 Haziran ruhu”nun milyonlarca işçide zuhur etmesinin, 15-16 Haziran’ı çok aşan bir mücadele hattına girilmesinin önünde de bir engel kalmayacaktır. “

Editör: Haber Merkezi