DERLEYEN: NİLAY MADENÜS / İZ GAZETE - Yaklaşan İşçi ve Emekçi Bayramı öncesi Duman’ın sorularını yanıtlayan Sarı, reform paketi içerisinde açıklanan kıdem tazminatının fona devri tartışmalarından ekonomik krize, geçtiğimiz yerel seçimlerde işçi sınıfının rolünden Soma Maden Faciası’na kadar geniş değerlendirmelerde bulundu.

“GÜNDEM KIDEM TAZMİNATI VE ZORUNLU BES OLACAK”

1 Mayıs’ta Devrimci İşçi Konfererasyonları’nın (DİSK) hangi gündem başlıklarıyla alanlarda olacağını dair konuşan Sarı; “31 mart yerel seçimleri 1 ay önce bitti. Seçimlerde bir çok handikapların yaşanması, mazbataların verilip verilmeyeceği tartışmaları bittikten sonra işçiler kendi yoğun gündemine döndü. İzmir için  1 Mayıs’ı, biz bu dönem kriz ve işsizlik üzerine kurgulamıştık. Ama seçimlerden 10 gün sonra Maliye ve Hazine Bakanı’nın duyurmuş olduğu reform paketi adı altında işçilere yönelik saldırıların yoğunlaştığını hissettik. Özellikle kıdem tazminatı ve zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) dayatılması ile biz gündemimizi kıdem tazminatı olarak belirledik ve zorunlu BES dayatmasına karşı durmak ve 1 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’nda yoğun katılımla, işçi kardeşlerimizle kendi haklı ve meşru mücadelemizi vermek için çalışmaları sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

“FONLARIN KİMLERE PEŞKEŞ ÇEKİLECEĞİNİ BİLİYORUZ”

Kıdem tazminatının kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin yıllardan beri hükümetler tarafından ısrarla raftan indirilip işçinin önüne getirilmeye çalışıldığını belirten Sarı, “ Kıdem tazminatının kaldırılması AKP hükümeti döneminde beşinci defa gündeme geldi. Son Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve Berat Albayrak’ın da açıklamış olduğu konuyla birlikte tüm tarafların bir araya gelmesi ile mutabık kalınan kıdem tazminatının fona devri konusunda DİSK’in net olarak bir kırmızı çizgisi var. Bunun birinci sebebi, biz bu ülkedeki fonların hangi koşullarda kullanıldığını, fonların kimlere peşkeş çekildiğini çok iyi biliyoruz. Bir çok fonu tek tek sayabiliriz. Sadece şuanda İşsizlik Fonu diye kurulan yaklaşık 18 Milyar TL işverene aktarılıyor. Sadece işçilerin faydalandığı 9 Milyar TL olan bir fon varlığında kıdem tazminatı fonunun kurulması da bu paranın rantçılara ve rantiyecilere gideceğini bildiğimiz için cebimizdeki alın teriyle biriktirdiğimiz parayı, işçilerin hakları olan kıdem tazminatını o fona devrettirmeyeceğimizin haklı, meşru mücadelesini her alanda yapacağımızı buradan ifade ediyorum” diye konuştu.

“HAKLI VE MEŞRU MÜCADELEMİZİ HER ALANDA SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Kıdem tazminatının işçiler için en önemli iş güvencesi olduğunun altını çizen Sarı, “ Ayniyet duygusu dediğimiz duygu hem işverende hem de işçilerde ortadan kalkacak. Kıdem tazminatı ödemeyecek bir işveren istediği işçiyi işten çıkartabilir. Diyecektir ki ‘ben seni işten çıkartıyorum, git paranı fondan al’. Kıdem tazminatının fona devriyle birlikte işveren yükümlülükleri ve ayniyet duygusu ortadan kalkacaktır. Kıdem tazminatı ülkedeki işsizlere yenilerinin katılacağı anlamına gelir. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak biz kıdem tazminatının tek bir kelimesine dahi dokunulmadan aynı şekilde devam edilmesine yönelik tavrımızı ve haklı meşru mücadelemizi her alanda sürdürmeye devam edeceğiz. “ şeklinde konuştu.

“HÜKÜMETLERİN EKONOMİK KRİZE BAKIŞ AÇISI ‘VURUN ABALIĞA’ MİSALİ”

Ekonomik kriz ve açlık sınırının yukarılara çıkmasına yönelik değerlendirmesi sorulan Sarı;

“Bu üllkede bir kriz var. TÜİK’in belirlemiş olduğu resmi işsizlik oranları, enflasyon rakamları resmi olarak gözükse de bu ülkedeki gerçek enflasyon %40-42’lere çıkmaktadır. Gıda fiyatları ve bize yansıyan enflasyon rakamları arasında uçurum vardır. Gıda enflasyonun %35-40’lara vardığı bir dönemde genel enflasyonu 19.7 olarak göstermek bu ülkedeki emekçilerin cebine girecek alın terlerinden çalma operasyonudur. Kapitalistlerin önlem, reform, paket dedikleri şey aslında şudur; kemer sıkma politikalarından ileriye gitmemek. Ekonominin canlanması için işçilere hak ettiklerini ücretleri vererek asgari ücreti 2.800 liraya çekerek ekonomideki canlılığı arttırabilirsiniz. Hükümetleri ekonomik krize bakış açısı ‘vurun abalığa’ misali vergide, asgari ücrette, açlık ve yoksulluk sınırının altında çalışmada adaletsizliktir.” şeklinde konuştu.

“KİŞİYE, GENEL MERKEZ TERCİHİNE GÖRE SENDİKA BAŞKANI SEÇİLMEMELİ”

Belediye-İş Şube başkanlarının ihraç edilmesi ve kayyum atanması meselesine dair değerlendirmesi sorulan Memiş, “Belediye-İş bizimle aynı iş kolunda örgütlü bir sendikadır. Lehinde ve aleyhinde bir şey söylemek istemiyorum ama sendikalar biraz daha demokratik olmalı. Son aldığımız bilgilerde 5 martta İzmir’de yürütülen bir davayı kazandıklarını istinaf da olduğunu ve mahkemeden onay çıkarsa kayyum atanacağını hem İz Gazete’den okuduk hem de ihraç edilen şube başkanlarından öğrendik. Sendikalarda kişiye, kişilere, genel merkezin tercihine göre sendika başkanları seçilmemeli. Bu DİSK’te de aynı olmalı diğer Türk-İş’e bağlı sendikalarda da. Şube ve şube yönetimleri seçilen delegelerin oylarıyla gelir. Demokratik olmayan hiçbir şeyi Devrimci İşçi Sendikaları kabul etmez başka bir sendikada olsa tasvip etmez. Umarım hiçbir sendikaya kayyum atanmaz. Bugün seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp kayyum atanıyorsa ve buna karşı çıkıyorsak sendikaların içerisindeki kayyum uygulamasına da karşı olduğumuzu belirtmek isterim. Umarım Belediye-İş Sendikası da gerekli uygulamalarla kendi iç demokrasini işletir.” diye konuştu.

“SOSYAL DEMOKRASİYE DUYULAN ÖZLEM AÇIĞA ÇIKMIŞTIR”

31 mart yerel seçimlerinde uzun yıllardan sonra değişiklik yaşanan büyükşehir belediyelerinde yönetimin Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmesi üzerine yorumda bulunan Sarı şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminden beri baskı şiddet, yoğun emek hırsızlığının yapıldığı süreç içerisinde kendi haklarını korumaya yönelik çalışmalarını yürüttü. Seçimin belirleyici noktası kriz ve ekonomidir. Bugün istediğiniz kadar mutfaktaki yangını yandaş basında gizleyebilirsiniz. Ama ben cebimdeki ve mutfağımdaki yangını hissederim. Basında medyada her ne kadar bir şeyi saklayıp gizleseniz de aslında iç yangını AKP fark edemedi. Ettiyse de önlemini alamadı. Yangın, işsizlik, kriz bu seçimin belirleyicisi oldu. İnsanların demokrasiye, özgürlüklerin kaybına yönelik endişesi, laikliğin ortadan kaldırılması gibi girişimler ve seçimdeki beka meselesi tartışmaları altında ekonominin %70’ini elinde tutan iller CHP’ye geçti. Umarım bu belediye başkanları demokrasi, özgürlük ve aydınlığa giden yoldaki çalışmaları doğru ve nitelikli yaparlar. İktidara yürüyüşlerini de buradan tamamlarlar. Sosyal demokrasiye duyulan özlem bir kez daha açığa çıkmıştır.”

DİSK’in yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘i destekleme kararı hakkında konuşan Sarı, “İşçiler başkanıyla buluşuyor şiarıyla bir araya geldik. 10.000’e yakın işçiyle Tunç Soyer başkanımızı karşıladık. İzmir’de işçilerin söz hakkı çoktur. Örgütlü toplum ve sendikal mücadelenin ağır olduğu bir ildir. Sadece İzmir’de DİSK’in 45.000 üyesi bulunmaktadır. Tunç Soyer başkanımızın ‘var olanı birlikte paylaşacağız, birlikte üreteceğiz’ söylemi gerçek bir söylemdir. İlk toplu sözleşmeyi Seferihisar’da Tunç Soyer Başkan ile yapmıştık. Bunun yansımalarının da eşit işe eşit ücret ve dengeli ücretin, çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücrete erişebilmesi konusundaki çalışmaların yapılacağına dair umudumuz yüksek. Önümüzde bir İz Enerji Toplu Sözleşmesi var. İz Enerji Toplu Sözleşmesinin işçilere olumlu yansıyacağına ve Soyer’le yapacağımız görüşmelerin de en İyi şekilde biteceğine dair inancım tam.” şeklinde konuştu.

“SOYER, EMEK MÜCADELESİNE CAN SUYU OLDU”

İzmir'in 8.000 yıllık tarihiyle yaşanacak en iyi şehirlerden biri olduğunu kaydeden Sarı; Tunç Soyer ile ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:

“Soyer’in getirdiği enerji emek mücadelesi içindeki örgütlere bir can suyu oldu. Tunç Soyer başkanın söylemlerinin arka çeperdekilere seslenmesi, arka sıradakileri unutmayacağız şeklinde sözleri umudumuzu bir kez daha yeşertmiştir.”

KÖMÜRÜN KARASINDAKİ KAN HALA DURUYOR”

Soma’da 301 işçinin yaşamını kaybettiği maden faciasının sorumlularından Can Gürkan’ın tahliyesi üzerine konuşan Sarı, “Sadece Soma değil biz buna iş cinayetleri diyoruz. Soma maden faciası gündeme geldiğinde basına tek bir söz söyledim; ‘kömürün karasına kan bulaştı’ demiştim. Kömürün karasındaki kan hala duruyor. Ne hak ne adalet Soma’da işlememektedir. Kömürün karasındaki kan adaletsiz bir şekilde Soma’da beklemektedir. Bunun mutlaka sendikalar takipçisi olmak durumundadır. Yargı tarafsız değildir, tarafsız olmadığı da Gürkan‘ın serbest bırakılmasıyla belli olmuştur.” dedi.

“ ’BARIŞ HEMEN ŞİMDİ’ DEMEK İÇİN 1 MAYIS’TA MEYDANLARDA OLACAĞIZ”

DİSK’in 1 Mayıs program akışından bahseden Sarı şu ifadeleri kullandı:

”17 maddelik ana başlık belirledik. Başta kıdem tazminatı, işsizlik, güvencesiz çalışma, kadın cinayetleri,özel çocuk istismarı , sağlıkta eşit haklar, anadilde eğitim, barışın savunucu için, barış hemen şimdi demek için 1 Mayıs’ta meydanda olacağız. İlk kez bu 1 Mayıs’ta gerçek işçilerin, sokakta çöp toplayan, evlerimizdeki suyun bağlantısını yapan işçilerin kurduğu ve kadın işçilerin de ağırlıklı olduğu işçi koromuz 3 tane işçi marşı söyleyecek. Daha sonra tertip komitesi gündeme yönelik taleplerimizi içeren bildirimizin okunmasından sonra Kardeş Türküler ile finali yapıp İzmir’de 1 Mayıs’ı en coşkulu şekilde kutlamak istiyoruz.”

Son olaraksa Sarı, tüm İzmirlere 1 Mayıs’ta meydanları doldurmaları çağrısında bulundu:

“Özellikle işsiz gençlerimizin, haklarını alamayan emeklilerin ve kıdem tazminatını yani cebindeki parayı gasp ettirmeyeceğiz, hırsıza verdirmeyeceğiz diyen tüm işçilerin yoğun katılımla alanlarda olmasını istiyoruz. Kadınlar kendi hakları için çocuklar kendi hakları için 1 Mayıs’ta laik, demokratik, özgürlükçü bir ülkeyi yeniden kurabiliriz şiarıyla İzmir'in 1 Mayıs’ına gelsinler.”

Editör: Haber Merkezi